YENİ DİZİSİNDE YİNE DEDEKTİF

Güncelleme Tarihi:

YENİ DİZİSİNDE YİNE DEDEKTİF
Oluşturulma Tarihi: Kasım 19, 2012 00:00

Ünlü aktör Jean Reno, Paris’te Kelebek’in sorularını yanıtladı.

Haberin Devamı


Türkiye’de yeni yılda Fox Crime kanalında yayınlanacak “Jo” adlı dizinin setinde sorularımızı yanıtlayan ünlü aktör, 2005’te ünlü polisiye yazarı Jean Christophe Grangé’nin romanından uyarlanan ‘Kurtlar İmparatorluğu’ filmi için geldiği İstanbul’u çok beğendiğini söyledi: “O filmde Jean-Louis Schiffer olarak İstanbul’daydım. Orada dört ay kaldım. Benim için çok güzel bir deneyimdi.”

JEAN RENO FOTOĞRAFLARI

Paris’te atkı ve bere mevsimi gelip çatmış. Tarih kokan hoş bir meydanda; Jardin Du Luxembourg’dayız. Jean Reno’nun polisiye dizisi “Jo”nun çekimleri burada yapılıyor.
“The Borgias” dizisinden tanıdığımız Tom Austen ile Jill Hennessy de sette. Kamera arkasında yönetmen Sheree Folkson var.
Meydanda bir aşağı bir yukarı yürüyen Jean Reno, İngilizce fonetik eğitmeniyle birlikte sahnelerine çalışıyor.
Sekiz bölümlük ilk sezon için 4,5 aydır çekim yapan ekibin işi bir hafta sonra bitecek. Bu nedenle Paris’in dondurucu soğuğuna rağmen çekimlere süratle devam ediyorlar.
Jean Reno çalışmalarını tamamlayıp karavanına dönüyor, biz de röportaj için soluğu yanında alıyoruz.
Ünlü aktör oldukça misafirperver. Üşüdüğümü görünce “Çay, kahve?” diye soruyor.
Ve tüm sorularımı büyük bir mütevazılıkla yanıtlamaya başlıyor...

