OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 09, 2001 00:00
Bazı yazarların yazıyla başı hoÅŸ. Nerden buluyorlar o kadar anlatılacak ÅŸeyi, bilmiyorum, ne çok laf, insan yazdığının içinde kaybolur, çoÄŸu da kayboluyor zaten.Almış kalemi eline, sanki dünyanın bizim çözemediÄŸimiz sırlarını çözmüş gibi anlattıkça anlatıyor, birbirimize fazladan söyleyebileceÄŸimiz ne var ki? Ä°nsanın temel soruları yanıtsız duruyor...Dil üstünde kaydırmaca iÅŸte!Yeni romanınızla baÅŸlasam, ne anlattınız?- Bir arkadaÅŸlık hikayesi, kadınla erkeÄŸin arkadaÅŸ olamayacağına inananlara karşı bir hikaye. Nerdeyse tamamı ormanda geçiyor, her ÅŸeyden, herkesten uzakta, aÄŸaçların sessizliÄŸine sığınmış orman kuytuluklarında aÅŸk acısı çeken iki arkadaÅŸ. Emin ve Yasemin'in sayfalar boyunca konuÅŸmalarından oluÅŸuyor.Yasemin kızınızın adı...- Ben kızımın adını Gece koymak istemiÅŸtim, küçük bir çocuÄŸun adı Gece olur mu diyenlere direnemedim. Yasemin'i seçtik, sevdiÄŸim bir isimdi. Bu kitapta hem Yasemin var, iki arkadaÅŸtan biri, hem de Gece adında arasıra beliren bir baÅŸkası. Son romanınız AÅŸk Ä°ÅŸaretleri'nden bu yana altı yıl geçmiÅŸ!- Yazmak benim için sıkıntılı bir ÅŸey. Bazı yazarları okurken hissediyorum, kimilerinin yazıyla başı hoÅŸ. Ben hayat hakkında bana anlamlı gelen çok az ÅŸey keÅŸfedebildim, çok uzun aralarla yazmış, sonunda da hepten susmuÅŸ çok önmeli, dahi yazarlar var. Söyleyecek ÅŸey mi bulamadılar, hikayeleri mi tükendi, sanmıyorum. Bilerek ya da bilmeyerek yazardan beklediÄŸimiz ÅŸey, bu dünyada ne aradığımız sorusunun yanıtı, hiç deÄŸilse bir ipucu. Böyle bakınca insanın eli tutuluyor...Bodrum'a yerleÅŸtiniz, Gümüşlük Akademisi Projesi’ne katıldınız. Yazma arasının uzamasını buna baÄŸlıyordum ama baÅŸka nedenler de var galiba...- Bir süre önce son kitabımı yazmaya baÅŸlamıştım ama istediÄŸim dili kurmakta zorlanıyordum. Yeterince sessizleÅŸemediÄŸimden belki, enerjimi Akademi projesine yoÄŸunlaÅŸtırdım, içten içe yazacağım romanı düşünerek tabii. Sonra yavaÅŸtan yazmaya koyuldum, Ormanda Ölüm YokmuÅŸ-Rüyalarda Kimse Kimse'yi Dinlemez, iki adı olan bir roman tamamladım, bitti sonunda...Amacınız ya da hayalinizin ne kadarını gerçekleÅŸtirebildiniz?- DoÄŸrusu sadece yazıyor olmaktan sıkılmıştım, hayatım boyunca roman mı yazacağım diye sorup duruyordum kendime. Yazmasam da yapabileceÄŸim bir ÅŸey yok! Sonra, kent yaÅŸamının bizi zorladığı iliÅŸki biçimleri beni mutsuz ediyordu, geçici, ayak üstü, hızlı, gürültülü. Bu proje kafamda özlediÄŸim bir yaÅŸam tarzıyla birleÅŸiverdi. Ä°nsanların çocukluÄŸumdaki gibi bir hava içinde, sabahtan akÅŸama sadelikle çalıştığı, düşündüğü, tartıştığı bir yer. Böyle bir yerin yaratılması için çaba harcama düşüncesi beni harekete geçirdi. Orada bir Edebiyat Evi kurdunuz ama Edebiyat tartışmalarının, gündeminin dışında duruyor, ortalıkta olmamayı tercih ediyorsunuz?