Güncelleme Tarihi:
Seks yazıyor, karışık aşk meselelerini anlatıyor. Sex And The City’nin Carrie Bradshaw’u gibi saten çarşaflara uzanmadan, tek kaşı havaya kaldırmadan. Woody Allen alaycılığında, Tina Fey kıvraklığında hafif nevrotik bir halde, harif sarkastik bir dilde aktarıyor hikâyesini. Bir moda ikonu olma çabasında değil. “Hiçbir şeyin ikonu olma çabasında değilim” diyor Dunham.
Girls’ün ilk bölümlerinde baş kahramanımız Hannah, ailesine yıllardır yazmaya çalıştığı kitap hakkında şöyle der: “Bu kitap sayesinde jenerasyonumun sesi olabilirim.” Meşhur sahne sonrası Lena Dunham’ı yıl boyunca manşetlere taşıyacak sıfat çoktan bulunmuştur, anında alnına yapıştırılmıştır: Jenerasyonun sesi. Rahatsız mı? Pek sayılmaz. Gururlu mu? Pek sayılmaz. “Sorumluluk almış gibi de hissetmiyorum kendimi. Sadece yaşadıklarımı, hislerimi kurgulanmış, hikâyeleştirilmiş bir şekilde aktarıyorum. Ve, evet dünyanın tüm metropollerinde ailesinden bağımsız bir şekilde kendi hayatını kurmaya çalışan 20’lerindeki kadınlar hayatı böyle yaşıyor.”
Diziyi henüz izlemeyenler için ‘böyle yaşıyor’ kısmını açalım: Brooklyn’de ne çalıştığı işe, ne yaşadığı ilişkiye tutunabilmiş dört kızın hayatını şekillendirme çabası anlatılıyor. “Bir jenerasyonun sesi olacaksam bu Girls jenerasyonunun olmalı. İyi eğitimli ama işsiz, başına buyruk ama sevdiğine bağlı, kafası karışık ama söylediği cümleler her zaman net ve anlaşılır.”
KUSURSUZ DEĞİL, GERÇEK
Girls’ün ‘başrolde dört kız, fonda New York, yapımcı kanal HBO, bol seks, bol aşk’ formülü akıllara, malum, o diziyi getiriyor: Sex and the City. Fakat iki dizi arasındaki benzerlik neredeyse sadece dört kız, New York, seks ve HBO gibi anahtar kelimelerden ibaret. Elde Cosmopolitan yerine ucuz bira, ayakta kırmızı tabanlı bir çift Louboutin yerine yırtık Converse’ler var bu dizide. “Hepimiz gizli gizli Sex and The City (SATC) izleyerek büyüdük” diyor Soshanna rolündeki Zosia Mamet. Gizli gizli mi? “Tabii ki. O zamanlar 13-14 yaşlarındaydık. Ailelerimiz izlememize izin vermezlerdi.”
Dizi, SATC’nin 1990’ların sonunda popüler kültürde yarattığı fenomenin benzerini günümüzde tekrar yapabilir mi? Dizinin yapımcısı Jennifer Konner ve Lena, iki dizi arasındaki farkı çıkarıyor incelikle: “Girls, bir SATC gibi popüler kültürü şekillendirmeyecek çünkü Girls, SATC kadar ‘hayal satan’ bir hikâye değil. O dizi şahanelik üzerine kuruluydu. Dört kadın şahane kıyafetler giyer, şahane restoranlara gider, şahane erkeklerle sevişirdi. Hepsinin kariyeri, dairesi, tarzı oturmuş; paket paket yaşam tarzı temsil ediyorlardı.”
SATC ne kadar kusursuz ve şıksa Girls o kadar gerçek ve makyajsız. Lena’nın yazarken de çekerken de oynarken de tek derdi diziyi gerçeğe yakın tutmak. “Dizideki kızların bindiği metro, giydiği kıyafet, attığı tweet, hepsi gerçek. Meşhur seks sahneleri dahil.”
TON TON SEKS
Tam da ABD’de tüm kitapçıların vitrini ‘Grinin 50 Tonu’na boyanmışken, dünya basını çalışan kadının gizli fantezi hayatını tartışırken Girls’ün ilk bölümlerinde uzatmalı erkek arkadaş Adam şu sözleri haykırıyor sokak ortasında: “Sen benden başka kimsenin kölesi olmazsın. Kılını kıpırdatırsan, oraya gelir seni yatağa bağlar, üç gün boyunca orada bırakırım.” Dunham’a göre 20’lerindeki her kız benzer yollardan, tonlardan geçmiş, geçmeye de devam ediyor. “Saplantılı bir şekilde bağlanıyorsun çocuğa. Hangi yaşta olursan ol mantıklı düşünemediğinde, onun uğruna yapmayacağın şey olmuyor.” Dizideki dozu yüksek çıplaklık ve seks sahneleri hakkında “Seksi çok matah, çok büyüleyici bir şey olarak görmüyorum” diyor tüm rahatlığıyla. Dizinin cesurluğu çıplaklık sahneleriyle doğru orantılı algılanmamalı görüşünde. “Olması gerektiği kadar çıplaklık var. Gerçek hayatta olduğu kadar. Hiç birimiz seks sonrası, dizilerdeki gibi, yataktan göğsümüz gözükmesin diye çarşaflara dolanarak kalkmıyoruz.”
OBAMA’NIN EN BÜYÜK DESTEKÇİSİ
Dunham’ın bu yıl bu kadar çok konuşulmasının, büyük büyük adamlar tarafından hararetle tartışılmasının iki sebebi daha var: Biri seçimler öncesi Obama’yı desteklemek için yarattığı ‘Your First Time’ (İlk seferin) kampanyası. Nasıl olur da ilk kez oy vermeyi, ilk sekse benzetir ve süreci bekaretinin bozulması gibi anlatır? Diğeriyse 3.6 milyon dolarlık kitap anlaşması. Nasıl olur da 24 yaşındaki genç bir kızın anılarını anlatacağı kitabın anlaşma ücreti bu kadar yüksek olur? ‘Not That Kind of Girl’ (Bildiğiniz Kızlardan Değil) kitabı hakkında söylediği tek şey, yarı ilüstrasyon yarı kısa öyküler tadında olacağı ve tamamını kendi hayatından anılar, notlar içereceği. Obama konusundaysa amacının bu kadar ciddi bir mesajı hafif bir tonda yeni reşit kızlar, eşcinseller gibi farklı gruplara iletmek olduğu görüşünde.
Geçen hafta, Altın Küre ödüllerinden komedi/müzikal kategorisinde en iyi dizi ve en iyi kadın ödülleriyle dönen Girls, 2’nci sezonuyla 14 Mart’tan itibaren her perşembe 00.00’da Dizimax Comedy HD’de.