Mevlüt TEZEL
Oluşturulma Tarihi: Ekim 26, 2004 01:11
Bölümlerinin yayınlandığı ana haber bültenlerine bile reyting getiren yarışma programı ‘Gelinim Olur musun’, yarışma olmaktan çıkıp sosyal bir vakaya dönüştü. Psikologların ‘ruh sağlığını bozduğu’ konusunda uyarıları olmasına rağmen, bu sıra dışı yarışma köşe yazarlarında bile tiryakilik yaratmayı başardı.
Görücü usulü evliliğin reyting canavarı bir yarışmaya dönüşeceği kimin aklına gelirdi... Eğer muasır medeniyetler arasında ulaştığımız son nokta buysa vay halimize... Türkiye’nin birçok evinde ‘Bak nasıl da hanım kız. Bir de seninkine bak...’ türünden diyaloglar geçiyor ya da anneler ibret olsun diye kızlarına ‘Gelin dediğin her gün kaynanasının elini öpmeli’ diyen Semra Hanım’ı izletiyor.
Herkes ünlü olacak
Kurbanlık koyunlar misali kendini beğendirmeye çalışan gelin adaylarının feminist davaya indirdikleri darbe ise ayrı bir tartışma konusu. Aslında yaşanan tüm bu absürd olayları pop art’ın babası; Andy Warholl’un :’Bir gün gelecek 15 dakikalığına da olsa herkes ünlü olacak’ sözü özetliyor. Bu yarışmanın akıbeti ne olacak bilinmez ama tek kurbanının, hayatının geri kalan kısmını, her sabah kalktığında annesi Semra Hanım’ın elini öpmeyi kabul edecek gelini aramakla geçirecek olan Ata olacağı kesin!
Gelinim Olur musun’un anne ve oğullarıAHMET-SÜHEYLA(29 yaşında-Esnaf) Evleneceği kişinin dürüst ve sevecen olmasını isteyen Ahmet, uzun boylu kızlardan hoşlanıyor.
(53 yaşında-Ev Hanımı) Süheyla Hanım, gelinin tüm isteklerini yerine getirmekten mutluluk duyacağını özellikle belirtiyor.
FERHAT-MERAL(25 yaşında-Müzisyen) Evleneceği kişinin açık sözlü ve dürüst olmasını istiyor.
(
51 yaşında-Ev Hanımı) Oğluna eş olarak seçeceği kişide aradığı en önemli unsur dürüst olması.
HASAN-NAZİME(24 yaşında-Veteriner) Evlenmeyi düşündüğü insanda aradığı özellikler ise dürüst ve sevecen olması.
(48 yaşında-Elektrik Mühendisi) Oğlunun mutluluğu için yarışmaya katıldığını söylüyor.
BAHADIR-CEMİLE(23 yaşında-Tatlıcı/Esnaf) Tatlıcılıkta kariyer yapmak istiyor. Bahadır, yarışmaya hayatının kadını ile tanışmak için katılmış.
(44 yaşında-Ev Hanımı) Cemile Hanım’ın amacı kendisine hayırlı bir gelin bulabilmek.
ATA-SEMRA(23 yaşında-Muhasebeci) Yarışmaya katılma amacı evlenip baba olmak.
(52 yaşında- Ev Hanımı) Asker kızı ve çok disiplinli yetiştirilmiş. Oğlunu mutlu edebilecek bir eş bulmak için yarışmaya katılmış.
Bunlar da Semra Hanım incileriHayır Ata, sen hiç aşık olmadın. Ben sana aşık olduğunda
haber veririm.
Ben gelincik değil, gelin arıyorum.
Ben göbeği açık gelin almam.
Şimdi bizde yavaş yavaş bir kenetlenme başladı, Allah bozmasın.
Bu hafta maddiyet ortaya çıktı. Kızlarda bir ayaklanma başladı, bizi eleyecekler ya...
Annesi Sinem’i dizinin dibine oturtsun, okşayarak onu eğitsin.
Sinem’in gönü güzel. Bize gön değil gönül güzelliği lazım.
Size çocuk yaptırmam. Evlenseniz de ayırırım.
Guşun cinsi önemli!Semra Hanım’ın gerçekten hayli ilginç bir şahsiyeti var. Hatta bütünüyle incelenmesi gereken, hatta üniversitede tez konusu olabilecek, hatta 10 yıl sonra History Channel’da belgeseli izlenecek değerde... Bu arada Bahadır damatla Ahmet damat, James Bond’un bile kıskanacağı bir şifreli dil icat etmiş... Bahadır damat şöyle diyor: Guş, her kafese konmaz, guş uçtu gitti, salıverdik. Guşun şimdiki yuvasını araştırmak lazım!..