Haberin Devamı

 Öncelikle yeni diziniz “Jo”dan bahsedelim...
- Diziye “Le Grand” diyorduk ama ismi henüz kesinleşmedi. O yüzden “Jo” diyoruz. Benim oynadığım Jo St-Clair karakteri, Paris’te görev yapan tecrübeli bir dedektif. Yalnız bir adam. Ekibiyle birlikte çalışıyor. Çok genç yaşta evlenmiş, sonrasında boşanmış. Adele isminde bir kızı var. Adele’i Jill Hennesy oynuyor. Genç bir ekip arkadaşı var, o da Narc Bayard (Tom Austen oynuyor). İnsanları kurtarmayı kendine amaç edinmiş bir adam Jo. Ama gördüklerinden sonra dünyanın saflığından şüphe ediyor. 
İyi polis mi?
- İyi. Tom’la aramızdaki bağı sorarsan, ben tecrübeli polisim o ise yeni bir polis. 
Rol arkadaşlarınızı nasıl buldunuz?
- Tom’u çok başarılı buldum. Gerçek bir profesyonel ve açık fikirli biri. Jill de her şeye hazırlıklı bir biçimde geldi ve işini çok iyi yapıyor.
BÜYÜK ŞEYLER
YAPMAYI SEVİYORUM
 İlk dizinizde kendinizi nasıl buldunuz?
- Her işte yaptığım gibi bu dizide de senaryoyla karakteri olduğu gibi ele aldım ve sevdim. “Law and Order” dizisinin senaristi Rene Balcer’ın çıkardığı işi çok beğendim. Rol arkadaşlarım da çok yetenekli. Bir de uzun zamandır İngilizce konuşabileceğim bir iş istiyordum. Paris’te İngilizce bir iş çekme fikri beni cezbetti.
 Paris’te çekilen tamamı İngilizce ilk dizi olacak “Jo”. Başrolü Paris’le paylaşmak nasıl peki?
- Paris’in ikonik noktalarını; Eyfel Kulesi’ni, Notre Dame’ı, Catacomb’u, Place Vendome’u arka planda değil, karakter olarak görüyoruz bu dizide. Konsept olarak her ölümün, tarihi bir yerle ilişkisi var. Bu yüzden içinde bulunmak çok keyifli. Özellikle dünyanın en çok ziyaret edilen şehirlerinden biri olduğu için bu seçimi çok doğru buldum. 
Neden Fransızca değil de İngilizce?
- Fransızca’yla hitap ettiğimiz kitle, İngilizce’yle hitap ettiğimiz kitleden daha küçük. O yüzden İngilizce’yi kullanmamız bir artı. Şimdiden “Jo”nun 120 ülkede yayınlanacağı kesinleşti. Dizi, daha çekimlere başlamadan önce birçok ülke tarafından satın alınmıştı. Bu da bizi sevindiren bir başarı. Ben de büyük şeyler yapmayı seviyorum.
İŞİ SEVİYORSAM
SONUCU DÜŞÜNMEM
 Farklı dillerde rol yapmak sizi nasıl etkiliyor? Rahat hissediyor musunuz?
- Tabii ki zor ama uzun zamandır İngilizce filmlerde yer alıyorum. Fonetik için biriyle çalışıyorum, o yüzden rahatım diyebilirim.
 Rol arkadaşlarınızda durum ne?
- Birlikte oynadığım tüm oyuncuların anadili İngilizce.
 Dizinin her bölümünü farklı bir isim mi yönetti?
- Evet, her bölümü farklı bir yönetmen yönetti. Bazıları İngiltere’den, bazıları ise Danimarka’dandı. Her bölümde kendini geliştirme imkanı bulmak müthişti.
 Diziyle ilgili beklentileriniz neler?
- Dizi yayınlanana kadar sonucu kimse bilemez. Sevilip sevilmeyeceğine seyirci karar verir. Ama tüm dünyada polisiye hikâyelerin seyircisi çok fazla. 
Hiçbir beklentiniz yok mu gerçekten?
- Hayır. Hiçbir işimde beklentim olmadı. Hesaplarsanız yorulursunuz. Eğer ben bir işi seviyorsam ve içindeysem, sonuçlar hakkında hiçbir sıkıntım olmaz. Gerçekten umursamam. Çünkü umurumda olursa uyuyamam. Bu, hoşlandığın kızı baştan çıkarmaya benziyor. Çıkarana kadar uyuyamazsın ama kızı tavladıktan sonra dışarı çıkarsın ve gerginlik azalır. Benim felsefem bu.
İSTANBUL, BENİM İÇİN
GÜZEL BİR DENEYİMDİ
 İnsanlar sizi görmek için can atıyor. Bir jenerasyon sizin filmlerinizle büyüdü desem yanlış olmaz...
- Çok teşekkürler... İşte bu yüzden sonuçlar hakkında düşünmemeye çalışıyorum. (Gülüyor) Yoksa benim gibi donup kalırsınız.
 17 yaşında Fransa’ya taşınmış, oyunculuk eğitimi almış, başarıyı Luc Besson filmleriyle yakalamış ve dünya çapında tanınan bir oyuncu haline gelmişsiniz. Eminim, hikâyeniz birçok genç oyuncuya ilham veriyordur...
- Ne diyebilirim ki, teşekkür ederim. 
“L’immortal” (22 Bullets) filmi için İstanbul’a gelmiştiniz. Bir daha ne zaman gelmeyi düşünüyorsunuz?
- Evet, “L’immortal”da Charly Mattei olarak İstanbul’daydım. Orada dört ay kaldım. Benim için güzel bir deneyimdi... “Jo”nun tanıtımı için bazı yerlere gideceğimiz söyledi. Mesela New York ve Londra’ya gideceğiz. Ama tanıtım turuna İstanbul’u ekleyecekler mi, bilmiyorum...

Haberin Devamı

Sheree Folkson:
Onunla çalışmak
bir ayrıcalık
“Jo”nun 7 ve 8’inci bölümlerinin yönetmeni Sheree Folkson, Jean Reno’ya övgüler diziyor: “Jean Reno sıra dışı bir aktör. Onun gibi yetenekli biriyle çalışmak bir ayrıcalık. Ayrıca çok eğlenceli bir kişiliğe sahip. Bu da işi daha iyi bir hale getiriyor.”

Tom Austen (Narc Bayard):
O bir efsane
“Narc, bir Fransız. Jo ile birlikte bütün Fransa’da ölümlerin peşinden gidiyor ve olayları bir bir açıklığa kavuşturuyor.
Jean Reno ile çalışmaktan nefret ettim! (Gülüyor) Tabii ki onunla çalışmayı çok sevdim. O canlı bir film efsanesi. Televizyondaki ilk işinde partnerini oynamak büyük bir onur ve keyif.
Paris’te çalışmak çok rahat. Buraya ilk gelişimde 18 yaşındaydım ve cebinde sadece 3 euro vardı. Şehirle özdeşleşmiş yerlerde rahatça çekim yapabiliyor olmak bir ayrıcalık. 4,5 ayda Fransızcam da gelişti.”

 


 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!