Sibel ARNA
Oluşturulma Tarihi: Ekim 10, 2004 01:29
Yazı Tura’yı izlediniz mi? İzleyip, bittiğinde koltuğa çakılı kaldınız mı? Görüntüler birkaç gün boyunca kafanızda dönüp durdu mu? Bu sorulara evet diyorsanız yönetmen Uğur Yücel amacına ulaştı demektir. Çünkü o da, bir röportajında, ‘Bu filmde neyi amaçladınız’ diye sorulduğunda, ‘Filmden çıkanların hemen hayata dönmelerini arzu etmiyorum’ demişti.
Yücel, Yazı-Tura’da önce gerçeklik duygusunun hedeflediğini her fırsatta vurguluyor. Bu yüzden en doğal oyuncuları bulabilmek için Göreme’de her evin kapısını tek tek çaldığını söylüyor. Filmdeki karakterlerden Şeytan Rıdvan’ın annesini oynayan, hayatında hiç sinemaya gitmemiş Sultan Gündüz’ü de işte böyle seçti. Gündüz’ün filmdeki performansı gerçekten inanılmaz. Öyle ki, zaten
film ile ilgili yazılan nerdeyse bütün eleştirilerde mutlaka ondan da bahsediliyor ve methiyeler düzülüyor. Peki kim Sultan Gündüz? Ürgüp’e gittik, seyircileri hıçkıra hıçkıra ağlatan bu kadınla tanıştık.
Uğur Yücel sizi nasıl buldu?
- Şimdi ben Göreme Restoran’da gözlemeciydim. Filmin yapımcıları bizim patrona gelip bir oyuncu aradıklarını söylemişler. O da ‘Benim bir gözlemeci var, yetenekli, konuşkan, hareketli, yaparsa o yapar’ demiş. O öyle deyince yapımcı Gülay Hanım ve Selim Bey bizim eve geldiler. Selamünaleyküm, aleykümselam, oturduk. Tabii çay kahve. ‘Sultan Teyze sen sinemada oynayacaksın’ dediler. ‘Nasıl oynarım? Eğer etek giyip, kolumu açacaksam ben o film işine girmem’ dedim. ‘Yok’ dedi. ‘Sen Anne rolünde olacaksın. Olgun Şimşek senin oğlun olacak. İkiniz başrol oynayacaksınız.’ İlk önce nasıl yaparım bilemedim. Çünkü benim sanatım sinema değil ki, benim sanatım gözlemecilik. Okumuşluğum yok. ‘Biz sana tarif edeceğiz sen yapacaksın. Olgun’u yatağından kaldıracaksın. Kahvaltısını vereceksin. Sana geçmiş olsuna gelecekler. Oğlunun en yakın arkadaşı nişanlısını alıp kaçacak’ dediler.
Sizi görür görmez karar verdiler mi? Hiç deneme çekimi falan yapmadılar mı?
- Yapmaz olurlar mı? Bana dediler ki senin gibi 10-15 tane daha kadına ihtiyaç var. Ben de konu komşuyu topladım. Hepimizi kameraya aldılar. Montaj ettiler. İstanbul’a Uğur Yücel’e götürdüler. Uğur Yücel izlemiş, bir tek beni beğenmiş. Sultan Gündüz bu işi yapar demiş. Sonra Uğur Bey’le beraber geldiler. Selamünaleyküm, aleykümselam, oturduk. Tabii çay kahve. Uğur Yücel, ‘Sultan Teyze, ben Uğur Yücel. Seni Olgun Şimşek’le filme alacağım’ dedi. ‘Başım, kolum, bacağım açılacaksa olmaz’ dedim. ‘Yok Sultan Teyze bu yöre filmi. Şalvar giyeceksin. Ayağında meşin lastik olacak, başına bürümcüğünü alacaksın’ dedi. Sonra mukavele yaptık. Bir senet yazmışlar. Çekimlere gitmezsem 50 bin dolar ödeyecektim. 9 ay ben bunların emrinde oldum. Film olacağı zaman akşamdan telefon geldi. Sabah 8’de arabayla evimden aldılar, akşam iş bitince bıraktılar. Allahları var hepsinden çok memnundum.
9 ayda kaç para kazandınız?
- Ben bilmediğim için bana 800 milyon para verdiler. Acemiliğime denk geldi. Kolay bir şey zannettim ben. Çekeceğiz, hemen bitecek evime döneceğim diye düşündüm.
Peki işin düşündüğünüz gibi olmadığını anlayınca ne yaptınız?
- Bir gün çok kızdım. Üstümdeki kostümleri çıkardım, fırlattım. Uğur Bey’e ‘Ben bu işin böyle olduğunu bilseydim bu işe girmezdim’ dedim. O da ‘Anacığım kurban olayım sana ya, zor değil, bak ne güzel yapıyorsun. Senin rolün ağır bir rol. Herkes yapamaz. Senin maşallahın var’ dedi.
