Yemek Aşkına patronluğu reddetti

Güncelleme Tarihi:

Yemek Aşkına patronluğu reddetti
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 11, 2013 11:44

Adı yüzünden aklınız karışmasın, Gabriele Sponza aslında İzmirli bir ailenin oğlu. İtalyan kökenli Sponza, yemek tutkusu uğruna aile şirketindeki patron koltuğunu geri çevirmiş, şef olmayı tercih etmiş. Özyeğin Üniversitesi’nde aşçı yetiştiren Sponza, şimdi bir de yemek programıyla seyirci karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Sponza’nın hazırladığı “Yemek Aşkına” programı, 13 Mayıs’tan itibaren hafta içi her gün saat 19.00’da 24 Kitchen kanalında yayınlanacak.

Haberin Devamı

Yemek programıyla seyirci karşısına çıkmaya hazırlanıyorsunuz. Nereden çıktı program hazırlama fikri?  

- Geçtiğimiz yaz kanalın program koordinatörü Gökberk’le tanışmış, ayaküstü sohbet etmiştik. Kısa süre önce beni aradı, böyle bir işe başlamak istediklerinden bahsetti ve birine ihtiyaç duyduklarını söyledi. Kabul ettim, sonrasında ilk çekimleri yaptık ve beni çok beğendiler.

Siz televizyondaki yemek programlarını izler miydiniz?     

- En son Amerika’da okurken yemek programı izlemiştim. “Iron Chef” adında çok çılgın bir programdı. Yarışmacılar hiç bilmedikleri malzemelerle kısa bir zaman diliminde çeşitli yemekler yapmaya çalışıyordu. Türkiye’de ise hiçbir program beni tatmin edemedi. Çünkü buradaki programlarda yemeğe dair çok fazla şey gösterilmiyor. “Yemek Aşkına” programının beni en çok etkilediği nokta ise; tek hedefin yemeği sunmak olması.

Yemeklerinizde bizim zor bulacağımız malzemeler kullanmayacaksınız değil mi?

- Hayır, sonuçta Türkiye’de program yapıyoruz. Kolayca bulunabilecek malzemeler kullanacağım. İnsanları pahalı marketlere yönlendirmeyeceğim. Ben bu konuya kendi mutfağımda da dikkat ediyorum. Zaten programda yapacağım yemeklerin tarifleri de bana ait.

Programda geleneksel lezzetler olmayacak mı?

- Olacak ama ben onlara kendimden bazı şeyler ekleyeceğim, biraz farklılaştıracağım. Türk mutfağının yanında dünya mutfağından yemekler de yapacağım.

Başka neler olacak?

- Mutfakta hayatı kolaylaştıracak püf noktaları da vereceğim. Kısacası; insanlara rahat ve kolay şekilde yemek yapmayı göstereceğim. Evimde misafirlerimi nasıl karşılıyorsam, programda da o hava olacak.

Program 13 Mayıs’ta başlıyor. Siz ne zamandır programın yayına girmesini bekliyorsunuz?

- İki aydır çekim yapıyoruz ve 40 bölümlük paketi bitirdik.

HEDEFİM MICHELIN YILDIZINI TÜRKİYE’YE GETİRMEK

24 Kitchen’in dünya çapında bu tarz programları var ama Türkiye’den kanalın ilk ismi sizsiniz, değil mi?

- Evet, amacımız da Türkiye’nin mutfağını dünyaya tanıtmak.

Dil konusunda da bir sıkıntı yaşamıyorsunuz sanırım...

- İsterlerse beş farklı dilde sunabilirim. Türkçe, İngilizce, İspanyolca, İtalyanca, Fransızca biliyorum, herhangi bir sıkıntı olmaz yani.

Beş dil biliyorsunuz, Amerika’da eğitim almışsınız, Fransa’da staj yapmışsınız. Türkiye’ye neden döndünüz?

- Çünkü ülkemi seviyorum, insanımı seviyorum. Yurtdışından geri döndüğümde birçok kişi şaşırdı. Ama toprağımı ve insanımı çok sevdiğim için orada hedeflerim yoktu. Benim hedefim, Türkiye’nin mutfak kültürünü daha uzağa taşımak, onun içerisinde adam yetiştirip Michelin yıldızını Türkiye’ye getirmek.

Tam olarak ne zaman döndünüz?

- Çok gel-gitlerim oldu, 2010 yılında temelli döndüm.

Döndüğünüzde restoran açma fikriniz mi vardı?

- Hayır, hiçbir zaman restoran açma fikrim olmadı. Aslında yurtdışına çıkmadan önce restoran açmak istiyordum ama geri döndükten sonra bambaşka fikirlere sahiptim, o yüzden restoran açma konusu benim için kapanmıştı. Artık birincil amacım sektörü genişletmek için insan yetiştirmek.

