Güncelleme Tarihi:
Fiyaskolu fiyakaları, hem kel hem fodul cakaları, bir türlü eÅŸitliÄŸi saÄŸlanamayan denklem hesapları ve enteresan entrikaları ile tekrarı olmayan 6 onluk bir paket. En olmadık zamanlarda fingirdeÅŸen cilveleri ile keskin dönemeçlerinde, bizi yoldan çıkartan bozuk ray. Kefareti kendisi olan tek suç. Kefaletle serbest bırakması için, öldürüp salıverilmesine diye karar alan acımasız yargıç. Sahi nedir bu yaÅŸam? Adına yaÅŸam denilen bu küheylan, nedir, nicedir? Düşündünüz mü hiç? Kendisine karşı her zaman lalettayin ve lakayt kaldığımız bu mahzun megaloman nedir, dostlarım? Sizi bilmem ama, ben cevabımı buldum sanırım. 6 on’luktan oluÅŸan bir ‘hisseli harikalar kumpanyası’,Âbu yaÅŸam.
Engebeli yolları.
İnsanı dumura uğratan terslikleri.
Gereksiz evhamları ile bizi ablukaya alan.
Esrarengiz olaylarını bize caka sebebi yapan.
Düzenbaz düzeninde oluşturduğu girdapları boğazınızda düğümlenen.
En olmadık zamanlarda fingirdeşen cilveleri ile keskin dönemeçlerinde, yoldan çıkartan.
Dolambaçlı yollarında yolumuz kaybettiren.
Cilveli gecelerinde dilber görünüşlü canavarı ile pusu kuran yaşam.
Jübilesi ne zaman diye sormaya fırsat bırakmadan, futbol hayatımıza son veren.
Kafiyesini tutturamadığımız şiir. Topuzunu tutturamadığımız kantar.
Önce ateş edip, sonra nişan aldığımız için her atışı karavana bir talim. Ve her seferi ıskalanan yolculuk. Tam da hedefe varacakken, eşeklerini öldürdüğümüz Molla Nasreddin.
Cilveli, kasvetli, çetrefilli, gaddar ve bir o kadar da alengirli bir curcuna.
Cafcaflı curcunalar alaborası. Aheste dalavereler kumpanyası.
Fütursuz efelenmelerine rağmen farkına varılmadan sonuna gelinen patika.
Hovardaca harcanan, hoyratça tüketilen tek kaynak.
Albenili varlık nedenimiz. Varlığımız. Her hareketiyle işkillendiren, her hareketimizi ispiyonlayan katakulli düzeneği.
Kefareti kendisi olan tek suç.
Kefaletle serbest bırakması için, öldürüp salıverilmesine diyen yargıç.
YaÅŸama dadanan yaÅŸam. Avunduran kepazelik.
Edepsiz sarkıntılıkları ile, kalbimizi kemiren sürüngen. Bizi süründürmesi için, kendisi de sürünmeye razı tek sürüngen.
Sahi nedir bu yaşam? Adına yaşam denilen bu küheylan, nedir, nicedir? Düşündünüz mü hiç?
Kendisine karşı her zaman lalettayin ve lakayt kaldığımız bu mahzun megaloman nedir, dostlarım?
Sizi bilmem ama, ben cevabımı buldum sanırım.
6 on’luktan oluÅŸan bir hisseli harikalar kumpanyası,Âbu yaÅŸam.
Tamamen bir rol. Tamamen bir tiyatro. Tamamen bir film.
Belki de melodisini tutturamadığımız bir opera.
Ritmini ayarlamayı asla öğrenemeyeceğimiz bir metronom.
Peki ben neyi buldum o zaman?
Sonuçta bir roller ve senaryolar savaşı bu yaşam.
Sizin her bir rolünüze, yazılan en az on senaryo var.
Ve her senaryonuza biçilen on rol.
Yazsanız, senaryonuza sadık kalarak oynatmıyorlar. Oynasanız, şöyle gönlünüze göre bir senaryo yazdırmıyorlar.
Ama yine de pes etmek yok.
Mihmandarımız gideli yıllar oldu, kervanın önünden. Ama kaçmak yok. Sonunda ödül törenini şöyle bir dünya gözü ile göremeyeceğimiz tek yarış, bu çünkü.
Evet evet. Bu bir yarış. Sonunda bulduğum tek gerçek bu.
Aslında herkese malum olan ve apaşikar sonu belli olan bir yarış bu.
Anne karnında en güçlü spermin, yumurtaya ulaşmayı kazanmasıyla başlayan bir yarış. Ölene kadar aynı minvalde devam etmesi de bundan galiba.
Güçlü değilsen, en güçlü değilsen, hedefe ulaşamasın. Durmak yok. Yorulmak yok. Yarışı bırakmak, parkuru terk etmek yok.
Birinci on’luğu ne olup bittiğini anlamadığınız bir mıncıklanma, öpülme ve sevilme dönemi.
İkinci onluğu lay lay lom’larla geçen bir delilik serüveni.
Üçüncü on’luğu kasvetli kaygıları ile, iş, aş, eş ve sonu beş sıfırla biten maaş telaşı.
…
Son on’luÄŸu bir mirasyedi miskinliÄŸi ile geçirilen acizlik, periÅŸanlık, hastalık, saÄŸlıkÂve çoluk çocuk ve torunlarla hatırlanma kaygısına yenik düşen bir unutkanlık.
Eeee…???
Benim bulduğum bu formülde, geriye sadece orta sondaki 2 onluk kalıyor dostlar, yaşamak için. İki on’luk bir yaşam demem de bu yüzden ona.
Yaşam topu topu, astarı yüzü, iki onluk bir yaşam. Katakulliye getirmeden abideleştirmek istiyorsanız, dördüncü onluğunda olgunlaşan akıl, ruh ve duygularla bedeni desteklemeye tam gaz ileri.
Yoksa son onluğunda başa gelen akıl, ya kafa yarıyor ya da aklını başından alıyor insanın.
Ona göre.
İki onluk bir yaşamınız var elinizde. Tepe tepe, seve seve, öve öve, döve döve, söve söve… Ne yapacaksanız, ne edeceksiniz, iki onluk bir süre var önünüzde.
Yaşam sana söylüyorum. İki onluksun aslında topu topu. Sobeee!!!
‘Mühim olan sonuçları değil, başlangıçları değiştirebilmektir. Ve her sonuç yeni bir başlangıçtır’