Güncelleme Tarihi:
Son kasetiyle büyük başarı sağlayan Yaşar, bu akşam Rumelihisarı'nda, O kendinden emin, ağır adımlarla ilerliyor. Hakkında çok fazla şey okumuyor, bilmiyor ama onu yakından tanıyorsunuz. ‘‘İyi aile çocuğu’’ diye bahsedilen nadir popçulardan diyebiliriz onun için. Öyle ki ‘‘alkol tedavisi görüyor’’ diye çıkan dedikodulara, çok insan üzüldü... Özellikle de babaannesi! Ailede herkes onu destekliyor, babaannesi hariç. Yaşar'ı kravatını takmış, sabah dokuzda işe giderken görmek istiyor. Çok üzülüyor, ‘‘bizim oğlanın işi yok, sadece şarkı söyleyerek para kazanıyor,’’ diye. Bu yazıyı okursa biraz içi rahatlasın diye yazıyoruz: Torunu emin ellerde! Ve tabii emin yerlerde. İkinci albümü ‘‘Esirinim’’ 350 bin adet sattı, satmaya devam ediyor, ağustos ayında Ege ve Akdeniz sahillerini kapsayan bir turneye çıkıyor, sonra ufukta Avrupa planları var, bu akşam ise Rumelihisarı'nda son konserini veriyor. Üstelik sadece şarkı söylemiyor çok iyi de şiir yazıyor!
Carlos Santana dinlerken keşfetmişsin kendini... Ne hissettin o an?
- İlk duyduğum an, orada çalanın benim içimde çalan şeyle birleştiğini gördüm. Lego gibi oldu. Gitarcılar konserde solo atarken çeşitli şekillere girerler çünkü o melodi içindeki melodiyi harekete geçiriyordur. Vücut duramaz. Santana'yı ilk dinlediğimde ben de hemen bir şey bulup öyle hareketler yapmaya başladım. İçimde bir yere değmişti notalar.
Mersin'de yazın barlarda çalarken başladı müzik hayatın. Sonra ikinci albüme kadar geldin. O günlerden neler kaldı?
- Üniversite üçteydim o zaman. Deniz Özçelik, Alper Alemdar, Mehmet Canboğuş. Dört tane gitar çalan adam. Kışın okuyup yazları gitar çalan. İki yaz bu böyle devam etti. Okullar bitti evlenen oldu, koptuk biraz. Ben askere gittim, döndükten sonra devam ettim. O günlerin ruhu, büyüsü kaybolmasın diye her iki albüme de onların bestelerini koyuyorum. Çünkü onların şarkıları albümde olunca ben tekrar o sahildeki çocuk oluyorum.
İŞ MAGAZİNLEŞTİ
Sorumluluk sahibi bir imaj çiziyorsun, hálá öyle misin? Ailene karşı özellikle...
- Üniversiteyi bitirememiş bir insan olmanın sorumluluğuydu. Üniversiteden mezun olmuş olmak beni memnun etmiyor ki, hiç bir şey değiştirmiyor işletme mezunu olmak. Eğer bugün yaptığım işi yapmasaydım bir yere girmiş çalışıyor olacaktım. Bölüm müdürü falan olmuş olurdum. Bunlar beni hiçbir zaman tatmin etmeyecek şeylerdi. Ama ailemi çok memnun etti.
Peki hálá ailene karşı bir sorumluluk hissediyor musun? Mesela seçimini onlar nasıl değerlendiriyor?
- Çok gurur duyuyorlar. Hiçbir zaman karşı gelmediler bana zaten. Babaannem hariç! Babaanneme diyorum ki, bu kadar zaman geçmiş iki tane albüm yapmışız, konserler veriliyor falan. ‘‘Doğru söyle babanne, ben bir gün bu işleri bırakıp kravatı takıp gelsem daha mı mutlu olacaksın?’’ ‘‘Tabii kesinlikle’’ diyor. Taktı kafaya sabah dokuz akşam beş işine. Ona bu, iş gibi gelmiyor. Haftada iki gece bir kulüpte çalışıyorum sonra pazartesi, salı çalışmıyorum ya o üzülüyor oğlanın işi yok diye.
Geliyor mu izlemeye seni?
- Yok sevmez o öyle şeyleri.
Bana biraz bu müzik çevresine uymuyormuşsun gibi geliyor. Kendini bulunduğun çevreye ait görüyor musun?
- Bu çevreye anormal derecede ait görüyorum kendimi. Şu Türkiye'de olana değil ama. Bütün rock starların hayatlarını okudum. Çok fazla bilgim var rock müziği hakkında. Kaç yılında kim çıktı, grupta kimler var, konser nasıl verilir. Çok kitap okudum bu konuda ve sevdiğim bir dünya olduğunu gördüm. Burada çok yanlış yapılıyor. Benim rahatsız olduğum konu bu.
Benim sorduğum da burası, Türkiye'deki ortam...
- Başka bir ülkede doğup bu işi yapıyor olsaydım hiç böyle bir görüntü vermezdim. Bütün arkadaşlar bu işi, müziği sevdiği için yapıyor. Onun diğer işlerini başkaları yapıyor. Senin yaptığın iş, kasete, cd'ye dönüştüğü zaman müthiş paralar götürüyor. O yüzden de bu işin arkasında büyük bir ekip var. Bir mıknatıs gibi düşünün. O bir değer ve herşeyi kendine çekiyor. Burada her şey birdenbire oldu. Endüstrileşemeden magazinleşti bence müzik piyasası.
Arkadaş ilişkilerinde, aşk ilişkilerinde eskisi kadar rahat mısın?
- Gerçek dostluklar hálá devam ediyor, yeni dostlar kazanıyorsun. Ama doğru, aşk ilişkilerinde çok korkağım. Çok temkinliyim, gizli kapaklıyım. Bu benim yaşayabileceğim güzel şeyleri de engelliyor. Diğerlerindeki korkaklığı ve tutukluğu attım ama henüz bunu beceremedim. Bu yazdan sonra bunu becermeyi planlıyorum. Çünkü bu yaz düşündüğüm bir turne var. Anadolu'da gitmediğim yerler var, onları hayal ediyorum şimdilik. O zamana kadar kötü biri olmamalıyım. Kötüden kastım şu; O zamana kadar hastalanmamalıyım, şişmanlamamalıyım, saçlarım dökülmemeli, ayağım kırılmamalı, insanların bana yakıştırmayacağı bir kadınla beraber olmamalıyım... Ondan sonra isterse kel olabilirim! Allah korusun tabii!...
VE ŞİİR
Şiir ve şarkı sözlerin arasında nasıl bir fark var? Ayrı mı tutuyorsun?
- Çok farklı. Taban tabana zıt. Sadece ikisinin de malzemesi kelime.
Yayınlandı mı bu şiirler ya da kitap çıkarmayı düşünüyor musun?
-Yayınlanmadı. Meşhur olmadan önce Metin Üstündağ'a göndermiştim birkaç tanesini. Onun bir köşesi vardı, her ay bir hafta okurlardan yazıyordu. Benim de bir hafta yayınlanmıştı. İnanılmaz bir duyguydu.