Ayşe Şule BİLGİÇ
Oluşturulma Tarihi: Kasım 09, 2005 00:00
Geçtiğimiz günlerde ayıptır söylemesi İspanya’ya gittim. İspanya’nın Almeria şehrine... Söylemesini ayıp bulmamın sebebi ise fotoğraflardan anlaşılıyor sanırım. Hani motoru olan var, olmayan var biliyorum, ama işte hepiniz için oradaydım. Mevzu bahis Dunlop’un motosiklet lastiği serisine kattığı yeni performans lastiği Sportmax Qualifier’i görmek, tanımak ve test etmekti. Dunlop yarış için ürettiği lastiklerin performansını, üstün yol lastiği özellikleri ile birleştirerek Qualifier’i üretmiş.
Bu kez böyle bir teste gidiyor olmak ayrı bir heyecan yaratırken, İspanya’ya varıp dünyanın 4 köşesinden gelen ızbandut gibi iri yarı 30-40 gazetecinin arasında tek bayan olmam da olaya başka bir boyut kattı. Aramızdaki en büyük fark cinsiyet değildi elbette. Adamlar bu tip organizasyonlara nasıl gidilir, neler yapılır ve yanında neler getirilir biliyorlar. Ben mi? Ne olur ne olmaz diye kask, mont, bot, eldiven vs. ekipmanlarımı yanıma almıştım. Ama ne fayda meğer yarış lastiğinden yola uyarlanmış Qualifier’i test etmek için piste çıkacakmışız. Pist kıyafetim hiç olmadı açıkçası bugüne kadar. Ama bu deneyimden sonra artık her türlü duruma hazırlıklıyım.
PİSTTE TULUM KRİZİ
İlk gün sabahın erken saatlerinde piste vardığımızda gözlerime inanamadım. Fotoğrafta da göreceğiniz üzere 40-50 adet cillop, insanın ağzının sularını akıtma kapasitesine sahip motosiklet, muntazam dizilmiş bizi bekliyordu. R1 mi istersiniz R6 mı?, CBR 1000 ya da 600 mü? Kawasaki ZX10’a ne dersiniz? İsterseniz size bir KTM Duke verelim. Birbirinden alımlı bu 50 motosikletin hepsinin üzerinde de aynı lastik, yani yarış için ürettikleri lastiklerden yola çıkarak yol için üretilen Sportmax Qualifier var.
Bizden istedikleri istediğimiz motoru alıp, piste çıkıp sonra motosikletleri değiştire değiştire her motosiklette bu lastiği denemek. Ama o da ne? Benim üzerimde deri tulumum olmadığı için güvenlik sebebiyle çıkmama izin vermiyorlar. Yüzümün halini sanırım tahmin edersiniz. Onca yoldan gelmişim. Yıllarca motosiklet diye kafayı yemişim. Sen 50 motosikleti koy karşıma, adamlar cayır cayır binsin, ben bakayım. Yooook... Buna Rüzgarın Kızı’nın zavallı yüreği dayanmaz vallaha. Beyindeki acil durum şalterlerini çalıştırmak lazım. Benim bir tuluma ihtiyacım var doğru mu? Doğru. Bu adamların hepsinin tulumu var doğru mu? Doğru! Peki hani şöyle boyu boyuma uygun bir tanesini diyorum. Alıp karşıma iki çift laf etsek. Olur ya halden anlar belki, insafa gelir de ödünç olarak verir tulumu.
Ama diyorum ya hepsi ızbandut gibi, çok iri yarı. Hay Allah. Neyse şalterler işe yarıyor. Başta organizasyonda görevli kızlardan biri olduğumu sanan arkadaşlar, motosiklet yazarı olduğumu öğrendiklerinde gösterdikleri şaşkınlık dolu ilgi ile benim için sorunlar bir bir çözülmeye başlıyor. Tulum bulunuyor! Üzerime biraz bol da gelse, bazı malum yerler pot da yapsa ben o pisteydim artık. Ağzım kulaklarımda başlıyorum turlamaya.
YAŞANAN SICAK ANLAR
Piste ilk çıktığımda, altımdaki motor yabancı, pist bilmediğim bir pist, üzerimdeki kıyafet emanet açıkçası biraz huzursuzdum, ancak şunu söylemeliyim ki 3 turdan sonra dünya umurumda değildi. Bir yandan olayın lastik testi olduğunu unutmamaya çalışırken bir yandan seç beğen al bin mantığı ile önümüze koydukları çeşit çeşit motosikletler yüzünden kendimi motosiklet testinde gibi hissediyordum. Pistteki en stresli ana gelelim şimdi. R6 ile yaptığım turların kafi olduğuna kanaat getirip pite girdiğimde, Dunlop test pilotlarından biri yanıma gelip nasıl bulduğumu sordu. Güzel dedim.
‘Bu benim piste ilk çıkışım olduğu için çok sıkıştırmıyorum lastikleri, limit gitmiyorum ama güven veriyor lastikler’ diyorum. ‘Peki limitlerini görmek ister miydin’ diyor. Başıma geleceklerden habersiz gafleten; ‘İsterdim’ diyorum. Ve işte kaptığı bir motorla soluğu yanımda alıyor ve bana ‘atla’ diyor. Ben daha ne olduğunu pek kavrayamadan kendimi motorun arkasında buluyorum. Allah’ım ne yaptım ben. Ben ki arkaya oturmak konusunu, pek çok kişinin kalbini kırmak pahasına takıntı yapmışım, kimler yalvarmış kimsenin arkasına oturmamışım, sen git yaban ellerde Allah’ın bir gavurunun arkasına otur. Hem de adam arızanın kralı. Fotoğrafa bakar mısınız bir yandan poz bile vermiş yani.
