Yaşıtlarımla anlaşamıyorum

Güncelleme Tarihi:

Yaşıtlarımla anlaşamıyorum
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 18, 2000 00:00

Haberin Devamı

18 yaşındaki genç oyuncu Tuğba Ünsal'ın yıldızı, son günlerde Kıvılcım adlı dizide tüm erkekleri kendine aşık eden saf ama kışkırtıcı lolita rolüyle parladı. Gerçek hayatta da adı benzer dedikodulara karışan, hatta intihara teşebbüs ettiği söylenen Ünsal, ekranda görünen lolitayı, sonra da kendini anlattı...

Tuğba Ünsal henüz 18 yaşında. Tahmin edilebileceği gibi magazin sayfalarında boy boy resimlerini gördüğümüz Tuğba ile arasında dağlar kadar fark var. Söylediğine göre; haberlerin çoğu basının abartması ve saptırması. Hakkında çıkan haberler ailesini de bezdirmiş. Artık eve magazin haberi içeren bir tek gazetenin girmesini istemiyorlar. Özellikle annesi Aysel Ünsal: ‘‘Bir daha şans verilse, Tuğba'nın bu camiaya girmesini kesinlikle istemezdim’’ diyor. Kızları evden kaçar ya da yanlış bir şey yapar diye korkup işlerini, güçlerini bırakarak İzmir'den İstanbul'a taşınmışlar. Bu röportaj sırasında öğrendik ki; gazetelerde yazıldığı gibi Tuğba Ünsal bir manken değil. Meğer Elite Model Look yarışması dışında bir kere bile podyuma çıkmamış...

Mankenliğe nasıl başladınız?

Hiç mankenlik yapmadım. İki sene Elite Model Look yarışmasına katıldım. Sonra İzmir'den İstanbul'a gelerek Turkcell reklamında oynadım. Turkcell reklamı ödül aldı. Ardından birçok dizi teklifi geldi. Ben de İstanbul'daki akrabalarımızın yanında kalmaya başladım. Tanıtım işleri yapıyorum ama hiç podyuma çıkmadım. ‘‘Manken’’ dedikleri için üzülüyorum.

Neden?

Çünkü mankenlik yapmıyorum. O ayrı bir meslek. Sonuçta siz gazetecisiniz. Size doktor dediklerinde ne düşünürsünüz?

Sonuçta bana ‘‘doktor’’ dedikleri için üzülmem.

Oyuncu olarak anılmak istiyorum. Mankenlikten çok iyi para kazanılabilir. Ama ben o yolu seçmedim. İrademi kullanıyorum bu konuda.

Sizce manken olmak kötü bir şey mi?

Hayır ama dediğim gibi o ayrı bir meslek. Oyunculuk yapıyorum. Uzun süre bunun eğitimi aldım. Manken olarak anılmaktan hoşlanmıyorum. Parasız kaldığımda harçlığımı çıkarmak için tanıtımlara gittim. Sanırım Elite Model yarışmasından sonra herkesin kafasında bir Lolita imajı oluştu. Lolita deyince de Türkiye'de akla direkt mankenlik geliyor.

Hoşunuza gidiyor mu böyle anılmak?

Hoşuma gidiyor ama çok da önemsediğim bir konu değil.

Karşımda bir kız çocuğu oturuyor. Oysa gazetelerde sürekli bu küçük kızın çapkınlığını okuyoruz...

Anlamıyorum. Tamamen basını suçlamıyorum. Elbette bende de suç var. İstanbul'a 16 yaşında, daha neyin ne olduğunu bilmeden geldim. Bir

sürü yeni arkadaşım oldu. Geceleri dışarı çıkmaya başladım. Çünkü İzmir'de gece dışarı çıkmam sözkonusu bile olamazdı. Bakıyorum gittiğimiz yerlerde bir sürü gazeteci var. Anlamıyordum bizi takip mi ediyorlar, yoksa burda hep gazeteciler var da biz mi salak gibi gidiyoruz? Bunu anlamam bir yıl sürdü. Sonra yavaş yavaş akıllandım ama o bir yılın izini asla silemedim.