Siz de ikna oldunuz mu?
- İkna olmayıp ne yapayım? Gerçi sonradan bana çok akıl verdiler de ben kötülük yapmak istemedim.
Nasıl?
- Bir gün Asmalı Konak’a bir oyuncu çocuk geldi. Benden gözleme yedi. Çocuğa sen bir bölüm başına kaç para alıyorsun dedim. ‘1 milyar 250 milyon’ cevabını alınca çok şaşırdım. ‘Oğlum ben de oyuncuyum. Uğur Yücel’in sinemasında başrolde benim. 9 ay için bana 800 milyon verdiler’ dedim. Bana ‘Bak teyzem senin hakkını yemişler. Sana bir akıl vereyim. Sen şimdi bir avukat tut. De ki ‘Ben okuma yazma bilmiyorum. Bana imzalattılar. Kandırıldım. Ben bu filmin piyasaya çıkarılmasına izin vermiyorum, davacıyım.’ Sana 15 milyar bile verirler. Senin iznin olmadan yayınlatamazlar’ dedi. Yapamadım. Allah’tan korktum. Beni kandırdılar, Allah’ı kandıramazlar diye düşündüm.
İlk kamera karşısına geçtiğinizde hangi sahne çekildi?
- İlk sahnemizde Olgun’u yataktan kaldırdım. Olgun gazi oldu. Yatağına yattı. Ben Olgun’a kahvaltı hazırladım. ‘Oğlum kalk, kahvaltını yi öyle uyu dedim’ ‘Enne git başımdan’ dedi, beni tersledi. Ben de hemen gittim.
Çok tekrar yapıyorlar mıydı?
- Oooo 30-40 kere. Olmadı bir daha, olmadı bir daha...
En zorlandığınız sahne hangisiydi?
- Olgun’u yıkadığım sahnede çok kötü oldum. Ayağını bağladılar, sakat gibi gösterdiler. ‘Onun ayağını öyle çıplak görünce şok geçireceksin, gidip çeşmenin başında ağlayacaksın’ dediler. Bunu 50 kere çektik.
Ağlamakta zorlandınız mı?
-Yok canım. Gözüme ilaç sıktılar.
Havaya girmek için aklınıza kötü bir şeyler mi getirdiniz?
- Gerek yoktu ki. Zaten acılıydım. Film çekilmezden birkaç ay önce oğlum ve gelinim
trafik kazasında ölmüşlerdi.
Olgun Şimşek’le ilişkiniz nasıldı?
- Oğlum gibiydi, kuzumdu kuzum. Zaten önceden de severdim ben Olgun’u. Görünce bir içim kaynadı. Kendi oğlum gibi hissettim.
Uğur Yücel nasıl bir yönetmen? Çekimler sırasında sinirlenip bağırıp çağırdığı oldu mu?
- Yok. Hiç bağırmadı. Evladım olsun şeker gibi adam. Uğur Bey’i çok sevdim. Galaya üç kişi gittik. Yol paralarımızı otel paralarımı ödedi. Otelde kişi başı 110 dolara yattık. Ankara’da ve Alanya’da da gala olacak, oraya da götürecekler beni.
Filmde size makyaj yaptılar mı?
- Yapmadılar. Uğur Yücel, ‘Zaten teyzemin eli yüzü nurlu’ dedi. Çekimler sürerken Ürgüp’te bir düğün oldu. Ben kına gecesinde elime kına yaktım. Uğur Bey ‘A teyzem o kınayı niye yaktın? Diğer sahnelerde senin ellerin hep kınasız’ dedi. Ben de ‘Uğur Bey elini kes de keserim senin için’ dedim. Elime beyaz cila gibi bir şey sürüldü. Kınayı yok ettiler.
11 YAŞIMDA ANAM BENİ HAMURA OTURTTU
Sultan Gündüz (58) Gülşehir doğumlu. Çocuk yaşta Ürgüp’e göç etmiş. 17 yaşında evlenmiş. Kocası hayatta ama ağır hasta. ‘Kalp, romatizma, şeker, tansiyon ne ararsanız var’ diyor. 5 çocuk doğurmuş ama birini iki sene önce 37 yaşında trafik kazasında kaybetmiş. Aynı kazada gelini de vefat ettiği için iki torununa kendi bakıyor. Yazı Tura filminin çekimleri bitince kazandığı para ile Asmalı Konak dizisinin çekildiği konağın tam karşısında gözlemeci tezgáhı açmış. Gözleme yapmayı annesinden öğrenmiş. ‘Gözlemecilik ana sanatım benim. 11 yaşındayken anam beni hamura oturttu. Kızım bu işi öğren birinde kötü yaparsan birinde iyi yaparsın dedi. Kötüleri ben yedim, iyileri müşteriye yedirdim, şimdi en kaşarlısından gözlemeci oldum. Şimdi ben de kızıma öğretiyorum’ diyor.