- Gerçek bir tartışma olduÄŸunu hissedersem ilgileneceÄŸimden kuÅŸkunuz olmasın. Ortalıkta olmadığım ise doÄŸru deÄŸil, Akademi'nin bahçesinde dolanıp duruyorum...Hakkımda çıkan yazıları gazetelere, dergilere fakslayacak bir bürom yok, bunu yapma isteÄŸim de yok, duyulmasından umduÄŸum bir yarar da yok, yeniden bir ÅŸeyler yazmam için bana gerekli olan enerji okurlardan gelmiyor açıkcası, tersi olsa duyurmaya uÄŸraşırdım herhalde.ORMANDA ÖLÃœM YOKMUÅžRüyalarda Kimse Kimse'yi DinlemezLatife Tekin'in altı yıllık suskunluÄŸu sona erdi, yeni romanı önümüzdeki ay okurlarıyla buluÅŸacak. Sevgili Arsız Ölüm'le baÅŸlayan ve Berci Kristin Çöp Masalları, Gece Dersleri, Buzdan Kılıçlar, AÅŸk Ä°ÅŸaretleri adlı romanlarıyla saÄŸlam bir okur kitlesine ulaÅŸan Tekin edebi serüvenini polemiklerin, tartışmaların, ağız dalaÅŸlarının, günlük siyasi ÅŸovların dışında sessiz sakin sürdürüyor. Başından beri takındığı bu tavrı hiç deÄŸiÅŸtirmedi. Hatta iÅŸi daha ileriye götürüp Bodrum Gümüşlük'te kuruluÅŸuna katıldığı Gümüşlük Akademisi Vakfı'na baÄŸlı bir Edebiyat Evi projesini üstlenerek oraya yerleÅŸti. ‘‘Ormanda Ölüm YokmuÅŸ-Rüyalarda Kimse Kimse'yi Dinlemez’’ adlı yeni romanı Metis Yayınları'ndan çıkacak.GÃœMÜŞLÃœK AKADEMÄ°Sİ’NÄ°N HÄ°KAYESÄ°Gümüşlük Akademisi Vakfı, ben projeye dahil olmadan önce Ahmet Filmer ve bir grup arkadaşı tarafından Gümüşlük yamaçlarında ‘‘Bir düşünce çiftliÄŸi’’ oluÅŸturma isteÄŸiyle kurulmuÅŸ. Benim 3-4 yıl sonra, çağırdıkları bir sempozyum sırasında haberim oldu. Ahmet Filmer'in bağışladığı 1.5 dönüm arazi üzerinde edebiyatçılar için de bir yer ayrılmış olduÄŸunu öğrendim. Gümüşlük vadisine tepeden bakan, olaÄŸanüstü güzellikte bir meÅŸelik. Edebiyat Evi'yle ilgili ne yapabilirim diye düşünmeye baÅŸladım. Bir arazi vardı ama binalar için para gerekiyordu.Yardım istemeye en yakınımdaki insanlardan baÅŸladım. Para istemeden mimari projeyi çizebilecek bir mimar arıyordum, mimarlıktan soÄŸuma noktasına gelmiÅŸ, bürosunu kapatıp New York'a gitmeyi düşünen eski bir arkadaşım Hüsmen Ersöz kalkıp benimle Gümüşlük'e geldi. Eline yazarlara sorduÄŸum, nasıl bir mekanda çalışmak istersiniz, sorusuna aldığım yanıtları tutuÅŸturdum. Avlular, ormana bakan pencereler, düz ayak topraÄŸa çıkan evler istiyorlar. Para yok, bulunmamıştı daha. Hüsmen, bu proje ancak burada çizilir deyip iki demirci ustasıyla geldi, tenekeden bir atölye çatıp araziye yerleÅŸti. Bir yıl burada yaÅŸadı, daÄŸlarda dolaÅŸa dolaÅŸa Edebiyat Evi projemizi çizdi. Bunu anlatıyorum, çünkü bu ülkede insanların