Yedi yıl sonra albüm

Güncelleme Tarihi:

Yedi yıl sonra albüm
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 20, 2006 00:00

Kızı Tuğçe'yi evlat edindikten sonra müziğe ara veren Sibel Alaş, yedi yıl sonra yepyeni bir albümle geri dönüyor. 1.5 yıldır üzerinde çalıştığı, ama geçirdiği beyin rahatsızlığından dolayı ertelemek zorunda kaldığı "Carpe Diem-Günü Yakala" adlı albümü 18 Nisan'da piyasada olacak."Sanki aradan 20 yıl geçmiş gibi. Piyasaya alışmam zaman alacak" diyen sanatçı, Türkiye'nin en iyi söz yazarlarından biri olacağını belirtiyor.

Haberin Devamı

Kızı Tuğçe’yi evlat edindikten sonra müziğe ara veren Sibel Alaş, yedi yıl sonra yepyeni bir albümle geri dönüyor. 1.5 yıldır üzerinde çalıştığı, ama geçirdiği beyin rahatsızlığından dolayı ertelemek zorunda kaldığı "Carpe Diem-Günü Yakala" adlı albümünü 18 Nisan’da piyasaya çıkaracak olan Alaş, "Sanki aradan 20 yıl geçmiş gibi. Piyasaya alışmam zaman alacak" diyor.

Siz Amerikan Kültürü ve Edebiyatı mezunusunuz. Müzikle ilgilenmeye nasıl başladınız?

Üniversite yıllarında müzisyen arkadaşımlarım vardı. Bu gruptaki arkadaşlarımdan biri, Yonca Evcimik’in vokal aradığını söyledi. O dönem Yonca’nın orkestrası müthiş. Kenan Doğulu vokal yapıyor, Ozan Doğulu var, Aydın Karabulut davul çalıyor. Rüya gibi bir ekip anlayacağınız. Bir gün provalara gittim. Derken Yonca’nın albümüne bir beste verdim, vokal yapmaya başladım. Ama hep bu işe "Nasıl olsa bağımlılık yapmaz, isteyince bırakırım" diye bakıyordum. Sonra Yonca’nın menajerliğini yapan ve şu an eşim olan Zeki Aköz’le tanıştım, uzun konuşmalar sonucunda ilk albümümü yaptık işte.

- Ve bağımlılık yaptı...

Kesinlikle. Bir başladın mı tamam, bırakamıyorsun. Lise talebesiyken evinde oturup yaptığın şarkıyı, birden bire binlerce insanın ezberlemesi, konserlerde seninle birlikte avaz avaz söylemesi acayip bir duygu. İşte bağımlılık yapan da bu zaten. Ama yine de iyi bir edebiyatçı da olmak isterdim.

BEN İYİ BESTECİYİM

- Beste yapmak da yaratmanın başka bir şekli ama...

Kesinlikle. Ben, bundan beş yıl önce kendime çok fazla güvenmiyordum ama şimdi iyi bir şarkı sözü yazarı olduğuma inanıyorum. İçi dolu olan bir şey yaratabildiğime inanıyorum. Tamam, Türkiye’nin en iyi bestecisi ya da en iyi şarkıcısı değilim ama Türkiye’nin iyi şarkı sözü yazarları arasında olabileceğime inanıyorum.

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55eaf4e6f018fbb8f8a1989a


- Yani bu konuda nasıl bir iddianız var?

Giriş, gelişme ve sonucu olan, mutlaka bir hikaye anlatan şarkı sözleri yazıyorum. Bir de döneme ve duruma uygun şarkılar yapmamaya özen gösteriyorum. O zaman kalıcı olma şansın daha çok artıyor.

- Kızınızı rahat büyütebilmek için yedi yıl önce müzikle olan ilişkinizi kestiniz. Hem de hiç düşünmeden, Sibel Alaş’ın şöhretine bakmadan...

İlk albümümü yaparken de "Ben çok ünlü olacağım, her gün bir gazetenin bir sayfasını işgal edeceğim" diye bir endişem olmadı ki. Her şey yaptığın işle alakalı. Bir de ben hiçbir zaman nerede durduğumdan emin olamadım ki. O yüzden çok önemli değildi benim için şan, şöhret, tanınmak...

- Farkında olamadığınız şey nedir; Sibel Alaş mı, Sibel olmak mı?

Müzik piyasası için kimim, Sibel Alaş denen kız müzik piyasasında ne ifade ediyor, bu kız ünlü bir kız mıdır, sıradan bir vatandaş mıdır? Evet bu anlamda hiçbir zaman nerede durduğumun farkında olamadım. Ben sadece albüm yaptım, şarkı söyledim, konser verdim sonra eve gidip scrabble oynadım.

- 18 Nisan’da yepyeni şarkılarınızla, albümünüzle müzik marketlerdeki yerinizi alacaksınız. Bu kadar uzun ara vermenizin nedeni de kızınızın büyümesini beklemek oldu, değil mi?