Aileniz yanınızda değil miydi?

Onlar İzmir'deydi. Annem onbeş günde bir geliyordu. Bir akrabamızın yanında kalıyordum. Evdekileri arayıp

akşamları dışarı çıktığımı ve kiminle gittiğimi söylüyordum. Ama bir kız arkadaşımla gitsem bile yanımızda onun erkek arkadaşları olabiliyordu.

Göz önünde olan birisiniz. Çok fazla dışarı çıkmayabilirdiniz sonuçta.

Dışarı çıkmasam bile; mesela Gökhan Arsoy'la oynadığımız dizide gazeteciler sete geliyordu. Gökhan'la resmimizi çekiyorlardı. Üstelik Gökhan benim ağabeyimdi, otuz yaşında bir adam. Bense onaltı yaşındayım. Akrabalarımı tanıyordu, her çekim sonunda beni eve bırakırdı.

Fotoğraflarımızı çeken gazeteciler, hakkımızda: ‘‘Bar çıkışı yakalandılar’’ diye yazıyorlardı. Mesela bir dergiyle fotoğraf çekimi yapmıştık. Benimle röportaj yapmadılar. Ama sanki yapmış gibi Sevda Demirel'in mi ne sözlerini kullanmışlar. ‘‘Elli yaşındaki erkeklerden hoşlanıyorum. Tecrübe meraklısıyım’’ gibi salakça şeyler. Diyorum ya röportaj yapmadılar benimle. Sonra hüngür hüngür ağlayarak aradım gazeteyi. Bana ‘‘Arkadaşımız küçük bir hata yapmış. Özür dileriz’’ dediler. Beni babamla bile sevgilimmiş gibi çekmeye kalktılar. Ama son bir yıldır geceleri çok özel birşey olmadıkça dışarı çıkmıyorum. Mesela ajansın bir organizasyonu olduğunda Neşe Abla'nın yanından ayrılmıyorum.

Peki ajansınız sizi uyarmadı mı hiç?

İlk sene bir ajansa bağlı değildim zaten. Ajansa gireli altı ay oldu.

Daha önceki iş bağlantılarınızı nasıl kuruyordunuz?

Önce Elite Look yarışmasına katıldım. İlk yirmiye girdim. Derece alamadım ama dereceye girip

Fransa'ya gönderildim. L'Oreal'ın katalog çekimlerini yaptık. Dönünce Ayşegül Bafralı'nın casting şirketine girdim. Onlar iş tekliflerini benim için değerlendiriyorlardı. Ama daha profesyonel anlamda çalışmak için Erberk'e bağlandım.

Bir de Tarkan askerden geldiğinde oteline gitmeniz büyük yankı yaratmıştı...

Bir arkadaşım Tarkan'ın menajeri Mehmet Söğütoğlu'nu tanıyordu. Ben de o zamanlar Atv'de Pop 40 programını sunuyorum. Program için Tarkan'la bir röportaj yapmak istiyordum. Mehmet Söğütoğlu bana ‘‘Tamam ufaklık ben sana ayarlayacağım’’ dedi. Aradan birkaç ay geçti. Onlardan telefon gelince hemen Atv'yi arayıp kameraman ayarladım. Üç kız arkadaşıma da haber verdim. Ancak Tarkan'ın Sezen Aksu ile Le Select'teki programını kaçırdım. Biz de otele gittik. Ama Tarkan'ı falan bulamadık. Lobide oturduk bekliyoruz. Kameraman ‘‘Ben artık gidiyorum dedi, gitti. Biz de tam otelden çıkıyoruz, kapının önü gazeteci kaynıyor. Resimlerimizi çekmeye başladılar. ‘‘Niye çekiyorsunuz?’’ diye sordum. ‘‘E Tarkan bu otelde kalıyor’’ dediler. Ben de ‘‘Biliyorum zaten ben de onunla röportaj yapmaya geldim’’ dedim.

