Güncelleme Tarihi:
Türkiye'nin en sevilen gençlik dergileri Blue Jean ve Hey Girl, ortaklaşa partilerinde sloganlarının da ortak olduğunu açıkladılar:
12-24 yaş arasındaki Blue Jean ve Hey Girl okuyucuları bu sloganı kendileriyle bütünleştirmiş durumdalar. Zaten o yüzden olsa gerek Blue Jean ve Hey Girl okuyucuları ve çalışanları geçtiğimiz hafta dergilerinin yenilenmiş halini kutlamak için Çubuklu 29'da biraraya geldiler: Gerçekten de onlar pek çok insandan daha öndeler.
Her şeye rağmen yaşamayı seviyorum’’ diye haykıracak kadar güçlüler. Hepsi genç, güzel ve yakışıklı, en önemlisi kıpır kıpırlar. ‘‘Ağır ol molla desinler’’ sözünü onlar birer millenium gençliği olarak uzayın derinliklerine çoktan fırlatmışlar bile... Jargonlarında bu kavram yok. İyi ki de yok. Hepsi belki ne istediklerini değil, ama ne istemediklerini çok iyi biliyorlar. ‘‘Başkaları benim için ne düşünüyor’’u değil ‘‘Ben onlar için ne düşünüyorum’’u ilke edinmişler. Dedik ya onlar bizden bir adım öndeler. Hadi itiraf edelim hatta daha bile akıllılar.
Partide gözümüze takılanlar
Kalıcı ya da geçici dövmeler çok favoriydi. Gözümüze en çok batanlar da deniz atı, çiçek ve böceklerdi. Anladım ki, biz kelebeksever bir milletiz. Nerdeyse herkesin bir kelebek dövmesi vardı. Gözlerimiz Sezen Cumhur'u aradı. Zira etrafta güneşten ya da solaryumdan ‘‘çukulata’’ rengine dönen kızlarımız salınıyordu.
Erkeklerimizin tarzını anlamaya çalışırken ise bir gerçeğin farkına vardım. Türkiye'de en çok iş yapan sektör, yiyecek içecek sektörü değildi artık. Jöle ve briyantin sektörüydü. Bütün erkekler (kafasını kazıtan diğer çoğunluk hariç) saçlarını jölelemiş veya briyantinlemişti.
Ne pastaydı ama
Blue Jean ve Hey Girl'in genel yayın yönetmenleri, Tolga Akyıldız ve Ethel Kohen, dergilerinin bu ayki kapakları şeklinde hazırlanan 500 kişilik pastayı keserken pek eğlendiler. Tolga, Hey Girl'ün bu ayki kapak kızı Duygu Dikmenoğlu'nun fotoğrafının olduğu pastayı kesmekte ısrar edince, hatta ağlayınca, Blue Jean'in pastasını kesmek de Ethel'e kaldı. Kaldı dediğime bakmayın o da Backstrett Boys'u kesti.
Gecenin yıldızı neydi?
Uzun bir kuyruk düşünün. Kuyruktaki herkes çok şık. Yakışıklı ya da güzel. Fakat kalabalıktan önünüzü göremiyorsunuz. Sizce bu insanlar ne bekliyor olabilir? Nedir bu kadar favori olan? İşte şıklar:
a. Laetitia Casta ya da Ricky Martin striptiz yapıyor. Görmek için bekliyorlar.
b. Aşı olmayı bekliyorlar.
c. Cep telefonlarına Zaga'nın müziğini yükletmek için sıradalar.
d. Karınları aç, sucuk ekmek almaya çalışıyorlar.
Siz niye beklerdiniz bilemem ama onlar ‘‘d’’ şıkkı için bekliyorlardı.
Son söz!
Partide herkesin bir favorisi vardı. İstinye'den her yarım saatte bir Çubuklu Hayal’e tekneler kalkar. Biz teknenin içindeyken, ‘‘kalkabilirsin’’ komutuna rağmen, ‘‘banane kalkmıyorum’’ diyen kaptan da benim favorimdi.
Blu Jean okuyucusu kimdir?
Blue Jean okuyucusu zekidir. İnce mizahtan hoşlanır. Yabancı müzik dinler. Türkçe müzikte seçicidir. Kendini derginin parçası olarak görür. ‘‘Siz gençler’’ diye başlayan cümlelerden, öğreten tavırlardan hoşlanmaz. Bilir ki dergiyi hazırlayanlar da kendisi gibi gençtir.
Samimiyetten hoşlanır. Tepeden bakan gözlerle; büyük büyük laflar edenlere ‘‘müsaadenizle’’ der. Prim vermez.
Basketbol, formula, tenis, internet, moda, sinema ve mizahtan vazgeçmezler. Okuyucusunun % 66'sı kadın, % 33.3'ü erkektir.
Hey Girl okuyucusu kimdir?
Hiç bitmeyen enerjisiyle hayatı dolu dolu yaşar. Heyecanlanır; ayrıca heyecanlandırmasını da çok iyi bilir. Yüzünden gülümsemesi eksik olmaz ama gözyaşlarını da gizlemez. Tarkan'dan Ricky Martin'e kadar pek çok idolü vardır; ama kör aşık değildir. Aşk ona hayat verir, ama onun asıl aşkı hayatın ta kendisidir. Çünkü... O, yaşamayı ve kendini çok sever!
ONLAR ne istemiyorlar?
Başkaları için yaşamak istemiyorlar.
9-6 arası işler onlara göre değil. Devir bilgisayar devri. Evlerinden de işlerini aksatmadan yapabileceklerini düşünüyorlar. Dedikodu istemiyorlar.
Hálá ‘‘kadın erkek eşit mi değil mi?’’ tartışması yapanlara koca bir ‘‘offff’’ çekip arkalarına bakmadan olay mahalini terk ediyorlar.
Ne istiyorlar?
Yaşamak. Kendilerine ait olan hayatlarını kendi kararlarıyla yaşamak.