Gökhan Özışık, çok modern, yenilikçi, sempatik, sıcak, bilgili ve eğlenceli bir hoca.

O, bir endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları uzmanı.

O, bir sağlıklı yaşam danışmanı…

Hormon deyin ona, saatlerce anlatabilir. O zaman anlıyorsunuz ki, bağışıklık siteminden üremeye, yediğiniz içtiğiniz her şeyin enerji moleküllerinin dönüşümüne, hatta duygulara kadar her şey hormonların kontrolünde!

Bu, hocaya büyüleyici geliyor, valla dinleyince bana da öyle geldi!

Yüzü hem Batı’ya dönük, yıllarca Amerika’da hekimlik yapmış ama aynı zamanda Doğu’ya dönük bir hekim, Doğu felsefesi ve Hint tıbbıyla ilgileniyor, yoga ve nefes egzersizleri yapıyor.

Bir süre önce açılan Memorial Wellness Merkezi de ondan soruluyor. Gökhan Hoca, aslında bizi orada “wellness” ve “well being” kavramlarıyla tanıştırıyor. Bu kavramları biliyoruz da, ne kadar hayatımızda uyguluyoruz? Gökhan Hoca, işte bu tanışıklığımızın biraz derinleşmesini sağlamaya çalışıyor.

Ona göre “wellness”, insanın bedensel, zihinsel ve ruhsal açıdan, tam bir sağlık ve zindelik içinde olması, kendisini enerjik, mutlu ve dengede hissetmesi anlamına geliyor. Bu röportajda da bize bununla ilgili tiyolar veriyor…

Hekimlik, çocukluk hayaliniz miydi?

-11 yaşında Ankara Atatürk Anadolu Lisesi’ni kazandığımı öğrendim. E bizimkiler mutlu oldu, ben de çok sevindim çünkü iyi bir okul. Haberi aldığımızda bizimle birlikte çok yakın bir aile dostumuz da vardı evde. Kulak burun boğaz uzmanıydı, bana doktor çantasını hediye etti! İnanılmaz hoşuma gitti. Biliyorsunuz doktor çantaları özeldir, görüntüsü de şık ve estetiktir. İşte ben o çanta sayesinde doktor oldum. Doktorluğu ilk o zaman kafama koydum. Benim için güzel bir başlangıç oldu...

Endokrinoloji ve metabolizma hastalıklarını tercih etmenizin özel bir sebebi var mı?

- Beni inanılmaz heyecanlandıran ve yeniliklere açık bir alan endokrinoloji. O yüzden hormon hastalıkları ve metabolizma alanını seçtim. Çok da memnunum.

Uzun yıllar Amerika’da hekimlik yaptınız. Hatta ödüller aldınız. Oradaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

-Üst ihtisasımı orada yaptım. North Western Üniversitesi’nde Amerika’nın tanınmış bilim adamlarından Profesör Larry Jameson’la birlikte çalışma imkanı da buldum. Reproduktif Biyoloji Sempozyumu'nda, insanlarda üreme fonksiyonlarını düzenleyen hormonların salgılanmasından sorumlu genler üzerine olan çalışmalarımızla birincilik ödülü aldık. Bu de benim için büyük bir gurur kaynağı...

Tebrik ediyorum… “Vücudumuzu, hormonlarımız yönetiyor! Ve hormonlarımızın bir orkestra gibi çalışıyor!”  Öyle mi?

-Aynen öyle!

Peki ortaya çıkan eserin iyi olması nelere bağlı?

-Bağışıklık siteminden üremeye, yediğiniz içtiğiniz şeylerin enerji moleküllerinin dönüşümüne, hatta duygulara kadar, her şey, hormonların kontrolünde! O yüzden endokrinoloji yani iç salgı bezleriyle uğraşan bilim dalı çok büyüleyici. Ortaya çıkan eserin iyi olması ise tamamen kişinin kendisine nasıl baktığıyla alakalı. Bu mükemmel mekanizmayı dış etkenlerden ne kadar korursak ve sağlıklı yaşam kurallarına ne kadar dikkat edersek hormonlarımız ve metabolizmamız da o kadar iyi çalışıyor!