Bir de intihar teşebbüsünde bulunduğunuz yazıldı.

Program için söz verdiğimi yapamamıştım. Bir de yol yorgunluğu eklenip, çekimler bütün gün sürünce akşama doğru baygınlık geçirdim. Beni Amerikan Hastanesi'ne götürdüler. Dilim tutuldu, geçici felç gelmiş. Psikolog, bana ‘‘Neler olduğunu bir kağıda yazarak anlat’’ dedi. Ben de Tarkan röportajını yapamadığımı, beceriksiz olduğumu yazdım. O kağıtları birileri alıyor ve basına satıyor. Sonra da gazetelerde intihar haberleri çıktı. Güya ben Tarkan için intihar mektubu yazmışım. Bir kerede uyuşturucu kullandığım için intihar teşebbüsünde bulunduğumu yazdılar. Hatta bileklerimi keserek, kanımla duvarlara yazı yazmışım. Bakın bileklerime! İnsanın bileğinden duvarlara yazı yazacak kadar kan geliyor mu? Üstelik bir kesik, bir iz olmaz mı bakın işte!

Hakkınızda yanlış şeylerin yazılıp çizildiğini söylüyorsunuz. Ama tepki göstermezseniz bunların ardı arkası kesilmez gibi geliyor.

Ne yapabilirim ki? Ben doğru olduğumu biliyorum. Onun için çok fazla kafama takmıyorum artık. Akıllandım. Diğer suçlamaları yaptıkları Selin Toktay, Burcu Çağrı gibi değilim ki ben. Bu söylentilerin geçeceği zamanı bekliyorum.

Kıvılcım dizisindeki Pelin karakterini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Acayip zeki bir kız. Ben o kadar zeki değilim!

Size uyan ve uymayan yönleri nedir?

Ben annemi o kadar hırpalamam ya! Benim de annemle tartıştığım zamanlar oluyor ama hemen gidip gönlünü almaya çalışıyorum. Pelin'in aşk mantığı da bana uymuyor. Zaten Aytaç Arman olmasa bu rolün altından kalkamazdım. Çünkü elli yaşındaki bir adamı, onsekiz yaşındaki bir kızın baştan çıkarmasını aklım almıyor.

Size teklif edilen rol basında çıkan haberlerinizle doğru orantılı mı?

‘‘Benim imajım masum. Ancak buna uyan rollerde oynarım. Yoksa oynamam’’ dersem oyunculuğun gereklerini yerine getirmemiş olurum. Üstelik bugüne dek birçok farklı karakteri canlandırdım.

Oyunculukta sınırlarınız, yapamayacağınız şeyler var mı?

Asla soyunamam. Otuzuma geldiğimde belki. O zaman da yurtdışındaysam olabilir.

Üç yıl önce cep telefonu reklamındaki gizemli lolita olarak ekranlara gelen Tuğba Ünsal son günlerde yerli dizileri yakından takip edenlerin belki de en çok tanıdığı isim oldu. İlgiyle izlenen Kıvılcım dizisindeki oyunculuk performansıyla dikkat çeken genç oyuncu New York’a gidip eğitimine orada devam etmek istiyor.

Bu camiadan arkadaşlarınız var mı?

Hülya Avşar'ın söylediği bir söz var. ‘‘Bu camiadan biriyle arkadaş olamazsın. Çünkü herkes birbirinin kuyusunu kazıyor.’’ Çok doğru bir laf. Yüzüne gülerler arkandan söylemediklerini bırakmazlar. O yüzden bu camiadan hiç arkadaşım yok. Benim yaşıtım olan insanlarla da anlaşamıyorum. Çünkü onlar da benim yaşadıklarımı anlayamıyor. Ama arkadaşım yok diye mutsuz değilim. Çünkü ailem, erkek arkadaşım Kıvanç ve ben kendi kendime yetebiliyorum...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!