Mehmet Ali Erbil (Gala-17.10.2004)Öp Semra Hanım’ın elini Semra Hanım kriterleri, AB kriterlerinden farklı değil. Semra Hanım’a göre ‘göbeği açık tişört giyen biri’ asla gelin olamaz. Ben onu izlerken Verheugen, Sürahi Hanım ve Avukat Kezban Hanım arasında bir karakter görüyorum. İlle de Semra Hanım’a gelin olacağım diyorsanız SHK (Semra Hanım kriterleri)’ya uyacaksınız. Verheugen’in de, yarın, öbür gün, ‘banyodan sonra da bir elimi öpseniz,’ demeyeceği şüpheli bence....
Kürşat Başar (Akşam- 09.10.2004) Burada hisler yarışıyorNasıl oluyor da bir gün sonra tüm söylediklerinin ortalığa açılacağını bilerek yine de bu kadar çok dedikodu yapabiliyorlar? İki izledikten sonra siz de anlıyorsunuz. Kimse kimseye ‘Niye arkamdan konuştun?’ bile diyemiyor çünkü herkes birbirinin arkasından konuşuyor. Erkekler için futbol ne, kadınlar için ‘Gelinim Olur Musun?’ da o. Erkekler nasıl takım tutuyor, bu kadınlar da gelin, kaynana, damat tutuyor.
Tuba Akyol (Milliyet- 8.10.2004)Anneler kız beğeniyorGelin ile kaynana bir evde! Erkek anneleri, oğullarına kız bakıyor. Erkek anneleri, oğullarına ‘alacakları kızı’ belirliyor. Bu
seçim şeklinin tedavülden kalktığını mı düşünüyorduk? Valla, kalkmamış. Aman Allahım, o kazık kadar heriflerin hepsi nasıl da ‘anneci’! Küçük bebek sahiplerinde bile katlanılmaz olan o ‘Anneciiiim, annem’ hitabının, orta yaşta kadınların dudaklarından, genç adamlara dökülüyor.
Nur Çintay A. (Radikal 27.09. 2004) Birlikte yaşlanınSemra Hanım, Ata’ya soruyor; ‘Beni üzer misin, üzmez misin oğlum?’ Annesine çok düşkün (!) oğul cevap veriyor, ‘Seni hiç üzer miyim anne?’Semra Hanım, artık son ve öldürücü darbeyi vurmak üzeredir: ‘O kız bize yakışmaz Ata!’... ‘O zaman beraber yaşlanacağız’ der Ata da. Hayatına, annesi hariç hiçbir kadını sokmamakta kararlı belli ki. Sokmaya çalışsa da zaten boşa çaba. İzin vermez ki Semra Hanım, paylaşamaz ki oğlunu hiç kimseyle.
Armağan ÇAĞLAYAN(Kelebek- 20.10.2004)Kaynanam olur musunSunucu Ebru Akel, ‘Şimdi evden gitmesini istediğiniz bir gelin adayının adını söyleyeceksiniz... Ancak bu hakkınızdan vazgeçebilirsiniz’ diyor... Ne var ki, hiçbir kaynana buna yanaşmıyor. Timsah gözyaşları dökerek kızları eliyor. Bana sorarsanız bu programı tepe taklak etmek gerek. Yeni yarışmanın adı şöyle olmalı: ‘Kaynanam olur musun?’ Görelim bakalım eline güç geçen gelin adaylarının karşısında kaynanalar ne hale geliyor? Maymun olurlar valla!
Emre Aköz(Sabah 4.10.2004)Kabusum ol gel banaTV KABUSU: ‘Gelinim Olur musun-Kafayı Kırmış Ev Hanımı Eğitim Kampı’nda bizzat ‘Semranım’ tarafından eğitilmiş biriyle evleniyorum. ‘Artık içim sana akmıyor’ gibi tuhaf cümlelerle konuşan ve 24 saat kamerayla izlenen evde mikrofon takma zorunluluğu getiren bir eşim var. Semranım da erittiği altınları huni marifetiyle kulağıma dökerken ‘Ah-ha-ha-haaaaa!’ devam ediyor: ‘Sıcaklığını hissediyor mususuuuuun? ‘
Kanat Atkaya (Hürriyet-15.10.2004)