Aynur Tartan
Oluşturulma Tarihi: Kasım 12, 2011 00:00
Adana milletvekili Ali Demirçalı, belgeselleriyle tanınan televizyon programcısı Nebil Özgentürk ve müzisyen Rojin’le 40 dereceyi bulan yaz sıcakları, kebabı, damda uykuları ve yazlık sinemalarıyla ünlü Adana’ya doğru bir kent yolculuğuna çıkıyoruz
Bu yolculukta bizimle olacak Adanalıların ilki bulunduğu noktaya adeta tırnaklarıyla kazıyarak gelen Adana milletvekili Ali Demirçalı. Diğerleriyse belgeselleriyle yaşama ayna tutan, Adanalı olmaktan her zaman gurur duyan Nebil Özgentürk ve hayata sımsıkı tutunan, sesiyle yüreğimize dokunan güzeller güzeli Kürt kızı Rojin...
Ali Bey’le ilk karşılaştığım an ne kadar mücadeleci olduğunu anlıyorum. İnşaat işçiliğinden müteahhitliğe ve Meclis’e uzanan, zorlu bir yaşam. Elazığ kökenli Ali Bey; babasının mevsimlik işçi olarak Adana’ya gelmesiyle Adanalı olmuş. Adana denilince neler hissettiğini soruyorum. Umudun başkenti Adana’yla ilgili biraz buruk. Çünkü memleketinin dünü ve bugünü arasında büyük farklar görüyor: “500 km yol geldik ve Adanalı olduk. Ortaokul yıllarında inşaatla tanıştık. En iyi amele, en iyi usta ve sonrasında taşeron olmak derken liseyi bitirdim. Üniversiteye Kıbrıs’a gittim. Ekonomik nedenlerden okuyamadım ve geri döndüm. Benim zamanımda Adana fabrikalarıyla, sanayisiyle tarımın başkentiydi. Büyük bir cazibe merkeziydi. Ama bugün artık göç alan değil aksine göç veren bir kent haline geldi. Çünkü sanayi ve tarım tükenme noktasında.” Bugünün Adana’sının çok daha iyi bir yerde olması gerektiğine inanıyor ve taşın altına elini koyarak memleketinin sorunlarını Meclis’e taşıyor.
Ali Bey Adana’nın farklı kültür ve etnik yapılardan gelenlerin bir arada yaşadığı, bir sanat ve kültür başkenti olduğunu söylüyor. İlişkilerin samimi ve kolay olduğunu da hatırlatıyor.
PAMUK TARLALARINDAKİ HAYALLER
Rojin’i tanıyınca Ali Bey’in söylediklerinin haklılığını bir kez daha gördüm. Rojin Hanım’ın hayat hikayesi de iç burkan türden. Çocukken Türkçe konuştuğu için babasından dayak yiyor ama Türkçe’yi hayatından hiç çıkarmadığı gibi, İngiltere’de müzikalde oynayacak kadar iyi İngilizce konuşuyor. Tıpkı elleri gibi kocaman bir yüreği olan, sıcacık, saygılı ve çok güzel bir Kürt kızı. Sanki yıllardır tanıyormuş gibi hissediyor ve ‘Rojin’ diye hitap etmek istiyorum.
Geçmişine ve memleketine dair ne varsa, bütün açıklığıyla anlatıyor. Ona da Adana’nın ne ifade ettiğini soruyorum. “Bütün kardeşlerim Adana’da doğdu. 60 yıldır Adana’da yaşıyoruz. İklimiyle, insanlarıyla sıcacık bir yer. Çok seviyorum, farklı bir yer benim için. Adana bici bici demek, şalgam demek, çiğ köfte demek, upuzun pamuk tarlaları demek, büyük bir duygu, sel demek. Adana deyince gerçekten çok duygulanıyorum” diyor.
Pamuk tarlasında kurduğu hayallerine kavuşmak için evden kaçtığını ve bunların büyük bir kısmını gerçekleştirdiğini söylüyor. Ancak genç kızları da “Sakın benim yaptığımı yapmayın! Kimsenin hayali tam olarak gerçekleşmiyor” diye uyarıyor. Rojin’in kendisiyle ve geçmişiyle barışık olduğunu görüyorum. “Dayakla, çalışarak, yoksullukla kötü bir çocukluk geçirsem de bunlar bana çok şey kattı. Çocukluğunuzun getirdiği o sıcaklık ve şiddet yaşamın dinamizmi oluyor” diye anlatıyor. Adana’nın lezzetlerinden bahsederken ne kadar usta bir aşçı olduğu ortaya çıkıyor. Özellikle kuru biber dolmasında üstüne tanımıyor. Annesiyle yaptığı salçaların ününden de bahsediyor.
KAHRAMANI BERBER BABASI
Gerçi Adana lezzetleri demişken aramızda Nebil gibi yemeyi ve yedirmeyi çok seven biri olunca, bize pek söz düşmüyor.