RODEO YAPIYORMUŞ GİBİYDİM
Profesyonel bir yarışçı ve Dunlop lastiklerinin test pilotu. Ne büyük bir hata yaptığımı daha ilk virajda anladım. Arkada kuala gibi oturmuş, Türkçe olmak kaydı ile böyle zamanlarda edilen lafları avazım çıktığı kadar bağırarak söyleyebilmek tek lüksümdü. Mümkün mertebe hareket etmeden arkada tutunmaya çalışıyor, adeta kendimi rodeo yapıyormuş gibi hissediyordum. Kombine bir virajda sağa yatıp hemen sol yaparken asfaltı yanağımın hemen yanından akıyormuş gibi görmediysem namerdim. Arkada oturmanın en büyük kabusu kontrolün bende olmaması, benim için. Tamam adam yarışçı marışçı ama yarışçılar asla düşmez, düşürmez diye bir şey yok ki! Adam cillop kızı kaptım, atayım bari havamı psikolojisinde belki. Gaza gelip patlatacak ikimizi de? Olmadı çok şükür öyle bir şey. Motordan indiğimde her yerim sadece motorun üstünde kalacağım diye tepinmekten tutulmuştu. Güzel bir tecrübe miydi? Hani dedim ya işte kontrol başkasında olduğu için gerici bir tecrübeydi, ama lastiklerin limitlerinin düşündüğüm ve anlattıkları kadar yüksek olduğunu görmek güzeldi.
Yol testi mi, özgürlük mü
İkinci gün otelin önüne dizilen motosikletlerin hepsinin benzin deposunun üzerine bir harita yapıştırılmıştı. Belli bir güzergah haritada çizilmiş ve yaklaşık 3.5 saat sürecek bir macera bizi bekliyordu. Yine istediğimiz motoru seçip alma hakkımız da vardı. Ben pistte bir türlü boş yakalayamadığım, uzun zamandır binmeyi çok arzu ettiğim ve bu lastiklerle de nasıl olduğunu merak ettiğim KTM Duke’lerden birine sulandım. Ve almayı başardım. Kimse kimseye bağlı kalmak durumunda değildi. Grup sürüşü yapmayı öneren pek çok sulu arkadaş olmasına rağmen, mağrur ve gururlu ifademle kendilerini ret edip, kafama göre, tek başıma, kimseye bulaşmadan gitmek istedim. Özgür olmak istedim.
Bu 3.5 saat içinde ilk kez Rally D’Orient’de fark ettiğim, ciddi bir navigasyon becerim olduğunu bir kez daha anladım. Haritada çok açık olmayan pek çok noktada, insanlar kayboluyordu. Bin şükür hiç kaybolmadan, keyifli keyifli, arada gaza gelip yata yata, arada durup fotoğraf çeke çeke varmamız gereken noktaya vardım. Lastikler yol boyunca bana hiç zor an yaşatmadı, ancak bunda Almeria’nın inanılmaz kaliteli asfaltının da payı çoktu. Vardım, varmasına da anlatmadan geçemeyeceğim. Öyle güzel bir manzara vardı ki, çok güzel bir yol ayırımında durup, Duke’yi ortaya bir güzel yerleştirip bu manzarada birkaç fotoğraf çekmek istedim. Durdum da...
Duke bana göre biraz yüksek bir motor. Hani jokey gibi olmasam da yine de manevralarda bana güçlük yaşatması çok normal. Neyse eğime rağmen allem edip kulam edip Duke’yi istediğim konuma getirdim. 6-7 kare fotoğraf çekip, makinemin ekranından çektiklerime baktım. Bir tanesi öyle güzeldi ki, tam kartpostal gibi. Kendi kendime havada zıplayıp sevinçle sanırım bir miktar da hışımla motorun üstüne öyle bir atlamışım ki. İkinci karede Duke kendini yere atmış, bu insafsızlığı nasıl yaparsın der gibi bana bakıyordu. Onu zar zor ikna edip kaldırmadan önce, yüzümde acıklı bir ifade ile bir kare de yerde yatmış halini çektim.
Qualifier kimler için uygun
Motosiklette lastiğin ne kadar önemli olduğunu, onu sık sık kontrol edip, bakımlarını, hava basınçlarını düzenli olarak takip etmemiz gerektiğini geçen haftalarda uzun uzun anlatmıştım. Lastik performans makinesi olsun olmasın her motosiklet için gerçekten çok önemli. Bu sebeple lastik sektörü, bin bir türlü araştırma-geliştirme yöntemleri ve testlerden, yarışlardan aldıkları geri dönüşlerle, en iyi lastiği üretmeye, hatta daha da iyisini, daha da iyisini üretmeye çalışıyorlar.
Dunlop da daha önce ürettiği D208 modelinin yerini almak üzere Sportmax Qualifier’i üretmiş. Qualifier’in en büyük özelliği, özellikle kuru zeminde kavrama ve manevra kabiliyetinin yüksek olması. En güncel bilgilere dayanılarak üretilen lastikte yarışlarda elde edilen sonuçlara bakılarak bulunan bir lastik hamuru ve lastik yapısı kullanılmış. Başta da dediğim gibi Qualifier özellikle ‘spersport’ ve ‘hipersport’ motosikletler için üretilmiş bir performans lastiği, ancak Qualifier ‘super touring’lerde de oldukça iddialı. Dunlop Qualifier için, ‘Kilogram başına 1 beygir den fazla gücün olduğu her motosiklette üstün performansı amaçladık’ diyor. Sportmax Qualifier henüz piyasaya çıkmadı. Çeşitli ebatlarda bu ay piyasada olacağı söyleniyor.