Güncelleme Tarihi:
Türk Sanat Müziği'ne gönül verenlerden Cansın Erol... Yıllarca ruh verdiği şarkılara unutulmaz sözler yazdı. Ama şimdi popüler kültür altında ezilen sanatçılar adına medyaya ve kendilerine destek olmayan devlete sitem ediyor.
1978 yılında bir iş kazasında hayatını kaybeden, zamanının en çok vergi veren işadamlarından Vural Erol'un eşi olan Cansın Hanım'ın şiirleri, eşinin ölümünden bu yana şarkı formuna dönüşerek kitlelerle buluşuyor.
Sanatın mutsuzlukla, acıyla daha iyi bütünleştiğini düşünen Erol, mutlu olan kişinin sanatıyla yoğun bir birleşme yaşayamayacağını söylüyor. Sanatı, içindeki fırtınaların dışavurumu olarak tanımlıyor. Erol bugün, pop müzik dışında eser yaratanlara değer verilmemesinden şikayetçi: ‘‘Sanatçı, yaşamı ve yaptığı eylemlerle topluma örnek olmalı. Ama şimdi sitem ediyorum. Çünkü bizim değer verdiğimiz bütün yargılar şu an gereksiz olarak görülüyor. Sadece reyting uğruna her gün sanatçı diye adlandırılan birçok insan yaptıklarıyla özellikle gençlere yanlış örnek oluyor’’ diye büyük bir kültür yozlaşması yaşadığımızı iddia ediyor. Yine de ılımlı... Bir şarkıyla meşhur olanlara ve anahaber bültenlerinde yayınlanan magazin haberlerine de ihtiyacımız olduğunu düşünüyor. Ancak ona göre bunun da bir sınırı olmalı.
Müziğin bir bütün olarak ele alınması gerektiğini düşünen Erol, Türkiye'de önem verilen kişinin daima yorumcular olduğunu düşünerek besteciler ve söz yazarlarının geri plana atılmasının bir söz yazarı olarak onu, incittiğini söylüyor. Eşinden kendisine bağlanan maaşla hayatını sürdüren sanatçı, para kazanma uğruna ilkelerinden vazgeçmeyecek kadar da gururlu. Tüm maddi sıkıntılarına rağmen o yine üretiyor ve üretmeye de devam edecek. Tüketim toplumunun zarar verici çılgınlığına iyice alıştığımızı söylerken sürekli bugünü düşünmek yerine yarınlarımız için de yatırım yapmamız gerektiğini savunuyor.
Yozlaşmayı eleştiriyor
Yaklaşık 36 senedir şiir yazan Cansın Erol, bütün değer yargılarının birer birer yok olmaya başlamasından şikayetçi.
‘‘Günde on tane sloganlı söz yazabilirim. Ama insanın inandıklarından ödün vermesi çok zor.’’
Popçuların hakimiyetinin toplumu büyük bir kültürel yozlaşmaya sürüklediğini düşünürken hakiki sanatçıların ölmeden unutulmuş olmaları onu incitiyor. Bugün kendisi de dahil olmak üzere sanatla uğraşan birçok arkadaşının maddi ve manevi zorluk çektiğini vurguluyor: ‘‘Yaptıklarımızla hep toplum için çalıştık. Ama insanlar popçulardan başını kaldırıp bizi göremiyor. Emeğimize karşılık, bizi, ancak öldüğümüz zaman küçücük bir gazete yazısıyla anacaklar’’ diyen Erol, yaşarken de hatırlanmak istiyor. Ona göre insanların özel yaşamı, geri planda olması gerekirken herkesin özelinin bu kadar ortaya çıkarılması insanların ruhunu ve aklını tembelliğe alıştırıyor.
1983 yılında ‘‘Hoşgeldin Gönül Bahçeme’’, 1987 yılında ‘‘Seneler Ne Olur Üstüme Gelmeyin’’ adlı eserleriyle Milliyet Şarkı Yarışması'nda ödül kazanan Erol'un, Ayşegül Aldinç'in Eurovision'da seslendirdiği ‘‘Merhaba’’ isimli şarkısı üçüncü olmuş.
HİÇ DEĞİLSE ÖDÜLLER VAR
TRT'de yapılan yarışmalarda birçok mansiyon kazanan sanatçı, çalışmalarının karşılığını en azından bu şekilde almaktan mutlu. Şiirlerini yarınlara taşımak için 1980 yılında çıkardığı ‘‘Güneşin Battığı Yerde’’, 1982 yılında çıkardığı ‘‘Cansın Erol Şiirler’’, 1997 yılında çıkardığı ‘‘Hayal Pencerem’’ adlı şiir kitapları genç nesle ulaşarak, yapılan nitelikli çalışmaları belgeliyor.
‘‘Dopdolusunuz ve sanat, yaşam tarzınız. Ne yazık ki tam tecrübelerinizi ihtiyacı olan insanlarla paylaşmanın zamanı gelmişken parasızlık yüzünden bunu gerçekleştiremiyorsunuz’’ diyen Erol, bir sanatçı evi kurmak istiyor. Genç sanatçıların çok az bir fiyatla eserlerini sergileyeceği, şiir sohbetlerinin yapılacağı, gerektiği zaman muhtaç sanatçıların misafir olarak kalabileceği bir sanat evi diğer insanlarla paylaşmayı umut ettiği en büyük proje.