ÖĞRENCİM OLMAK O KADAR KOLAY DEĞİL

Siz aynı zamanda öğretmenlik de yapıyorsunuz. Öğrencilerinizi seçerken yetenek sınavı yapıyor musunuz?

- Öğrenci olabilmek için çok ciddi bir prosedürden geçiyorsunuz. Sınavdan belirli bir puanı almak yetmiyor. Puanı kazandıktan sonra başvuru yapıyorsun, kabul edilirse bizim hazırladığımız 50 soruluk yetenek sınavına girme hakkına sahip oluyorsun. Onu da geçersen bizimle mülakat yapıyorsun. Aynı iş görüşmesinde olduğu gibi. Ve bu görüşmenin asıl hedefi, yemeğe olan bağlılığını ölçmek. Ciddi anlamda ilgi gösteren öğrencilere okuma şansı veriyoruz. Sonuçta hem öğrencinin hem de ailesinin vaktini ve parasını çalmak istemeyiz.

Ne gibi sorular soruyorsunuz yetenek sınavında?

- Dünyadaki şefler, trendler, dünyada ne olup bittiği... Kurullar tarafından araştırılıp seçilen sorulardır bunlar.

Şu ana kadar kaç öğrenci mezun ettiniz?

- 700’e yakın...

AŞÇILIK OKUMAK İSTEDİĞİMDE BABAM “HASTA MISIN SEN?” DEDİ

Siz yemeğe duyduğunuz tutku uğruna patronluk koltuğunu geri çevirmişsiniz. Bu gerçekten inanılmaz...

- Bunu bana babam da söyledi. “Amerika’da aşçılık okumak istiyorum” dediğimde, “Oğlum hasta mısın sen? Hazırda taht var, nereye gidiyorsun?” dedi. Ama benim ruhum bir yere kapalı kalıp bir şeyler yapmak istemiyordu. Sen şimdi “Burada da mutfaktan çıkamıyorsun” diyeceksin. Ama aşçılıkta çok farklı bir yaratıcılık ve çok farklı bir dokunma gücü var. Karşındakinin hatıralarına, ona bakmadan dokunma imkanın var. Bunu bana bir arkadaşım söylemişti; “Şu yediğim yemekte evde aldığım kokuyu hatırladım. Bu kokuyu tamamen unutmuştum, hatırlattığın için çok teşekkür ederim” dedi. Bu çok önemli bir şey benim için. Bir yerde anıları gıdıklıyorum.

Önce heveslendiriyorsunuz ama işe başlayınca aslında ne kadar zor ve meşakkatli olduğunu anlatıyorsunuz. Yok mudur bunun bir ortası?

- Yok. Çok uzun saatler bedeninle, aklınla ve ruhunla çalıştığın bir iş bu. Bunu romantik bir meslek olarak algılarsanız, bu mesleğin içine girdiğinizde zorlanırsınız. Her mesleğin kendine göre zorlukları vardır elbette, bu meslek ise ekstradan zor. Sürekli kendini taze tutmalı ve pür dikkat çalışmalısın. Ben bu mesleği acil servis cerrahlığına benzetiyorum. Çünkü ani kararlar almak ve sürekli dikkatli olmak zorundasın.

Sizi yemeğe çağıran arkadaşlarınız eminim stres yaşıyorlardır...

- Hayır. Eğer beni akşam yemeğine davet ediyorsan, stresli olmana hiç gerek yok, çünkü ben sana aşçı sıfatıyla değil arkadaşın olarak geliyorum. Ben o yargı sistemine düşersem eğer, hayatımı yaşayamam. Ama diyelim şu anda bir restorandayız ve bir yemek ısmarladık. Yemekte çok ekstrem bir şey olursa ona tepki gösteririm. Sonuçta ben de bu mesleği yapıyorum ve nasıl yapılması gerektiğini iyi biliyorum. Yemeğin parasını veriyorsam, hakkımı ararım.

Haberin Devamı


BİZ DE MAHALLE ÇOCUĞUYUZ

Türkiye’ye ne zaman göç ettiniz?

- Hiç sorma! Babam bile bilmiyor. Annemle babam da Türkiye’de doğmuş. Çok önceden, büyükbabalarımız İtalya’dan gelmiş buraya. 1890’larda da kuyumcu açmışlar.

Ailede Türk ismi taşıyan birileri var mı?

- Yeğenlerim var. İsimlerimiz Türk ismi olmasa da aile içinde bizi Türk olarak büyüttüler. Türk okullarında okuduk, Türk arkadaşlarımız oldu. Biz de bir nevi mahalle çocuğuyuz.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!