edebiyatçılar için bir yıl gönüllü çalışan mimarlar olduÄŸun duymaya ihtiyacı var. Projeyi en iyi nasıl duyurabileceÄŸim konusunda yine bir arkadaşım, Bülent Erkmen bana yardımcı oldu. Yeri gelmiÅŸken Sayın Ä°brahim Betil'e, karşılaÅŸtığımız sorunları aÅŸmamızda yardımcı olduÄŸu, her arayışımda beni incelikle yanıtladığı, düşüncelerini paylaÅŸtığı için teÅŸekkür etmek isterim. Anladım ki bu ülkede bir ÅŸeyler yapmak isteyen insanların önü açık... Oysa çoÄŸumuz bunun tersine inanıyoruz.... Proje bir kurumdan destek isteyeceÄŸim olgunluÄŸa eriÅŸtiÄŸinde, o yıllarda Garanti Bankası'nın genel müdürü Akın Öngör'le görüştüm. Onlardan aldığımız destekle inÅŸaata baÅŸladık. EDEBÄ°YATSEVER SPONSOR ARANIYORÄ°nsanın düşünceleri ve düşleri hızlı akıyor ama fizik olarak bir mekan öyle bir anda kuruluvermiyor. Ne yazık ki su kulemiz ve göletimiz çatladı, iki kez tamir ettirdiÄŸimiz halde. Su kulemizin üstüne bir altı metre çıkıp bilim kulesi yapmak istiyoruz ama bize el verecek bir inÅŸaat ÅŸirketi gerekiyor. Çatlayan göletleri tamir edebilecek bir edebiyatsever arıyoruz, ya da resimsever. Åžu aralar Gümüşlük Akademisi Edebiyat evi-Memet Fuad kitaplığını oluÅŸturuyoruz. Sevgili Ä°lhan Berk kitaplığının bir bölümünü bağışladı, yayınevleri kitaplar gönderiyorlar bize, hepimiz adına teÅŸekkür ediyorum.Hayat ve kendim hakkında ‘‘biliyorum’’ diyebileceÄŸim ne varsa, hepsinin uyurken aklımdan geçtiÄŸi inancı oluÅŸtu bende. Günışığı ve aydınlık bakmak için diyorum, gece ve karanlık; uyku, düşünmek, gördüklerimizi, yaÅŸadıklarımızı anlamlandırmak için...Yazar yazar yaÅŸamıyorum Kitaplarımın sessizlikle geçiÅŸtirilmediÄŸini biliyorum, yazılar çıkıyor, davetler, mektuplar alıyorum. Ama doÄŸrusunu isterseniz en çok hangi ülkede yankı uyandırdıklarını düşünüp, araÅŸtırmadım. Kimi yabancı dergilerden sorular yöneltiyorlar, o sorular faks káğıdında soluyor. Yanıtlama isteÄŸi duyamıyorum, kötü ama gerçek bu. Ä°ngilizce, Ä°spanyolca, Almanca, Farsça, Ä°talyanca... Bu dillerde okuyamıyorum ki. Birisine okutmak zor geliyor, kimi yazılar çekmecelerimde durup duruyor. BBC'den söyleÅŸi yapıyorlardı, kitaplarınız Amerika'da üniversitelerde ders kitabı olarak okutuluyor, yalnızca edebiyat bölümlerinde deÄŸil, OrtadoÄŸuya giriÅŸ derslerinde de, ne düşünüyorsunuz, diye soruyorlar. Bilmiyorum ben, haberim yok. 5-6 yıl önce elime Tahran Ãœniversitesi’nde okutulan bir ders kitabı ulaÅŸtı. Sevgili Arsız Ölüm Ä°ran'da ders kitaplarında! Ben yeterince izleyemiyorum açıkçası, kendimle ilgili haberleri. Bana ulaÅŸtıranlar bundan sevinç duyan insanlar, çevirmenlerim. BaÅŸka ülkelerde kitaplarımı okuyanlar olduÄŸunu düşündüğümde hoÅŸuma gidiyor. Ama sürekli ‘‘yazar yazar’’ yaÅŸamıyorum.Â
button