YaÅŸadıklarım klasik bir Türk filmi hikáyesi gibi

1975’teki ilk Eurovision Yarışması’nda Türkiye’yi ‘Seninle Bir Dakika’ ÅŸarkısıyla temsil eden Semiha Yankı, Çengelköy sırtlarındaki evinin kapılarını Kelebek için açtı. 20 yaşındaki kızı Tebessüm ve adını vermediÄŸi 10 yıllık sevgilisi ile birlikte yaÅŸayan ünlü sanatçı, ‘Acıların kadını Bergen’den tek farkım suratıma kezzap yememek’ diyor. - 29 yıl önce kimsenin tanımadığı bir genç kızken, Türkiye adına bir ilke imza atmıştınız. Eurovision’la Türkiye’de herkesin tanıdığı bir isim oldunuz. Ailenizde de sanatçı var mıydı?Babam eski bir ip cambazıydı. Annem de 1950’li yılların Türkiye ses birincisiydi. Aileden gelme bir sanatçılık vardı. Ben gözümü kulise açmışım. - Siz de akrobasi yaptınız mı?Hayır, öyle bilinir ama ben hiç yapmadım. Ä°ki ablam, aÄŸabeyim ve babam dörtlü olarak yaparlardı. Benden kısa, ince ancak mavi gözlü olan Hamiyet ablamı bana benzetirlerdi ve karıştırırlardı.- Sonra Eurovision’a katıldınız...1972 yılında Yeniçeri diye bir taverna vardı, orada çıkıyordum. Genellikle Orhan Gencebay ÅŸarkıları okurdum. Ä°lk 45’lik plağım da o dönemde çıkmıştı. Daha 14-15 yaÅŸlarındaydım. Sonra baktılar ki yaşıma bu parçalar uygun deÄŸil, Ãœlkü Aker bana ‘İnim Ä°nim Ä°nledim’ isimli ÅŸarkıyı yaptı. Hayatımın deÄŸiÅŸmesinde en önemli pay Ãœlkü Aker’indir. Ä°ÅŸte o zaman Eurovision’dan da bahsetmiÅŸti bana. Eurovision’un ne olduÄŸunu kimse bilmiyor, hatta televizyon yayını bile doÄŸru dürüst yapılmıyordu. Yine de ‘Olur, sen biliyorsan tamam’ dedim. Aylar sonra Adana Koza Otel’de program yaparken telefon geldi, ‘Eurovision finaline kaldınız, hemen Ankara’ya gelmeniz gerekiyor’ dediler.- Unutulmaz bir anı var mı o final zamanından?Final günü Timur Selçuk 80 kiÅŸilik orkestrayı yönetiyordu. Dizlerimin bağı tutmuyordu. Timur Selçuk hemen önümde orkestrayı yönetiyordu. Arada birkaç kez dönüp baktı ben ÅŸarkıyı söylerken. Åžarkı bitti, 80 kiÅŸilik orkestradan 40 tane keman yayıyla beni alkışlıyordu. Timur Selçuk benim üzerime uçtu, ‘MuhteÅŸemsin, sen kimsin’ dedi gözleri dolarak. Sonuçta 17 yaşında bir genç kız olarak Türkiye’yi iyi ÅŸekilde temsil ettiÄŸime inanıyorum.- Bir de Altın Orfe ödülünüz var sanırım sonraki yıllarda gelen...Evet, Bulgaristan’da Altın Orfe aldım. Yabancı ÅŸarkıları en iyi yorumlayan kiÅŸi olarak bu ödüle layık görüldüm. Ama kimse bilmez, çünkü o dönemde TRT’de boykotluydum. - Boykot dönemi geçince neler yaÅŸadınız?Ailemle problemler baÅŸladı. Ve ben 2,5 yıl ailemden uzaklaÅŸtım. O dönem benim için zindandır. Kızımın özel ricası olduÄŸu için o kötü dönemi anlatmak istemiyorum. Sonra anne evine tekrar döndüm, kızımın babası Ömer HaÅŸhaş’la tanışıp evlendim. Tebessüm dünyaya gelmeden önce, kendisinin önceki evliliÄŸinde yaÅŸadığı problem sonucunda, ben hamileyken 18 yıl hüküm giydi. 18 ay cezası var bilirken, askerlik gibi geçer derken, 18 yıl olduÄŸunu öğrendim. O cezaevinde olduÄŸu süre içinde ailesi benimle hiç ilgilenmedi. Ekonomik anlamda benim eÅŸim ÅŸu anın playboyları gibiydi ve durumu çok iyiydi. Sekiz fabrikanın ve Sultanhamam’daki Rıza PaÅŸa Han’ın sahibiydi. Kızım dünyaya geldikten sonra mücevherlerimi satmaya baÅŸladım, sırtımda bir aile yükü vardı. Sahneye çıkmaya karar verdiÄŸimde onun onurunu zedelerler, kötü bir ÅŸey söylerler diye alıp Ömer’i karşıma konuÅŸmayı düşünürken, benden önceki evliliÄŸindeki problemli hatunla cezaevinde barıştığını duydum!- Çok genç görünüyorsunuz, bunun sırrı ne peki?Hiç estetik yaptırmadım. Düzgün yaÅŸamayı seviyorum, gece hayatım yoktur. Ä°ÅŸim bitince gelip evime pijamalarımı giyiyorum, televizyon izliyorum. Haziran Gecesi, Bir Ä°stanbul Masalı’nı seviyorum. El iÅŸleri, dantel, örgü gibi yeteneklerim var. Evimde yemeÄŸimi piÅŸireyim, 3-4 çeÅŸit yemek yapayım, bayılıyorum. Benim annem de genç gösterir. Kızım 21 yaşında ama 17 gibidir. Ailece böyleyiz. - Kızınız Tebessüm ne yapıyor, okuyor mu?O TÃœRVAK Sinema-Televizyon bölümünde okudu. Åžimdi Ä°ngilizce kursuna gidiyor. Tam olarak ne yapmak istiyor karar vermedi.Â