Güncelleme Tarihi:
Ben de ne zaman kendimi yorgun hissetsem, “Uykumu yeterince alamadım herhalde” derim. Meğer bu tümevarım Loughborough Üniversitesi Uyku Araştırma Merkezi Yöneticisi Profesör Jim Horne’u çıldırtıyormuş.
Prof. Horne, “Viktorya dönemlerinde insanlar günde 14 saat çalışırlardı ve bizden çok daha az uyurlardı” diyor. Horne, beynin dinlenmesi ve kendini yenilemesi için 5 saatin yeterli olduğunu, daha fazlasının ise olsa olsa “lüks” olacağını söylüyor...
Yine de gerçek insomniac’lar (uykusuzluk problemi çeken kimseler) için hayat oldukça zor olsa gerek.
Çekmeyen bilemez değil mi?
Geçen kış, hayatımda ilk kez 48 saati aşkın süre uyuyamadım.. Dünyanın benim için ağır çekimde ilerlediği, kafama bağlanmış tonlarca demirle geçirdiğim gün sonunda uykusuzluğumun nedenini buldum da rahatladım: Yatak Korkusu Sendromu!
Televizyonda izlediğim, sanırım bizim ülkemizde de gösterilen ama pek tutmayan bir program vardı: Supernanny!
İşte bende oluşan “Yatak Korkusu Sendromu”nun bir numaralı suçlusu!!!
(Hiç izlemeyenler için özetleyeyim: Supernanny yani Süper Dadı’mız sorunlu çocukları olan ailelerin evlerine gidiyor ve onları gözlemlediği bir hafta sonunda ebeveyne ve çocuklara özel bir hareket planı çıkarıyor. Bu planın deneme sürecini, biz de ekran karşısında - Süper Dadı ile birlikte - eve yerleştirilmiş kameralardan takip ediyoruz... Sonra dadımız eve tekrar gelip yanlışları ebeveyne gösteriyor, ağlatıyor falan filan derken, mutlu sona ulaşılıyor.. Böyle insanlığa faydalı olması beklenen bir program yani... Bana olmadı o başka!)
Benim izlediğim iki bölümde asla kendi yatağında yatmayan bir kızımız vardı: Sarah!
7 yaşındaki Sarah doğduğu günden beri anne-babasının yatağında yatıyordu.
Ailenin, sorunu Süper Dadı’nın onlara öğrettiği hareket planı çerçevesinde çözme denemelerini iki gün sakin sakin izledim. (Başıma gelecekleri bilmeden!)
Sarah yatağına yatırılır, iki dakika sonra ağlayarak ailesinin odasına gider. Annesi kızını yatağına geri götürür, 5 dakika sonra Sarah ağlayarak gelir. Bu kez babası tek kelime etmeden onu odasına geri götürür. 10 dakika sonra Sarah yine hıçkırıklar içinde, zaten hiç yatmadığı yatağından kalkar... Ve bu böyle sabahın ilk ışıklarına, ta ki Sarah yorgunluktan bitap düşene kadar devam eder.
Kamera görüntülerini izleyen Süper Dadı’nın teşhisi “Yatak Korkusu” oldu! Sarah yatağını gördüğü anda sinir krizleri geçiriyordu. Tabii anne-babanın kızlarını ilk aylarda hep yanlarında yatırmaları ve büyüdükçe ona ‘hayır’ dememeleri de sorunda önemli bir paya sahipti.
Peki Sarah ile aynı belirtileri göstermeye başlayan bana ne oluyordu???
Resmen, iki tam gün yatak üstüme üstüme geldi.
Supernanny bittikten sonra direkt bilgisayar karşısına geçtiğim için programı tamamen unutmuşum. Yani unuttuğumu sanmıştım. Beynimin kaydetmiş olma ihtimalini ancak üçüncü gün düşünebildim. O zamana kadar ne şeker karıştırılmış ılık yoğurt fayda etti, ne de papatya çayı... Sorunun nedenini bulunca ise çözümü kolay oldu.
Artık Supernanny programı benim için kırmızı noktalı.
Demek ki esnemek nasıl bulaşıcıysa, uykusuzluk da öyle olabiliyormuş.
Aman dikkat!
Çok fazla uykusuz insan anısı dinlemeyin, bir gece uyuyamadınız diye de uykusuzluk başlıklı her yazıyı okumayın! Benden söylemesi...