Şermin SARIBAŞ
Oluşturulma Tarihi: Nisan 10, 2003 02:13
İki kadın kalkmış bir kitap yazmış. Aynı adamla yaşadıkları aşkı ‘‘Sadece Bir Gecelik’’ adlı kitapta anlatan iki kadın. 28 yaşındaki Nihan Durukan adamın eşi, 33 yaşındaki Yonca Kocadağ ise sevgilisi. Sevgiliyle eşin bir araya gelip adamdan intikam almak üzere kitap yazmaları fazlasıyla ilgi çekiciydi. Haberciler de durmadı, birkaç gündür röportaj yaptılar, yayınlandı.
Bu röportaj ve
haberler kadınların yazdıkları üzerinde yoğunlaştı. Bir de madalyonun öteki yüzü, kitaba konu olan erkek vardı. Asıl onunla konuşmalıydık. Ondan önce de kadınlarla buluşup erkek hakkında kitaba yansımayan ipuçları ele geçirmeliydik. İşte bu aşamada bambaşka bir gerçekle karşılaştık. Yazdıklarının gerçek olduğunu söyleyen iki kadın aslında aynı erkeğe aşık olmuş eş ve sevgili değil, çevrelerinin de gayet iyi bildiği gibi kuzendiler. Üstelik böyle bir erkek de yoktu. İkisi de ayrı ayrı aşklar yaşamışlar, yaşadıklarını bir romanda kurgulamışlardı. Peki yaptıkları röportajlarda yalan mı söylediler? ‘‘Hayır’’ diyorlar, ‘‘bize yaşadıklarınızı mı anlattınız diye soruldu, evet, dedik. O erkeğin kim olduğunu, olup olmadığını soran olmadı. Yaşadığımız aşklar doğru, erkek sanal.’’ Aslında o kadar masum sayılmazlar, aynı adama aşık olmuş eş ve sevgili olarak ortaya çıkmaları onları yeteri kadar medyatik yaptı ya, bu da yeter!
İkinizin bırakın birlikte kitap yazmayı, teammüller gereği birbirinizinden haberinizin bile olmaması gerekiyordu? Birbirinizden nasıl haberdar oldunuz? Nasıl tanıştınız? Kim tanıştırdı?
NİHAN: Biz zaten arkadaşız Yonca'yla; iyi de arkadaşız.
Nasıl arkadaşsınız? Hani biriniz aldatılan eş, diğeriniz de sevgiliydi? O zaman paylaştığınız bir adam yok muydu yani?
NİHAN: Hayır böyle bir adam yok. Böyle bir şey arkadaşlığımıza zarar verirdi zaten. Ama onun yaşadıkları ve benim yaşadığım olaylar gerçek.
Ama günlerdir gazetelerde bu adamı ballandıra ballandıra varmış gibi anlatıyorsunuz?
NİHAN: Bize yaşananlar gerçek mi diye sordular, biz de gerçek olduğunu söyledik. Evet yaşananlar gerçek, ama kimse bize sizin gibi, böyle bir adam var mı yok mu diye sormadı.
Sormadılar ve sizde böylesi daha çok prim yapıyor diye devam ettirdiniz, öyle mi?
HAYATIMIZDAKİ ADAMLAR
YONCA: Hayatımıza girmiş bütün adamlarla yaşadığımız her şeyi tek bir adamda toplayıp yazdık. Bu bir mizansen. Bize yaşananlar gerçek mi diye sorulduğunda o yüzden gerçek, dedik. Yani kitaptaki Berk'i bütün yaşadıklarımızı harmanladığımız bir adam haline getirdik. Ama gerçekte bütün bunları bize yaşatan tek bir adam yok. İkimizin de hayatına girmiş farklı farklı adamlardan oluşturduğumuz bir karakter sadece o.
NİHAN: Berk'le ilgili sorular soruyorlar: Berk niye böyle yaptı, niye böyle davrandı diye. Biz de roman kahramanı Berk'in cevaplarını veriyoruz. Böyle cevaplar verince de gerçekteki Berk'i anlatıyoruz sanıyorlar. Bir yanlış anlaşılma oluyor, çünkü insanlar inanmak istiyorlar.
ŞARAP İÇERKEN
Kitap fikri ilk kimden çıktı?
YONCA: Birlikte oturmuş şarap içerken böyle bir şey iyi olur diye düşündük. Aslında 1998'de yazdık, o zaman ihanet mevzuu bu kadar yazılıp çizilmiyordu.
Yapmayın hem Türkiye'de, hem dünyada ihanet en fazla işlenen konulardan.
YONCA: Okuduğumuz ihanet hikayeleri bizi tatmin etmedi. Bizim hikayemizde gerçekler olduğu için daha bir keyifli geldi.
Edebiyatçı olarak iddialı mısınız?
NİHAN: Yazar olarak iddialı olmak isterim ama o kadar erken ki... Ama bir gazetede köşe yazarı olmak isterdim.