Barış AKPOLAT
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 23, 2008 00:00
Mario Frangoulis (Frangulis), birçok müzik eleştirmenine göre üç büyük tenorun tahtına aday. Kim bunlar derseniz; Pavarotti, Placido Domingo ve Jose Carreras. Pavarotti geçtiğimiz yıl öldüğünde, Yunan tenor Frangoulis için birçok kişi "Yeni Pavarotti" demeye başlamıştı bile. Başarısı mütevazılığında yatıyor belli ki. Bırakın kendisini Pavarotti gibi görmeyi, böyle bir unvanı hem tevazudan hem de kendine güveninden dolayı kabul bile etmiyor. Siyasetle ilgili; Türkleri seviyor, insanlığa önem veriyor. Tam bir Akdenizli olan Frangoulis’le 26 Ağustos salı günü İstanbul’da vereceği konser öncesi konuştuk.
Mario Frangoulis (42), şimdiki adı Zimbabwe olan Orta Afrika ülkesi, eski İngiliz sömürgesi Rodezya’da doğdu. Annesi ve babası Yunandı. Anneannesi ise İstanbul doğumlu. Adı mutluluk anlamına gelen Eftihia. Eftihia Yunanca’yı da Türkçe’yi de mükemmel konuşurmuş torununun söylediğine göre. Frangoulis daha dört yaşındayken Atina’ya okumaya gitti ve akrabalarıyla yaşamaya başladı. Sekiz yaşındayken kilise korosuna katıldı ve şarkı söylemeye başladı. Üç yıl sonra tiyatro oyunları ve müzikallerde oynamaya başladı. Tüm gençliği büyük müzikallerde geçti.
Ünlü bir tenor olduktan sonra devamlı farklı müzisyenlerle çalışıp farklı türler icra etti. "Hayatım boyunca farklı sanatçılarla çalışma imkanım olduğu için şanslıyım. Elton John, Mick Hucknall (Simply Red), Alanis Morrisette, Lara Fabian, Celine Dion, Placido Domingo gibi sanatçılarla farklı müzikler yaptık. İçinde aşk ve umut olan müzikleri çok seviyorum. Zaten müziğin insanlara umut vermesi gerekiyor. Çocuklarımıza güzel şiirler ve umut dolu şarkılar bırakırsak geleceğimiz kurtulur." Frangoulis, bahsettiği bu güzel şarkıları, en son Sarah Brightman’ın ekimde çıkacak yeni albümü için söyledi.
Rock, pop ne tarz olursa olsun, güzel olan her müziği dinlediğini söyleyen Mario Frangoulis, Damien Rice, yakın arkadaşı Lara Fabian, Joan Baez gibi müzisyenleri çok seviyor. Şarkı söylemeyi dünyadaki tek önemli iş olarak görüyor ünlü tenor: "Şarkımı söylemeye başladığımda sanki tek bir çatı altında toplanmışız gibi hissediyorum. Tek Tanrı altında, tek dünyada söylüyormuşum, sınırlar kalkıyormuş gibi oluyorum. Bunu birçok ülkede birçok sanatçıyla çalışırken öğrendim."
TÜRK-YUNAN İLİŞKİLERİ:AFFETMEK VE SAYGI ÖNEMLİKarşımızdaki bir Yunan olunca, Türk-Yunan ilişkilerini sormadan edemiyoruz.
O, her defasında politik bir kişi olmadığını söylüyor. Buna karşılık, Türklerle Yunanlar arasında aslında sorun olmadığını, sadece iki tarafın da gerginlik yaratacak hareketlerden kaçınması gerektiğini öne sürüyor: "Karşılıklı iki tarafın da dinlemeyi öğrenmesi gerekiyor. Bu gibi durumlarda affetmek ve saygı çok önemli. En önemlisi insanlar politikadan değil kalplerinden geçenlere inanmalılar ve bununla hareket etmeliler."
