OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 02, 2000 00:00
YEMEK - "YE!" Iste böyle baslar, "Samanyolu" gibi, bir ömür boyu sürecek "
diyet" sarkin... Sofrada oturuyorsun, kareli musamba örtü serilmis -kare masanin üzerine. Yaninda ablan, bütün dersleri 10 ve sen nerelere bakacagini bilemiyorsun, bir "veli toplantisi" aksaminda...Sadece ciliz bir; "Görecegiz" lafi çikiyorr agzindan. "Neyi görecegiz lan, bak ablana, o da ayni okulun ögrencisi" diyor baban, CE-ZI-NE elektrikli ocaktaki köfteleri ters çevirirken...Bu aksam pirasa ve köfte var. Radyoda da Yurttan Sesler Korosu... "Ama müzik 9 baba!?..""Baslarim müzigine, matematik kaç? Seni sinifin en uslu talebesinin yanina oturtmuslar, simdi birlikte aziyormussunuz. Senin yüzünden kaç kisi dersten atilmis..." Iste bu ortamda gelir annen, kasini gözünü oynatarak, aman sus, baban çok kizgin der gibi yaparak. Ve seni pirasayla basbasa birakir. Kaburgalarini ince bir deri örter. Sofrada bir kemik yigini olarak oturmaktasindir ve bir anatomi ögrencisi için bulunmaz bir nimetken, sinirli sinirli; YE! demektedir -o gün bir de pirasayla ugrasmis- annen. Burnunu tikasan, çignemeden yutsan bile yiyemiyecegin pirasayla...Bu "YE!"ler yavas yavas "YIYELIM"lere dönüsür geçen yillarda... Hadi bir yerlere oturalim hem birseyler yiyelim hem laflayalim... Bu aksam iskembeciye takilalim; söyle damardan bir tuzlama çekelim... Bak kendim yaptim yemezsen darilirim... Bunu sana annem gönderdi... Allah askina ye, yemezsen ölümü öp... Sana Afyon'dan kaymak getirdim... Duydun mu, Çin Lokantasi açilmis... Meksika Lokantasi kapanmis... Kösede Mc Donald's sube açmis... Tatil köyünün mutfagi nasildi?..Afiyet olsun efendim... Ne demek! Askolsun...Bir kepçe daha, n'olur hatirim için...Bak bunda hiç yag yok...Ayol bunlar da "ikram azgini"...Yemek takimlarimimlarim Paris'ten sekerim.Anne, yemiyecegim diyor sana iste, koyma sunu tabagina!Ay, ant verdim, çöpe mi dökeyim simdi bunlari?Bir de pasta mi var? Allah askina verme... Peki madem, çok ince bir dilim...****Bir sofradan bir sofraya, geçip gider günlerimiz. Ve baslar karinlar içeri çekilmeye kizgin kumlarda yürürken.T-shirtler artik pantolonun içinde degil, disindadir. Korsenin ucu gözükür egilindiginde. Pileli pantolonlar, siyah salvarllar doldurur dolabini. Vücudunun haritasi Osmanli Imparatorlugu'nun Yükselme Devri haritasina benzemeye baslamistir...Bir uç beyliktir göbeginin en sivri tepesi. Ayni evin, ayni merdivenleri uzamis, ikiser ikiser atlamalar tarihe karismistir... Agir agir çikilir artik merdivenlerden...Dolabi açtiginda, diet cola düser kapaktan... Magazinlerden kesilmis zayiflama reçeteleri asilidir panonda. Gerçek rejime hep "yarin baslanacak"tir. Her yarinini önünde, boynuna sarildigin bir "yarin" daha vardir Whooper yerken Burger King'de...Cüzdanindaki tren biletlerinin yerini estetik cerrah kartvizitleri bile almis olabilir...Giydigin esofman markasinin anti reklami...Bir bisikletin üzerinde, sirkteki fil gibi oturusun...Uzun süredir görmedigin arkadas: "Aaa, disin mi sisti?" ya da, "kaç aylik hamilesin?" diye sorarken... Sen markette çift araba dolasirken...Ekspress kasalar hep baskalari içinken...Sehrin en ücra yerlerindeki kebapçilari ezbere bilirken...Ve bu yaziyi okurken bile bu aksamki yemegi düsünürken...Bu yeme içme imparatorlugunda...Bütün ticaretin, is baglamalarin,sohbetlerin, bulusmalarin,Kutlamalarin, biraraya gelmelerin,hatta ayriliklarin, "vedâ"larin bile"yemek" üzerine kuruldugu...Yasamak için yenmeyip, yemek için yasananbu "inanilmaz istah" toplumunda...Hepinize irade,saglik,ve AFIYETLER diliyorum...YALÇIN ERGIR - 2 AÄŸustos 2000, ÇarÅŸamba Â
button