SİNDİRİM SİSTEMİYLE İLGİLİ SORUNLARI ÇÖZDÜĞÜNÜZDE  HASTA TÜM SAĞLIK PROBLEMLERİNDEN KURTULUYOR

Bağırsağa, “ikinci beyin” deniyor. Gerçekten tüm vücut sağlığı üzerinde bu kadar etkili mi? Bu gücü nereden geliyor?

-Evet etkili. Amerikalıların güzel bir lafı var: “Happy wife, happy life.” Yani mutlu eş, mutlu hayat. Hipokrat da milattan önce yaklaşık 450 yılında “Happy guts, happy brain” demiş. Yani sindirim sistemi mutluysa, beyin de o kadar mutlu oluyor! Esasında onlardan çok daha önce, belki 1-2 bin yıl önce, Kadim Doğu Tıbbı da bunu söylemiş.  Sindirim sisteminin sağlıklı olmasının, insanın hem bünye hem de ruhsal olarak sağlıklı olmasının anahtarı olduğunu biliyorlarmış. Sindirim sistemi, metabolizmanın parçası olduğuna göre, insan vücudundaki bütün hücrelerin kullanacağı yakıtların üretimi buradan geçtiğine göre, yediğimiz gıdalarla bunlar dokularımıza kadar ulaşıyor olduğuna göre, burayı rahatsız eden her şeyin, bütün vücudu rahatsız etmesi son derece normal. Örneğin cilt döküntüsünden, depresyona, uykusuzluktan yaygın vücut ağrılarına kadar onlarca şikayeti olan hastalarımda gerekli değerlendirmeyi yaptıktan sonra, sorunun bağırsaktan kaynaklandığını görebiliyorum. Sindirim sistemiyle ilgili sorunları çözdüğünüzde ise, hasta, tüm sağlık problemlerinden kurtuluyor…

ANNE- BABA OLMAYA, VÜCUDUMUZU AYLAR ÖNCESİNDEN HAZIRLAMAYIZ

“Epigenetik yaşam danışmanlığı” adı verilen çok özel bir branşla da ilgileniyorsunuz. Anne- baba olmaya vücudumuzu aylar, hatta yıllar öncesinden hazırlamamız gerekiyormuş. Öyle mi? Yani ne yapmamız gerekiyor? İçki, sigara mı kesiliyor, beslenme düzeni mi değişiyor?

-Anne ve baba olmak, çok büyük bir mesuliyet. Genetiğimizi ve yaşantımızdan bazı parçaları da bizden sonraki kuşaklara aktardığımızı bilmemiz lazım. Bunun için yatırımlarımızı önceden yapmalıyız. Eğer siz, sağlıklı beslenmiyorsanız, stresinizi kontrol edemiyorsanız, egzersizinize, uykunuza, bağışıklık sisteminize dikkat etmiyorsanız, çevresel olarak çok fazla toksine maruz kalıyorsanız, bu durumu, mutlaka çocuklarınıza da transfer edersiniz. Dolayısıyla sağlıklı yaşama gerçekten inanmak ve uzmanların önerilerine kulak vermek gerekiyor!

BİR ANNENİN HAMİLEYKEN, ÇOK EVHAM YAPMASI ÇOCUKLARININ EGZAMA, ALERJİ, ASTIM GİBİ ŞEYLERLE BOĞUŞMASINA SEBEP OLUYOR

Yani çocuklarımızın hatta torunlarımızın geleceği bize bağlı!” gibi bir durum mu çıkıyor ortaya? Öyle mi gerçekten?

-Aynen öyle! Örneğin, bir annenin hamileyken, çok fazla evham yapması, endişeli olması, genellikle çocuklarının ilkokul yıllarına kadar çok fazla egzama, ürtiker, alerji, astım gibi şeylerle boğuşmasına sebep oluyor. Yani tüm bu örneklerden hareketle, çocukluk ve gençlik dönemlerinde sağlığa dikkat ederek çok daha sağlıklı nesiller yetiştirmek mümkün…

”Wellness” ve “well-being”, son yıllarda öne çıkan iki önemli kavram. Vücudumuzun iyi olma halini nasıl koruyabiliriz? Ve daha iyi nasıl olabiliriz?

