Güncelleme Tarihi:
Çocukluğunun mutfağından aklında kalanlarla başlayalım.
- Babam devlet memuruydu, onun için çocukluğum Anadolu’nun çeşitli yerlerindeki yerel tatları tadarak geçti. Unutamadığım çok enteresan yemeklerle karşılaştım, mesela Doğu Beyazıt’tan abdigör köftesi diye bir köfte vardı. Etin sinir kısımlarını döverek bir top haline getiriyorlar ve sıcak suda haşlayarak pişiriyorlar. Kürtlere özgü değişik bir yemek.
O dönemde annenin en çok hangi yemeğini severdin?
- Annem et yemeklerini çok güzel yapardı, mesela patatesli fırında yapılan bir yemek vardı, onu çok güzel yapardı. Zeytinyağlı yaprak sarmasını çok güzel yapardı. Annem Yozgatlı ama kendi yöresinin yemeklerinden çok, başka yörelerin yemeklerini yapmayı çok severdi. Öğrenip de benimsediği yemekleri çok güzel yapardı. Bir de ıspanaklı börek ve hamur işlerinde ustaydı. Haşhaşlı ve cevizli çöreği çok lezzetli pişirirdi.
Annenin yemeklerini halen yiyor musun?
- Yemez olur muyum? Arada bir mesela benim için zeytinyağlı yaprak sarması sarar, yanında haşhaşlı cevizli çörekten koyar ve gönderir.
Baban mutfağa girer miydi?
- Girmez. Sofranın kurulmasına falan yardımcı olur, centilmen bir erkektir ama o kadar, iyi bir pişirici değildir.
Senin mutfakla aran nasıl?
- Ben yumurta bile kıramayanlardanım. Vallahi ben o konuda yeteneğim olup olmadığımı bilemiyorum çünkü yetenek biraz insanın kendisini denemesiyle ilgili. Belki de körelmiş bir yetenekten bahsediyoruz, belki de hakikaten bir kabiliyet düşmanlığından bahsediyoruz, bilemiyorum hiç üzerine gitmedim. Müziğe ilgisi olup da bir türlü fırsat bulamayıp, 40’lı-50’li yaşlarından sonra bir şeyler tıngırdatan adamların durumuna düşeceğimden endişe ediyorum.
BUNALIMLARIMI GİDERMEK İÇİN YEMEĞE SIĞINMIYORUM
İsmet İnönü 60’ından sonra İngilizce öğrendi. Mutfağa girsen belki harikalar yaratacaksın...
- O tür örnekler de var tabii ki. Aslında zaman zaman bir yemek kursuna falan gitsem diye düşünmüyor değilim ama arkadaşlar beni Balat’ta kahveye almazlar diye de çekiniyorum; karizmam çizilir diye korkuyorum.
Yoğun gündemden boğulduğunda yemeğe sığınır mısın?
- Ben çok yemek düşkünü, kendisini yemeğe vurarak yatıştıranlardan değilim ama keyifli bir sofra, güzel yemeklerden de hoşlanırım tabii. İnsanların sıkıldıklarında, bunaldıklarında, strese girdiklerinde yemek yemelerini de anlamıyorum. Bende tam tersi iştahım kesiliyor.
Yalnız yaşıyorsun, yemek işlerini evde nasıl hallediyorsun?
- Evde yemek yapan bir yardımcım var, Tülay. Çok güzel yemek yapıyor. Harikalar yaratıyor. Sağlıklı beslenmek istediğim zaman ya da eve misafir davet ettiğimde ona başvuruyorum. Çok da yaratıcıdır. Yemek Sepeti sitesinden sipariş verdiğim oluyor. Sık sık dışarıda da yemek yiyorum.
Hep aynı mekâna mı gidersin?
- Ben genelde dadanan bir tipim, değişik yerler çabasında değilim. Bir yerde yemek yemiş ve hoşlanmışsam oraya devamlı giderim. En başta yemeklerinin lezzetli olması, sonra sunumunun düzgünlüğü ve ortam benim için çok önemli. Çok lezzetli bir yemek olabilir ancak sunumu iyi değilse hoşnut kalamam.
