SİBEL ARNA
Oluşturulma Tarihi: Ocak 31, 2010 00:00
Bu sözler dünyanın en havalı, en popüler restoranlarından birinin, Cipriani’nin sahibi Giuseppe Cipriani’ye ait. Cipriani New York, Londra ve Venedik’ten sonra bir restoran da İstanbul’da açıyor. Nerede mi? Levent’te terör saldırısına hedef olan binada açılacak The Edition Hotel’in içinde... Restoran hazırlıkları için sürekli İstanbul’a gelip giden Giuseppe Cipriani’yi en sonunda konuşmaya ikna ettik...
Cipriani öyle bir restoran ki paparazziler New York ve Londra’daki şubeleri önünde yatıp kalkıyorlar. Çünkü iki şehirde de sürekli ünlü akınına uğrayan başka restoran yok. Özellikle New York Downtown’daki Cipriani’nin üstündeki Up Stairs isimli kulüpte şehrin en ünlü ve en zenginleri sürekli özel partiler düzenliyor. Eğer davetli listesinde yoksanız kim olursanız olun giremiyorsunuz.
Eski güvenlik müdürü arkadaşım olduğu için biliyorum. Bir gün bu partilerden birine o zamanların en ünlü müzik grubu Destiny’s Child geliyor. Beyonce Knowles, Kelly Rowland ve Michelle Williams... İçeri girmek istiyorlar ama listede isimleri yok. Giremeyecekleri söyleniyor. Kızlardan biri “We are Destiny’s Chid/Biz Destiny’s Child grubuyuz” diyor aldıkları cevap net: “Sorry but we are Cipriani/Üzgünüz ama biz de Cipriani’yiz...”
İŞİN SIRRI BASİT LÜKS
Cipriani’nin sırrını çözmek için çok eskilere gitmek gerekiyor. Dede Giuseppe Cipriani Venedik’teki San Marco Meydanı’nda ilk restoranı Harry’s Bar’ı açtığında yıl 1931’di. Giuseppe kendine nasıl servis yapılmasını istiyorsa öyle bir sistem kurdu. Anahtar kelimesi basit lükstü. Yerel halkın ve dünyanın dört bir yanından gelen turistlerin ruhuna hitap etmeye çalışıyordu. En sıradan müşteriyi bile bir kraliyet soylusu gibi ağırlıyordu. Bu basit element kısa sürede Harry’s Bar’ı efsanevi bir statüye yükseltti. 2001 yılında İtalyan Kültür Bakanlığı Harry’s Bar’ı milli değerler arasına koyarak onurlandırdı.
CARPACCIO VE BELLINI’NIN MUCİDİ Cipriani çok popüler bir restoran ama popülerim diye
yemek işini hafife aldığını zannetmeyin. Lezzeti hep zirvede tutmak için bütün aşçılarını İtalya’dan getiriyorlar. Türkiye’de de öyle olacak. Mutfakta elbette Türk personel de çalışacak ama yemeğe tadını verenler İtalyanlardan seçilecek.
Mönü ve yemekler sürekli değişiyor mu? Cipriani’de pek değil. Mönü klasik İtalyan. Mutfağın en iyi lezzetleri özenle arka arkaya sıralanmış. Dede Cipriani’nin keşfettiği ve tüm dünyaya tanıttığı iki lezzet ise vazgeçilmez. Birincisi Bellini. Yemekten önce ya da sonra içilen şeftali püreli şampanya. “Şimdi onun çileklisini falan da yapıyorlar ama unutmayın gerçek Bellini şeftali ile yapılır” diyor Cipriani. İkinci lezzet ise bugün her italyan restoranının mönüsünde olan Carpaccio. Ama onun da dana etinden yapılanı makbul. Levrek ve ahtapot carpaccio da sinirlendiriyor Guiseppe’yi.
HİZMETTE SINIR YOK
Cipriani’nin müşterilerine sunacağı hizmette gerçekten sınır yok. Mesela yarın doğum gününüz, isterseniz Guiseppe bir telefonla Madonna’yı, Sharon Stone’u ya da Jennifer Lopez’i getirebileceğini söylüyor. Yeter ki siz paradan
haber verin.
DİĞER İTALYAN RESTORANLARINI TEK TEK GEZDİM İstanbul’da bir Cipriani açma fikri 4-5 yıldır var. Uygun ortağı arıyorduk. Tam o sıralarda Mübariz Mansimov ile tanıştım ve arkadaş oldum. Bu projeyi onunla yapmaktan dolayı çok mutluyum. Edition Hotel 7 yıldız konforunda olacak. Bu şehre 10 kere falan gelmişimdir. Bir fikrim olması açısından şehirdeki diğer İtalyan restoranlarını dolaştım. Ama yorum yapamam. Çünkü başkalarının ne yaptığıyla değil hep kendi işimle ilgilendim. Bu şehri çok sevdim. İstanbul dünyanın en güzel şehirlerinden biri. Rahatlıkla yaşarım.
HARRY’S İSMİNİ TESCİL ETTİREMEDİK SOYADIMIZIN ÜSTÜNE GİTMEYE KARAR VERDİKBen doğduğumda bütün ailem bu işin içindeydi. Kendimi bildim bileli insanlara yemek, içki ve ambiyans satarız. 1985 yılında ailece New York’a taşındık. İlk Cipriani’yi Uptown’da açtık. Venedik’te dedemin açıp bir fenomene dönüştürdüğü Harry’s Bar’dan dolayı tanınıyorduk. Amerika’daki restoranın ismini de Harry’s Bar koymak istedik ama ismi tescil ettiremedik. Biz de soyadımızın üstüne gitmeye karar verdik. Downtown Cipriani 1995’te açıldı, sonra da arkası geldi. Aynı yıl catering işine başladık. New York’un en ünlü ve en büyük tarihi mekânlarını kendimize bağladık. Bu sayede şehrin en büyük catering firması oluverdik. Ferrari’den Microsoft’a bütün büyük firmalar davet, organizyon yapacağı vakit bize gelir. Gecenin konseptine göre bol sürprizli ve lezzetli bir mönü hazırlarız.
RESTORAN 180 KİŞİLİK OLACAK
New York’ta 5 restoranımız var. Beşinci Cadde’de Harry Cipriani, Soho’da Downtown Cipriani, 42’nci Cadde’de Cipriani Dolci, Cipriani Wall Street ve Cipriani La Specialita. Kirası dört milyon dolar olan Rockefeller Binası’nın en üst katındaki Rainbow Room adlı kulüp de bizimdi ama bu yıl kapattık. Çünkü kirayı 9 milyon dolara çıkarmak istediler. Türkiye’de açılacak Cipriani, Londra’dakine çok benzeyecek. 180 kişilik olacak. Kulüp kısmı olmayacak, çünkü otelin çatı katında 800 kişilik bir Billionaire Club açılacak. Sahibi Formula 1 Renault takımının eski patronu Flavio Briatore. Ben o kulübün de ortağıyım.
TÜRKLERLE ÇALIŞMAYI SEVİYORUMTürklerle çalışmayı seviyorum. New York’taki Cipriani’nin eski güvenlik müdürü Roje Özdamar Türk’tü mesela. Çalışkan ve uyumlusunuz. İtalyanlara çok benziyorsunuz. Bu ülkeyi bu yüzden de çok seviyorum. İtalyanlar mı daha çalışkan Türkler mi tam karar veremedim. İstanbul restoranı açılsın birkaç ay sonra o da ortaya çıkacak. İstanbul Cipriani için 100 kişi işe alacağım.