Yaşamak için zaman kalmıyor

Güncelleme Tarihi:

Yaşamak için zaman kalmıyor
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 28, 2004 00:00

Sevgili okurlarım, zaman zaman bu sayfada sizlerden gelen ve kimin tarafından yazıldığını bilmediğim, gerçekten muhteşem güzellikte yazıları aktarıyor, bu duyguları sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu anlamlı yazılardan bir pay çıkarırsınız diye. Bir okurumun yolladığı bu anonim yazı bana çok dokundu. Kim bilir belki ben de bu yaşlarda, torun sahibi bir anneanne olduğum için midir? Yoksa bu satırlardaki özlemi ve hayal kırıklığını yaşıyor olmamdan mıdır? Yaşamın parmaklarımızın arasından nasıl kayıp gittiğini belki de insan ancak benim yaşlarıma gelince anlayabiliyor. Gençlikte kendi kendimize yarattığımız tüm o gereksiz sorunların, üzüntülerin ya da sevgiliden gelmeyen bir telefon uğruna geçirilen uykusuz gecelerin aptallığını ancak bu yaşta fark edebiliyoruz. Bu satırlardan ders alabilirseniz ne mutlu! Bu yazıyı yollayan okurum Melih Kadıoğlu’na teşekkür ederim.Ne beklersiniz yaşamdan? Ne bekler yaşam sizden? İkiniz de tüketirsiniz hoyratça zamanı. İşte asıl geride kalanlar sıkar canımızı.Yedi yaşında başlarsın okula, sayma ondan öncesini. Sonra, yıllar yılı gider gelirsin, kara tahtalı değirmene, berrak zamanını öğütmek için. Yirmi iki civarı alırken diplomanı, tüketivermişsindir üçte birlik zamanını. ‘Diploma yetmeez’ diyor topal şarapçı, ‘İyi bir iş bul da gel hele bakalım. Askerliğini de yap bir de, sonra evlen bakalım.’İşte bir on yıl daha uçuveriyor ansızın. Yaş oluveriyor otuz beş! Gerçekten yarısı mıdır yolun? Belki de yarısından da yakın, geriye bakma sakın küheylan! Kopuverir zincirleri yaşamın, bir iplik gibi ansızın.‘Hele bir borçlarımızı ödeyelim, sonra daha iyi yaşarız, şimdilik biraz sabır’ diyor karım Nazife! ‘Hele bir başımızı sokacak yuva olsun da, gerisi kolay‘ diyor. Bu da doğru hani. İşte böyle yitiyor hep on seneler, eriyen buzlar misali.Karım, çocuklarım, kooperatif başkanım, yardımcım, tek tük arkadaşlarım ve TV’deki haber spikeri, işte bu kadar çevremdekiler. Bunlara bakıyor yıllardır gözlerim. İşte bu yüzdendir ki, ‘Miyopsun’ diyor doktorum. ‘Tak gözüne iki numara.’ Ellinci yaş günümü kimse fark etmiyor bile. Ufaklığın diploma töreni var. Ne biçim alışveriş bu? Anlayamadım gitti. Yapmak istediğim birçok şey, özlem kapısında yitti.Hırsla mutfağa dalıyorum, ne varsa atıştırmak için. Sıcacık bir el tutuyor elimi ‘Perhiz yapmalısın artık’ diyor karım Nazife. Doğru da söylüyor hani. Kalan on yılımın birkaç yılı hastalıkla geçiyor. Gerisi de torunların peşinde. ‘Ulan hani yaşayacaktık’ diye bağırıyorum. ‘Sakin ol, tansiyonun yükselecek’ diyor eşim Nazife. Nedir yaşamın kısır döngüsü anlayamadım gitti. ‘İyi yaşadık, hoş yaşadık’ diyor karım. ‘Patronların da pek severlerdi seni, çok da çalışırdın. Bak her şeyimiz var, büyüdü sayılır çocuklar da. Daralacak ne derdin var? Haydi neşelen artık’ Doğru da söylüyor hani.Bir eş, birkaç çocuk, bir ev ve araba, işte yaşamımın bilançosu. Korkuyorum ölümden! Boşa geçen bir yaşamın ardından nasıl gidilir oraya!Özgürce çizmeliydim yaşamımı. Zor da olsa, özgürce ulaşmalıydım sona. Yalnızlıkla yaşansa da kanaviçe gibi dokumalıydım güzellikleri, gizemleri.Ter basıyor fırlıyorum yataktan. ‘Dönüp durma’ diyor karım Nazife yarı uykulu. ‘Sıkıca örtün de uyu.’‘Tüketmek için bunca acele ettiğimiz takvim yapraklarına. Onca hızla çevirdiğimiz akreplere yelkovanlara. İçine gönüllü daldığınız o insafsız rutin çarkına. Şöyle bir uzaktan baktığınızda, neler hissediyorsunuz? ‘Ne kadarı benim hayatım’ diye soruyor musunuz kendi kendinize? Ne kadarını başkaları yaşamış benim yerime. Ya da ben başkalarının?Sevgiyi koydum, kum saatinin dolu dizgin akıp giden kumlarının her bir zerresine. Çünkü bir tek sevgi var elimizde bunca yıldan damıtılmış gelen. Yine bir tek o kalacak, yaşanacak yıllarından geriye. Ötesi yalan. Melih Kadıoğlu
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!