-“Wellness”, insanın bedensel, zihinsel ve ruhsal açıdan, tam bir sağlık ve zindelik içinde olması, kendisini enerjik, mutlu ve dengede hissetmesi anlamına geliyor. Sağlıklı ve uzun bir yaşam için, doğru ve sağlıklı beslenme, kilo kontrolü, toksinlerden arınma, düzenli egzersizler, kaliteli bir uyku düzeni, stresten arınma, enfeksiyon ve travmalardan korunmayla yaşlanma sürecinde ortaya çıkan fizyolojik hormon eksikliğinin yerine konulması büyük önem taşıyor. Bilinen sağlık problemi olmayan bir kişinin iyi hissetme halini, yani well-being düzeyini en üst seviyeye taşımak da özel bir danışmanlık ve eğitim gerektiriyor. Bu konuda profesyonel yardım almak ve bunu hayat boyu sürdürmek, kadın erkek tüm bireylerin yaşamını daha kaliteli hale getirecektir.

Siz de bu anlamda bir ilk gerçekleştirdiniz di mi?

-Evet.  “Wellness” kavramını, uzman kadrosu, teknolojik alt yapısı, tıbbi donanımı ve kişiye özel koruyucu hekimlik uygulamalarıyla birlikte sunmaya çalışıyoruz. “Memorial Wellness”da, sağlık için sadece hastalıkların tedavisinin yeterli olmadığı, pek çok rahatsızlığın ortaya çıkmadan önlenebildiği gerçeğinden hareket ediyoruz. Biz, sağlıklı bir yaşam için gerekli tüm hizmetlerin bir arada sunulduğu bir merkeziz. Hayatında sağlıklı bir sayfa açmak ve yaşam kalitesini yükseltmek isteyenler wellness ve well-being kavramlarıyla yakından tanışmalı…

İSKELET SİSTEMİMİZLE CİLDİMİZ İÇİN KOLOJEN ÇOK ÖNEMLİ

Peki ya siz, “sağlıklı yaşam danışmanı” olarak sağlığınıza yeterince özen gösterebiliyor musunuz? “Mutlaka şunları, şunları yapıyorum” dediğiniz şeyler neler?

-Uykuma dikkat ediyorum. Fırsat bulursam, evde kendim 40-50 dakikalık akış yogası yapmaya çalışıyorum. En azından haftada 2 gün evde yoga yapıyorum. Düzenli fitness yapmaya ve personal trainer’la kas kuvvetimi artırıcı, direnç egzersizleri yapmaya çalışıyorum. Özellikle dengemi koruyacak, daha da artıracak egzersizler yapıyorum. Tüm bu egzersizler, günlük hayatta karşılaştığınız, dengenizi bozacak stresli hadiselere karşı da ayakta durmanızı sağlıyor. Tabii ki bunun yanında sağlıklı beslenmek çok önemli. Sağlıklı beslendiğimi söyleyebilirim.

Her gün aldığınız vitaminler var mı?

-Evet. Düzenli olarak probiyotik ve Omega 3 alıyorum. Çörek otu ve nar çekirdeği yağı kapsülleri kullanıyorum. Kürler halinde ağızdan tip 3 kolajen alıyorum. Kas ve iskelet sistemimizle cildimiz için kolojen çok önemli. Yine kürler halinde mavi, yeşil yosun ekstreleri alıyorum. D vitamini ve K2 vitaminini birlikte almaya çalışıyorum. Yine mevsim dönüşlerinde bazen kürler halinde arı sütü ve zerdeçal tüketiyorum.