Nebil benim çok sevdiğim arkadaşlarımdan biri. Ancak bugün gerçek bir Adanalı olduğu için bizimle. Ben Adana’nın en güzel yemeklerini, havası gibi sıcacık insanlarını, doğallığını Nebil’le tanıdım. Fakat Nebil’i hemşerilerine birazcık şikayet etmek istiyorum. Biliyorsunuz kendisi yeni baba. İki delikanlının yanına bir de Arın geldi. Ama 40 yıllık Adanalı’nın bebeği doğuştan Trabzonsporlu. Arkadaşları futbolla ilgisi olmayan Nebil’in bebeğine Trabzonspor zıbını almış...
Ustalığıyla tanınan zanaatkar bir berberin on ikinci çocuğu Nebil; “Babam 19 yaşında okuma-yazma öğrenip, bize de ilkokul ikide öğretti. Ben okuma-yazmayı okuldan değil babamdan öğrendim. Babamın berber dükkanına ressam da Sakıp Ağa’nın babası Hacı Ömer de gelirdi. Babam da onlarla muhabbetini anlatırdı. Berber dükkanları hayatın aynası gibidir” diye kahramanı babası ve çıraklık yaptığı berber dükkanı yıllarına dönüyor.
Ali Bey’e ve Rojin’e kıyasla daha rahat, güzel ve renkli bir çocukluk geçirmiş. Evlerine Can Yücel’den Yılmaz Güney ve Türkan Şoray’a kadar pek çok isim konuk olmuş. Onların sohbeti eşliğinde kurmuş hayallerini. İktisat okumana rağmen ‘hayatım’ dediği işini yapmasını da bu isimlere borçlu. “Ben kendimi övmem ama Adana’yı överim” diyor. Nebil çok heyecanlı ve coşkulu konuşur, hakkını vererek anlatır. “Argo en çok Adanalı’ya mı yakışır?” soruma da kibarca “Argo demeyelim de daha doğal ve içten, yani biraz da Türkçe’yle oynamak gibi bir şey diyelim” diye kaçamak bir cevap veriyor.
ALLAH’IN ADAMIYIZ
Yeme-içme konusunda uzman bir Adanalı’yı bulmuşken, “Şalgamın en iyisi nasıl olur?” diye soruyorum. “Şalgamı çok seven öyle kola gibi yazın içmez” diyor. Rojin de şalgamın yazın mayalandığını söyleyerek; “Şalgam kışın içilir, çünkü soğuğa ihtiyacı vardır. Koku almaması, bozulmaması, tadının keskin olması gerekir. 40 derecede bozulur” diyor. Dışarıda satılan şalgamları içmeyen Nebil, şalgam suyu gibi Adana kebabını da kendisi yapabiliyor.
Adana’nın sloganı ‘Adanalıyık Allah’ın adamıyık’ı sorduğumdaysa ancak üç Adanalı bir olup cevap verebiliyor. Ali Bey “Adanalıyız Allah’ın adamıyız işte” diyor. Rojin devamı var onun diyerek; “Yani biz kebap yeriz, şalgam içeriz” sözleriyle tamamlamaya çalışıyor. Nebil de “Dayak yeriz” diye son noktayı koyuyor.
Adana sohbeti bugün CNN Türk ekranlarında ve CNN Türk radyoda 16.00’da yayınlanacak.
BUNLARI YAPMADAN DÖNMEYİN
Ünlü Adana kebabı, içli köfte, cartlak kebabı, çiğ köfte, humus, şırdan, mumbar, bici bici, halka tatlı ve etli kömbe yemeden; dulavrat ve yüksük çorbasıyla şalgam içmeden; Adana Hilton, Otel Seyhan ve Mavi Sürmeli Otel’de kalmadan; eski çarşıları gezip Kartepe kilimi almadan; Ulu Cami, Sabancı Merkez Cami, Bebekli Kilise, Taş Köprü ve eski Adana evlerini görmeden...
ŞEHRİN ÜNLÜLERİ
Yaşar Kemal, Yılmaz Güney, Ferdi Tayfur, Suna Kan, Fatih Terim, Hasan Şaş, Metin Özülkü, Ayşe Arman, Yaşar, Behzat Uygur, Nejat Uygur, Ayşe Hatun Önal
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ
Adana’nın ilk ismi nedir? (Adanuz)
Adana Garı’nı kimler yapmıştır? (Almanlar)
Adanaspor kulübü kaç yılında kurulmuştur? (1954)
Misi antik kentinden geçen tarihi yolun adı nedir? (Tarihi İpek Yolu)
Adana’nın doğu ve batı yakasını hangi köprü birleştirir? (Taş Köprü)
Adana’nın ve Türkiye’nin en büyük camisi hangisidir? (Sabancı Merkez Cami)
Adana’nın en büyük höyüğü hangisidir? (Tebebağ Höyüğü)
Adana Arkeoloji Müzesi kaç yılında kurulmuştur? (1924)