Güncelleme Tarihi:
Galip Bey, hikâyelerinizin TV’ye uyarlanmasıyla ilgili düşüncelerinizi 19 Temmuz’da çizdiğiniz köşeye taşıdınız. Ben pişman olduğunuz kanısına vardım, yanıldım mı?
- Dergide ne koysak basılır, istediğimiz gibi uçarız... Bugüne kadar bana kimse baskı yapamadı çizimlerimde, Oğuz (Aral) abi bile. Zaten kendime göre bir oto sansürüm de vardır çizerken. Ama televizyon başka... Öncelikle kanal çekiniyor “şunu yapsak acaba bir şey olur mu?” diye, arkadan RTÜK geliyor. Biz bunlara alışmamışız.
“Acayip Hikayeler”in dizi olmasına nasıl izin verdiniz? Ne ikna etti sizi?
- Yapımcımız Metin Kalkavan ikna etti. Sen çizdiğim sayfayı okumamışsın, neden kabul ettiğim orada yazıyordu.
Ben sayfayı okudum da pek çok nedeni var sanırım kabul etmenizin...
- Yıllardır birçok sinemacı “dizi yapalım, film yapalım” diye peşimde, hepsine olmaz dedim. Kapristen değil bu, ne olacağını bildiğimden. Tehlikeli işler çünkü. Ama bu hikayeler de unutulmasın, rafta kalmasın istedim. Güzel bir iş çıkabilir diye düşündüm, hakikaten de öyle oldu. Önceleri çok söylendim, kavga ettim ama dizinin sevildiğini gördüm.
ÇİZGİ ROMANLARI AYNEN ÇEKSEK BİZİ TAŞLARLAR
Sosyal medyada da çok söz edildi bu işten...
- İnternetten anlamam. Dizi hakkında internette yazılanları öğrencilerim bana çıktı olarak getirdi. Bir baktım hep güzel yorumlar. 100 kişiden dört kişi beğenmiyorsa, o dört kişi de benim fanatik okuyucum.
Kendi okuyunuz neden beğenmedi sizce?
- Çünkü onların kafa başka yerde. Aynısı olsun istiyorlar ama olmaz. Bizi sürerler, Taksim Meydanı’nda taşlarlar.
Televizyona birebir uyarlanmasının mümkün olmadığını siz de biliyorsunuz yani... Peki hoşnut kalmadığınız nokta ne?
- Bütün bu huzursuzluklarımın sebebi hayatımda ilk defa televizyona iş yapmamdı. Ama sonra sakinleştim, şimdi kuzu gibiyim. Alışma meselesi. Demek ki bu iş böyleymiş dedim. Sistem neyse o...
KARİKATÜRİST ÖNÜNE GELENE SALDIRIR
Sizin “Satıcı” başlığında çizdiğiniz köşe için “günah çıkarttı” diyenler oldu. O köşeyi çizmeye nasıl karar verdiniz ve başlığı neden Satıcı oldu?
- O benim kendime bir eleştirim, yaratıklarla aramda bir hesaplaşma... Benim okuyucumla, yaratıklarla aramdaki ilişki meselesidir o.
Ne mesajı vermeye çalıştınız okuyucunuza?
- İlla beni utandıracak mısın, yazıyor o köşede. Hapisten çıktım, param yok, hiçbir şeyim kalmadı. Allah’tan karşıma Metin Kalkavan çıktı, gel kardeşim dedi. Yaz bunu o zaman.
Peki gerçekten diziyle ilgili bir pişmanlık yaşadınız mı, karakterlerinize ihanet etmiş gibi hissettiniz mi?
- Yahu o espri, espri... Bu yeni nesil mizah dergisi okumuyor, sen okuyor musun?
Liseden beri, evet...
- Mizah dergisi okuyan birinin böyle bir sorması... “Neden yaptın”ı yok, mizah dergisi bu. Kendimizle dalga geçeriz, başkasıyla dalga geçeriz. Karikatür, Latince “caricare” kelimesinden gelir, anlamı saldırmak. Biz önümüze gelen her şeye saldırırız.
RTÜK olmasa hikâyeler birebir aktarılabilir miydi sizce?
- Yok. Yine bir otosansür koyardık.
KASIMDA YENİ BİR DİZİYE BAŞLIYORUZ
Hazır buradayken Metin Kalkavan’a da sormak istiyorum, “Acayip Hikayeler” devam edecek mi?
- Metin Kalkavan: Evet, ocak ayından yaza kadar yine yapacağız. Bunun yanı sıra kasımda “Profesyonel” adlı bir diziye başlayacağız. Onunla birlikte “Acayip Hikayeler” de devam edecek.
“Profesyonel” nasıl bir iş olacak?
- Galip Tekin: “Acayip Hikayeler” kadar uç noktada değil.
Onun konusunun “Dexter”a benzediği iddia edildi.
- Galip Tekin: İnan hiç seyretmedim. Kafalarda “yerli Dexter” gibi bir imaj oluştu ama ben bu hikâyeyi 1984’de yazmıştım. Televizyon tek kanaldı o zaman.
28 yıl öncesini bilemiyorum tabii. Konusundan bahsedebilir misiniz?
- Galip Tekin: Ailesi gizli güçler tarafından öldürülen bir üniversite öğrencisinin hikayesi... Genç bir yandan öldürenleri arıyor, bir yandan şüphelendiği karanlık dünya insanlarını öldürerek intikam alıyor.
Siz “Acayip Hikayeler”i izliyor musunuz?
- Galip Tekin: Yok (gülüyor)... “Profesyonel”i izlerim ama.