İç dünyamızın, hormonlarımıza ve sağlığımıza etkileri ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

-Hayatta karşılaştığımız herhangi bir stresli olayda, bir yakınımızı kaybetmekten tutun, aşırı soğuğa maruz kalmaya, aşırı egzersiz yapmaktan tutun, gıda intoleransına ya da bir akut enfeksiyonla mücadele etmeye kadar herhangi bir stres faktörüne vücut bir cevap üretiyor. Beynimizin kontrolünde, böbrek üstü bezlerimizden salınan hormonlarla vücudumuz, bu strese karşı ayakta durmaya çalışıyor. Veya o stresli dönemi atlatmaya çalışıyor. Bunu yaparken de, eğer sistemi çok zorlarsak; ya hormonları çok kullanmaktan dolayı bünye bir tükenmişlik durumuna doğru gidiyor ya da vücutta bazı belirtiler görülüyor. Tansiyonunuz çıkıyor, şekeriniz yükseliyor, başınız ağrıyor, yüzünüz kızarıyor, uykunuz bozuluyor, kalbiniz düzensiz atıyor, mideniz ağrıyor, kabız oluyoruz, saçınız dökülüyor… Bu durumda da, iç dünyamızı dengede tutmak, hastalıklardan uzak, kaliteli bir yaşam için önemli rol oynuyor. Çünkü in dünyanın dengede değil, bu belirtiler daha kronik hastalıklara yol açıyor.

Mesleki ve yaşamsal stresinizi atmak için sizin özel yöntemleriniz var mı?

-Hint tıbbında bilinen nefes tekniklerini fırsat buldukça uygulamaya çalışıyorum.

METOBOLİZMA İÇİN ÖNEMLİ KOŞUL: STRESİ İYİ KONTROL ETMEK!

Metabolizmanın yavaşlaması kilo alımıyla birlikte pek çok rahatsızlığa davetiye çıkarabiliyor. Metabolizmamızı canlandırmak için neler yapabiliriz?

-Öncelikle ruhsal dengemiz çok iyi olmalı! Ruhsal dengesi iyi olmayan, stresi, öfkesini ve duygularını iyi kontrol edemeyen bir insanın metabolizması düzenli olarak çalışmaz. Metabolizmadan kastımız, yine sindirim ve sindirimden sonra işlenmiş ürünlerin vücuttaki bütün hücrelere kadar gönderilmesi. Dolayısıyla, birinci koşul stresi iyi kontrol etmek. İkincisi de iklim şartları ve metabolizmamızla alakalı.  İklim şartları, belli bir koşulun altına indikten sonra metabolizmanın yavaşlaması gayet normal. Vücudun daha bir yağlanması, daha hareketsiz kalmamız, daha çok içeride kapalı bir yerde vakit geçirmemizle alakalı. Bu durumda ilk olarak yapılması gereken şey, vücudun biyolojik saatine uygun davranmak ve uykudan kesinlikle ödün vermemek.  Doğru besinleri, doğru miktarlarda tüketmek de çok önemli...

Trend diyet programlarına nasıl bakıyorsunuz? Hızlı kilo verdiren, karbonhidratları direkt kesen, sadece sıvı alımını serbest bırakan…

-Diyetin amacı, sadece kilo vermek değil. Olmamalı. Daha sağlıklı nasıl beslenebilirim? Hücresel yaşlanmayı yavaşlatmak için beslenmeden nasıl faydalanabilirim? Bağışıklık sistemimi güçlendirmek için neler yapabilirim? Bu soruları doğru yanıtlar vererek, kiloyu korumak gerekiyor. Popüler diyetleri bilinçsizce yapmaya çalışmak, insülin hormonuyla yanlış bir şekilde oynamak ve hastalıklara davetiye çıkartmak anlamına gelebilir.

Kilo verme süreci nasıl en sağlıklı nasıl işleyebilir?

-Metabolizmanıza uygun beslenme planının ne olduğunu anlamak için bir hekim olarak herkese tavsiyem, mutlaka bu konuda tecrübeli bir endokrinoloji ve metabolizma uzmanı ve bir diyetisyenin rehberliğinde size uygun beslenme planının seçilmesi. Ama herkes, her zaman bu hekimlere ve sağlık profesyonellerine ulaşamayabilir. Fakat genel olarak, her gıdanın makul oranlarda tüketildiği, karbonhidratın ön planda olmadığı mümkün olduğunca zengin beslenme planları, insanı hem sağlıklı tutar hem de kilo almasını engeller…