Yasemin'ce

Güncelleme Tarihi:

Yasemince
Oluşturulma Tarihi: Ocak 11, 1998 00:00

Yasemin BORAN
Haberin Devamı

Doğayı öldürenler de ölür

Olüm ve ölüm ötesini sorgulayan biri olarak tuhaflıkların, inanılmazlıkların yazarına yani bana, yazdıklarım kadar tuhaf sorular geliyor. Bunların arasında ‘‘Sen astrologsun. Ne işin var, doğayla, tabiatla, incelemeyle, araştırmayla’’ diyenlerden ‘‘Kıyametin kopması yakın mı’’ diyenlere kadar. Ve daha ne cins sorular... Bu sorulardan şikayetçi olduğumu sanmayın sakın. Böylece ufuklarım daha bir genişliyor. Görüş mesafem artıp ufukları deliyor.

Şimdi, kıyametin ne zaman kopacağının bana sorulmasından daha doğal birşey olabilir mi? Öyle ya, Türkiyede bunu bilse bilse bir tek kişi bilir o da, ben. Tabii ki, adamın kafasını kıyamet fikri böylesine meşgul ediyorsa ve bundan kurtulamıyorsa, bir bilene danışacak. Bu durumda hiçbir tuhaflık yok. Yani, böyle bir sorunun hiçbir tuhaf tarafı yok.

Gelelim doğaya... İnceleme ve araştırma bölümünü geçelim. Yoksa, bu sayfa benim açıklamalarıma yetmez. Eh günlerce insanları böylesine saçma sapan açıklamalarla meşgul etmenin manası da yok. Sonra, daha ciddi konulara ayıracak yer kalmaz. Neyse, sözü daha fazla uzatmadan doğaya dönsek iyi olacak.

Aslında bütün insanların doğaya dönmesi, dönemese bile yüzlerini çevirmeleri gerek. Doğanın içine giremiyorlarsa bile uzaktan da olsa bakmaları gerek, diyorum. Hem de vakit daha fazla geç olmadan. İş işten geçmeden. Yoksa... Bunu söylemeye dilim varmıyor. Tanrı esirgesin. Aklıma gelen başımıza gelmesin.

Hem astrolog olmak, doğadan kopmak anlamına mı geliyor? Astrolojiyi inceleyenlerin kafalarını gökyüzünden aşağı indirmemeleri gerek her halde. Ve tabii böyle yapanların vay haline! Mazallah, aklı gökyüzünde dolaşırken yeryüzünde zavallı bedenine neler neler olur da, aklı uzayda olduğu için onu da anlayamaz zavallı...

Sonra, yeryüzünde yaşayıp yaşadığını anlamadan gökyüzünde dolaşmanın ne manası var?

Gökyüzünün işaretlerini yeryüzünde görmüyorsan... Gördüklerini anlamıyorsan, ne anlamı var? O zaman ha gökte yaşamışsın, ha yerde. Aslında iki arada kalmışsın demektir. İki dünya arasında... Arafat'a bile gidemezsin. Çünkü, oraya dünyadan gidiliyor. Üstelik, sorgu-sual edecekler, verecek cevabın bile yok. Yaşamadan neyin hesabını vereceksin.

Aslında verilecek hesap çooook. Çok ama anlamayana sivrisinek-davul misali, nasıl anlatacaksın? Linyit kömürünü yakarsan doğa kirleniyor, yakma diyorsun. O ne yapıyor? Linyit kömürünü çıkartmak için, bir insan ömrünün yetmeyeceği kadar uzun zamanda yetişmiş ağaçları düşünmeden (Aklı her nerede bulunuyorsa) kesiyor. Üstelik, kirlenen havayı temizleyecek tek, biricik aracı da tamamen ortadan kaldırıyor.

Bir balta darbesiyle ağacın soluğunu kesiyor. Hatta daha hunharca bir biçimde buldozeri dayayıp kökünden söküyor. Temiz iş. Az emek, çok iş. Ve bir anda koca orman sizlere ömür. Bir asırdır soluk alıp verdikleri bu topraklar üzerine boylu boyunca serilip kalıyorlar. Bir daha nefes almamak üzere. İyi de, be adam, bu ağaçlar bir daha nefes alamazlarsa, sen nasıl nefes alabileceksin? Bunu hiç düşündün mü?

Tüh, düşünceyle ilgili tek kelam etmeyecektim. Düşüncenin olduğu yerde böyle bir yazının işi ne? Düşünce olsa, ne böylesi bir katliam olur, ne de böylesi bir yazı yazılır. Fakat, yine de ben, düşünen insanların bulunduğundan eminim. Ve sözüm onlara. Düşünenlere.

Düşünmeyenlere, aklını yitirmiş olanlara yardımcı olalım. Bu dünya hepimizin. Düşüncesizce ormanları katledenlere göz yummayalım. Kenara çekilip seyretmeyelim. Kaz Dağının eteklerinde böylesi bir katliam başlıyor. Hem de bugün. Ve siz eliniz kolunuz bağlı rahat koltuğunuza kurulup oturmayın. Şayet böyle oturmaya devam edecek olursanız daha kimbilir nerelerde ne çeşit ormanlar katledilecek ve siz böyle daha ne kadar zaman oturabileceksiniz? Şunu bilin ki, siz rahat rahat soluk alarak yaşasanız bile çocuklarınız rahat oturamayacaklar ve sizin gibi soluk alamayacaklar. Çünkü, aldığımız soluk, ağaçların bize verdiği nefestir. Onların nefesini kestiğimiz zaman bize de alacak bir şey kalmayacaktır. İnsan doğanın bir parçasıdır. (Unutmuş olsa bile) Ve doğayı öldürenin kendi de ölür, seyredenler de, diyorum, Yasemin'ce...



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!