Güncelleme Tarihi:
Moda dünyasının özlediği yeni yüzler, taze bir devrimin sinyallerini veriyor. Tempo dergisi merak uyandıran ve umut vaat eden bu yeni yüzleri sayfalarına taşıdı. Bu fırsatı bulmuşken şikayetlerini de bir bir sıralayan genç mankenlerden kimi yabancı meslektaşlarından yaka silkti, kimi magazinel manken ile top modelin birbirine karıştırılmasından...
Erberk Ajans’ın yıldız kızlarından Hürriyet Özkılıç, "Güzellik yarışmalarının hepsi işe yarıyor" diyor. İncecik yüz hatlarında, kibarca süzülen gözlerinde, uzun uzun omuzlarına dökülen saçlarında bir prenseslik var. Boy farkıyla birinciliği kaptırdığı Best Model yarışmasına onun yerine arkadaşı başvurmuş. "Modellikle ilgili en ufak bir bilgim yoktu. Catwalk ne demek onu bile bilmiyordum" diyor, ama çabuk öğrenmiş. Bu yetenekle doğduğuna inanıyor: "Bazı kızlar gerçekten bu iş için yaratılmış."
"Bizim ülkemizde magazinel olmak top modellik olarak algılanıyor" diyor Dilara Öztunç; oynadığı reklamları, dizileri koca kahverengi gözlerinin içi parlayarak anlatmadan önce... Oyunculuğa bir yerden bulaşmak ona göre bir gereklilik. 19 yaşındaki bu genç kız, sadece podyumda yürümekle, ajansın gönderdiği katalog çekimiyle yetinmeyecek kadar hevesli bakıyor şov dünyasına. "Modellik uzun süren bir şey değil" diyor. Ayaklarının üzerinde durmak için çok yönlü olmak, öğrenmek, gelişmek, açılmak zorunda uzanabildiği yere kadar...
Daha 13 yaşında Elite Model Look’ta birinci olan 22 yaşındaki Yeliz Mete, yeni neslin getirdiği değişimin cüretkár bir tonu olduğunu kanıtlarcasına, "Biz sistemi değiştiririz ama biz bunu değiştirirken bizi kim görecek? Ben bir şeyleri değiştirdiğimi düşünebilirim ama bu sırada birinin beni görmesi lazım" diyor.
Sevil Uyar, beş yıldır modellik yapıyor. "Hiç kolay değil. Seçmelere gidiyorsun, saatlerce bekliyorsun. Yüzlerce, binlerce kişi arasından sıyrılman gerekiyor" diye anlatıyor ve ekliyor: "Modelleri podyumdan tanımak zor. Çok iyi PR’ın varsa tanınırsın."
Yeni jenerasyon mankenlerin en parlak yıldızlarından biri Didem Soydan, sıra dışı görünümüyle kelimenin tam anlamıyla "keşfedilmiş" bir kız... "Benim hikayem bildiğin Türk filmi hikayesi" diyor. Kocaeli’de yaşarken televizyonu sadece TRT 4’ü çekiyormuş Didem’in. Sürekli aynı Ümit Ünal defilesini ve röportajını izliyormuş kanalda. "Bir gün Diesel’de tezgahtarlık yaparken, içeri Ümit Ünal girdi. ’Bu benim televizyonda gördüğüm adam!’ dedim" diye anlatıyor o günü. Sonrasında Ünal’ın teklifiyle defilelere çıkmaya başlıyor. Peki onda farklı olan, bu kadar dikkat çeken ne? "Kimliksizim" diyor Didem, "Ne çok erkeksi, ne çok kadınsıyım. Ama ikisi de olabiliyorum. Natürel olacaksın ki, modacı seni istediği şekle sokacak."
16 yaşında modelliğe başlayıp sıkılan, fotoğrafçılık yapmaya başlayan Yeşim Özügeldi de, artık "sokaktan" gelen enerjinin önemini vurguluyor: "Türkiye’de önemli bir değişiklik var. Birkaç sene öncesine kadar modellerin yapıları aynıydı. Tasarımcılar artık ajansa bağlı olmayan, sokaktan gördükleri insanlarla çalışmak istiyorlar."
"Kurtlar Vadisi Pusu"daki rolüyle hatırlayabileceğiniz Leyla Göksun da artık güzellik anlayışının değiştiği kanısında. "1990’lardan 2000’lere geçerken önemli bir değişim yaşanmıştı. Şimdi 2000’lerde oyuncuların güzelliği ön plana çıktı. Artık farklı yüzler aranıyor" diyor.
Bu kızlar, içlerindeki heyecan, objektiflerle yaşadıkları aşk, oyunun kuralını koymaya yetecek cesaretleriyle 2010’lu yılları yeniden tanımlamaya hazırlanıyor.