Evet. Kızım şimdi 11 yaşında ve artık durumu anlamaya başladı. Annesinin yaptığı işi ve kendisiyle ilgili özel durumlara vakıf olduktan sonra, yeterince de büyüdüğü için çalışabileceğimi düşündüm. Şartlar ve durumlar uygun olunca da albüm işine yöneldim. 1.5 yıl önce bir sözleşme imzaladım. Tam çalışmaya başladım, kızımla ilgili o tatsız durum ortaya çıktı. Tam her şey sakinleşti derken, ben rahatsızlandım ve yine albümün çıkış tarihi ertelendi, her şey aksadı. Anlaşma yaptığım için de insanları daha fazla bekletmek istemedim ve iyileşir iyileşmez de çalışmaya başladım.

ENDİŞELERİM VAR

- Size kalsa daha beklerdiniz herhalde. Çok endişelisiniz, neden?

Çünkü insanların "Reklam yapıyor, bunu kullandı" demesinden çekiniyorum. Ben Ebru Gündeş’in olayında çok üzülmüştüm. İnsanların gözleri önünde beyin kanaması geçirdi, "Albümünün reklamını yaptı" denildi bu ülkede. Bir kimse de çıkıp, "Bir insan nasıl reklam olsun diye beyin kanaması geçirir" demedi. Bunu kurgulamak mümkün müdür Allah aşkına? Benim önümde böyle bir örnek varken endişelenmem çok normal.

- Biraz albümün içeriğinden bahseder misiniz?

Yeni yaptığım şarkıların daha sert olduğunu fark ettim. Neden sert, çünkü zaman içinde kendini ifade etme tarzın değişiyor. Gereksiz inceliklerden kurtuluyorsun. Söyleyeceklerini daha kısa ve net söylemeyi öğrenmişsin. Tabii bütün bunlar şarkılarına da yansıyor. Kısacası içerik olarak biraz daha sert ve cesur bir albüm oldu bu albüm. Mesela, "Av" diye bir şarkım var. Büyük bir ihtimalle bu şarkıyla çıkış yapacağım.

GÜNÜ YAKALIYORUM

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55eaf4e6f018fbb8f8a1989c

- Peki albümün ismi nedir?

"Carpe Diem". Latince "Günü yakala" demek. Bir sürü tatsız şeyden dolayı, hayat içindeki bir sürü şeyi erteledim ya, o yüzden böyle bir not düştüm kendime. Yoksa dikkat çekmek için falan yapmadım. Çok değerli isimlerle çalıştım. Aykut Gürel, çok iyi müzisyen olmasıyla birlikte çok da iyi bir patron. Mert Ali İçelli aranjörümdü. Bir şarkının aranjesini Murat Yeter, iki şarkının da Aytekin yaptı. Seden Gürel vokal yaptı. Aile içinde bitirdik olayı. Benim içime çok sindi. Albüm hiçbir şey anlatmıyor, bir mesaj kaygısı da yok. Çok içine dönük, yani bana dönük bir albüm. Pop albümüdür, sanatsal derinliği tartışılır. (Gülüşmeler). Bu arada CD ile birlikte bir de benim bugüne kadar çektiğim yedi tane klibin yer aldığı ve TV sohbetlerimin de içinde bulunduğu bir CD de hediye olarak verilecek.

- Çok heyecanlısınız.

Benim son albümüm 1999 yılında çıktı. O zaman albümler satıyordu. mP3 yoktu. Korsan vardı, ama bu boyutta değildi. Dolayısıyla şimdi "Acaba satar mı, satmaz mı" kaygısı taşıyorum açıkçası. Ben ticari bir albüm yapmadım demek, yalan olur. Herkes "Albümler 40-50 bin satıyor" diyor.

Bunlar ürkütüyor beni. Çünkü başarısız hissedeceğim kendimi. Eskiyle kıyaslıyorum ya! Şimdi 100 bin kaset satmak, çok büyük bir başarı sayılıyor. Bu duruma alışmam vakit alacak. Bir de benim dönemimde şıklar ve rüküşler yoktu ki! Ben tişört ve blue jean’le konsere çıkıyordum. Sanki aradan 20 yıl geçmiş gibi. Her şey çok hızlı değişiyor.

- Ayrıca çok da güzel görünüyorsunuz. Bu yedi yıl da hiçbir şey değişmemiş açıkçası...

Beni son gördüğünüzden bu yana beş kilo verdim. Bu kadar iyi görünmemin bir nedeni de o içimdeki iyi enerjinin yansıması. O çalışmanın, etrafımdaki insanların enerjisi, hayatın değerli, kıymetli olması, bakış açılarımın değişmesi, bütün bunlar bana çok güzel bir şekilde yansıdı. Tabii saç ve makyajın katkısını da inkar edemeyiz. Tamer Yılmaz’la her zaman olduğu gibi çok doğal bir çalışma yaptık. Çok memnun kaldım. 10 yılın bana çok bir şey yapmadığını görünce de mutlu oldum tabii ki.

Kızımın tanınmasını istemiyorum

- Kızınızı konserlerinizde görebilecek miyiz?

Biliyor musunuz, kızım kaset kapağı resmini seçmeme çok yardım etti. "Benim annem şarkıcı" diye hava atıyor. Benimle gurur duyuyor. Çok mutlu yani. Eşim Zeki ise benden çok daha heyecanlı ve her zaman olduğu gibi yine her şeyden çok emin. Kızım konserlere gelebilir mi, sanmıyorum. Çünkü mahkemenin sonucu bekleyeceğim. Benim amacım çocuğumu saklamak değil, onun huzurunu bozmamak. Bu yüzden tanınsın, bilinsin istemiyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!