Ama tüm Yunan sanatçılar kendisi gibi düşünmüyor. Örneğin Yorgo Dalaras birçok kez Türkiye’ye davet edildiği halde konserler gerçekleşmedi. Dalaras konusunu Frangoulis’e sorduğumuzda şöyle diyor: "Dalaras’ın nedenleri belli. Kıbrıs sorunu yüzünden Türkiye’ye karşı bir takım tepkiler beslediğini biliyorum. Çok uzun zaman geçmedi, Kıbrıs’ta zarar görmüş birçok tanıdığımız ve akrabamız var. Bunun sonucunda tepki duyuyor olması bence normal. George’un Türkler’i komşu olarak gördüğünü biliyorum ama onun hakkında daha çok konuşmak istemem. Ona sormanızda fayda var."
AHMET ADNAN SAYGUN MUHTEŞEM BİR SANATÇIMario Frangoulis’e Türk meslektaşlarını soruyoruz. Takip ettiği, beğendiği isimler var mı? Ahmet Adnan Saygun’u çok beğendiğini söylüyor: "Özellikle Yunus Emre Oratoryosu’nu çok beğeniyorum. Modern Batı tarzı yaptığı işler muhteşem."
Fazıl Say’a çok büyük saygı duyduğunu, müzikal birleşimlerin güzelliğini ve yaratıcılığını Teodorakis ile Livaneli’den öğrendiğini açıklıyor. İstanbul konserinde düet yapacağı Meyra’nın sesini duyduğunda çok etkilenmiş. En sevdiği operacı ise geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz ünlü soprano Leyla Gencer.
POP OPERAYA KARŞI DEĞİLİMSon yıllarda Il Divo gibi grupların ortaya çıkmasıyla opera biraz poplaştı. Frangoulis’in bu konudaki fikri, kendisinin de biraz bu tarza girmesinden olsa gerek ılımlı: "Son yıllarda Klasik Crossover isimli yeni bir tarz gelişiyor vokal anlamında. Bu sayede pop opera çok da tepki görmedi. Zaten bunları operaya bir tehdit olarak görmüyorum. Bunlar yeni akımlar ve yeni tarzlar. Andrea Bocelli, Groban, Sarah Brightman ve Il Divo veya benim gibi sanatçılar çok da ilgi görüyor. Aslında hepimiz ciddi eğitimlerden geçtik ama bazı kişiler buna pop-opera diyor. Biraz da aşağılayarak kullanılan bu tabir bence çok doğru değil. Eğer bu müzik daha fazla insanı klasik müziğe, operaya yöneltecekse bence problem yok."
PAVAROTTİ’NİN DİLEĞİ GERÇEK OLDUMario Frangoulis 1993’te hep kıyaslandığı Pavarotti’nin New York’taki evine gidip kendisiyle tanıştı. Onu muhteşem bir insan olarak hatırladığını, devamlı gülerek konuştuğunu anlatıyor. Yeni Pavarotti olduğuna dair iddiaları nasıl karşıladığını sorduğumuzda: "Yeni Pavarotti diye bir şey yok ama umarım yeni bir Mario için yer vardır" diyor.
Frangoulis, Pavarotti’yle tanıştığı yıl Philedelphia’da yapılan Luciano Pavarotti International Voice Competition’ı kazanan tenorlardan biri oldu. "Yarışmayı kazandığımda benim için ’Bella Voce’ diyerek yolumun açık olmasını dilemişti. Sanırım benim için tek dileği gerçek oldu."
MEYRA İLE DÜET YAPACAKLARMario Frangoulis, 26 Ağustos Salı günü Şef İbrahim Yazıcı yönetimindeki Borusan Filarmoni Orkestrası ve İstanbul Senfoni Orkestrası’yla birlikte Turkcell Kuruçeşme Arena’da sahne alacak. Sahnede ona eşlik edecek isim ise Meyra. Sanatçı, İstanbul’a gelmeden önce Hydra ve Kasos adalarında sahne alacak. "İnsan her yerde insandır. Yunanistan, bu adalar ve Türkiye, birbirine o kadar yakın ki. Aynı normlara, törelere ve inançlara sahibiz. Hem ruhen hem fiziken birbirine yakın coğrafyaların tarihine baktığımızda binlerce yıl geriye giden bir geçmişi görebilirsiniz. Zaten bu topraklarda büyümüş milletlerin çocukları olarak barıştan, özgürlükten ve sanattan yana olmamak mümkün değil. Barış, müzik, tiyatro, demokrasi gibi kavramların kökleri bu topraklardadır" diyor.