GÜZEL YEMEK YAPANIN GÖZÜMDE DEĞERİ YÜKSELİR
Lezzetli yemek yapan kadınlar seni etkiler mi?
- Etkiler, onu önemserim çünkü ben yapamadığım, bilemediğim için bu bana muhteşem bir şey gibi gelir. Bunu yapabilenin de benim gözümde değeri yükselir. Sadece kadınlar değil erkekler de yani, mesela aşçılar, gıptayla bakarım kendilerine. Bu, keman çalmayı bilmeyen bir insanın, keman çalan bir kişiyi hayranlık içinde dinlemesi gibi bir şey.
TAVUKLU PİLAV ATTIRMAYA İMÇ’YE GİDERİM
Yatılı okuldan bugüne beslenme alışkanlıklarında ne gibi değişiklikler oldu?
- Büyük değişiklikler oldu. O zamanlar daha abur cuburla besleniyordum, daha “Bulduğun yerde ye” şeklindeydim, şimdi daha düzenli, tertipli beslenme şeklim var.
Peki sokak yemekleriyle aran nasıl?
- En sevdiğim yemekler, sokak yemekleri. Salaş yerleri de çok severim, Anadolu mutfağını da çok severim. Düzenli olarak gittiğim yer yok ama mesela İstanbul’da, en güzel tavuklu pilav yapan seyyar satıcı, İMÇ’nin hemen önündeki. Bazen programdan çıktığımda, oraya gidip tavuklu pilav attırdığım olur yani. Sakatat yerim ama çok meraklısı değilim.
Tatlı?
- İşte en sevdiğim yiyecek türü... Özellikle de beze, baklava ve künefe. Künefeyi güzel yapan yer İstanbul’da çok az, bulmak için çaba sarf ederim. Fener’de iyi yapılır. Sufleyi, tartı da çok severim, galiba ağır tatlıları seviyorum. Yemekten sonra mutlaka yerim, yoksa bir eksiklik hissi duyarım.
Bu kadar tatlı yiyorsun formunu nasıl koruyorsun?
- Fazla yemek yediğimi düşündüğüm zamanlar birkaç gün dikkat ederim, ağır yemekler yemem. Yürüyüş yapıyorum. Bazen Nişantaşı’ndan Tünel’e kadar gidip, bir kafede oturup sonra dönüyorum. Bazen Boğaz’a çıktığım da oluyor ama genelde evde yürüme bandını kullanıyorum. Haftanın beş günü bir saat yürüyorum.
Hangi yörelerin yemekleri ağzını sulandırır?
- Siirt’in büryan kebabı, benim en favori yemeklerimden. Bunu yemek için Fatih’teki Kadın Pazarı’nda Şeref’e giderim, çok başarılı yapıyorlar. Antep yemeklerini severim; lahmacundan kebaba kadar hepsi favorim. Gaziantep yemekleri için Kadıköy’deki Çiya’ya giderim. Edirne’nin yaprak ciğerini çok severim. Artık İstanbul’da da Anadolu yemeklerini çok başarılı yapan yerler var, zaman zaman lezzet keşiflerine çıkıyorum. Yerel yemeğin halen bir gelenek halinde sürdürülüyor olmasından hoşlanıyorum. Yani bir büryan kebabı geleneğinin, İstanbul’un ortasında halen sürüyor olması beni heyecanlandırıyor.
Dünya mutfaklarıyla aran nasıl?
- Çok iyidir, dünya mutfaklarını da çok severim. Mesela bütün Türkler gibi İtalya mutfağını severim. Meksika, Çin mutfağını, suşiyi severim. Bunun dışında Lübnan, İran mutfaklarına da düşkünüm.
Kimlerle yemek yemekten keyif alırsın?
- Kafa dengi, gülmeye ve mizaha yatkın, kasmayan tiplerle... Bir de kalabalık ortamda yemek yemeye bayılırım. Mesela gazeteci arkadaşlarla medya dedikodusu yaparak yemek yemek keyifli olabilir. Bir de siyasetçilerle, çok resmi olmamak şartıyla yemek yemeyi severim. Samimi arkadaşlarımla zaten sürekli yiyorum, onu saymayayım.