Banu TUNA
Oluşturulma Tarihi: Ekim 14, 2007 00:00
4 Kasım’a kadar devam edecek 10. Uluslararası İstanbul Bienali’nin sergi mekanlarından biri de manifaturacılar çarşısı İMÇ. Burada "Dünya Fabrikası" başlığı altındaki eserler sergileniyor. Çarşının 5. Bloku’nun 5644 numaralı dükkanındaki 71 numaralı iş, Slovenyalı Tadej Pogacar’a ait. Adı; Kod: Kırmızı. Ortada gelinlik giymiş bir vitrin mankeninin etrafına dizilmiş 5 mankenden oluşuyor. Onların üzerinde de birer tişört var.
Ayrıca bir video çalışması da yer alıyor. Esere konu olan Daspu, bir moda markası. Adını Portekizce fahişeler anlamına gelen kelimenin kısaltılmış halinden alıyor. Brezilya’da iki yıl önce doğan markanın yaratıcısı da, ilham kaynağı da, mankenleri de fahişeler. Daspu da tüm moda markaları gibi her sezon koleksiyon hazırlıyor, defileler düzenliyor. Özellikle tişörtleri çok beğeniliyor. Daha ilk senesinde bu tişörtler 4 binden fazla sattı.
Hikayenin başlangıcı 1992’ye kadar gidiyor. Hayatını eskiden fahişelik yaparak kazanan Rio de Janeirolu Gabriella Leite, Davida isimli sivil toplum örgütünü kurup fahişeleri bu örgüt etrafında toplamaya başlıyor. Brezilya’da fahişelik yasal bir meslek ve sosyal güvenlik çatısı altında. Böyle deyince onlar için her şey süt liman sanmayın. Dünyanın her yerindeki gibi Brezilya’da da önyargılarla, cinsel yolla bulaşan hastalıklarla ve baş uygulayıcısının polis olduğu şiddetle mücadele etmek zorundalar.
Davida’nın amacı da, tüm bu saydıklarımızla mücadele etmek. Sağlık Bakanlığı destekli kuruluş, fahişelerin toplumda algılanış biçimini değiştirmeye, AIDS gibi cinsel yolla bulaşan hastalıkları önlemeye, tedavisi için kaynak yaratmaya çalışıyor. Fahişelerin haklarını savunuyor, onları eğitiyor.
Daspu, Davida’nın en yeni projelerinden biri. Fahişeler için yaratılmış bir moda markası. Portekizce fahişeler anlamına gelen Das Putas’ın kısaltması. Daspu’nun kuruluş amacı elbette fahişelerin daha iyi ve "trendy" giyinmesi sağlamak falan değil. Dikkatleri üzerine çekerek, meramını daha çok insana anlatmak. Daspu’nun ortaya çıkışı 2005’e denk geliyor ancak ilk koleksiyonunu 2006’nın başında Rio Moda Haftası sırasında sergiliyor. Podyum olarak seçilen yer, fahişelerin yoğun olarak çalıştıkları bir cadde. Mankenleri de fahişelerin ta kendisi.
İLHAM KAYNAĞI KAMYON ŞOFÖRLERİ
Bu ilk koleksiyonun ilham kaynağı da elbette fahişeler ve onların en iyi müşterileri, kamyon şoförleri oluyor. Tasarımcısı Rafaela Monteiro, renkleri ağırlıklı olarak, asfalt ve lastiği çağrıştırdığından gri tonlarından ve siyahtan seçiyor. Fahişeleri temsilen aralara lila, yeşil, turuncu, sarı, turkuvaz, pembe ve kırmızılar atıyor. Bu arada tasarladığı her bir parça için fahişelere danışmayı da ihmal etmiyor. Hayat biçimlerini anlayabilmek için kamyon şoförleriyle görüşmeler yapıyor. Kullandığı çarpıcı renkler fahişelerin yanı sıra, kamyonların şoför mahallini de yansıtıyor. Monteiro, o sıralarda verdiği bir röportajda şöyle diyor: "Fahişelik evreninde yaratıcı bir özgürlüğe sahibim."
Koleksiyondaki şort, tişört ve cüzdanlara kamyon lastik markalarının işaretleri basılıyor. Çantalar kamyon şoförlerinin alışık olduğu malzemelerden üretiliyor. Bikinilerde iç çamaşırını andırsın diye dantel kullanılıyor. Tişörtlerinin her birinin bir mesajı var. Örneğin birinin üzerine Magdalalı Azize Meryem’in silueti basılmış ve altına Meat Loaf şarkılarından birinin sözleri eklenmiş: "İyi kızlar cennete, kötü kızlar her yere gider."
Dünya Kupası sırasında çıkan bir başka tişörte Brezilya’nın milli renkleri sarı ve yeşil hakim:"Brezilyalı olmak yeni başlayanlara göre değildir."
Tasarımcı Rafaela Monteiro, Madonna için de iç çamaşırı yapan Fransız modacı Fifi Chachnil ile çalışıyor bir sonraki koleksiyonda. 2007-2008 sonbahar-kış koleksiyonu, Rio de Janeiro’da yine sokak defilesiyle tanıtılıyor. Bu kez ilham kaynakları iki ressam Toulouse Lautrec ve Pablo Picasso ile şarkıcılar Madonna ve Sting. Defilenin sonunda izleyenlere prezervatif dağıtıyorlar.
DASLU DASPU KAPIŞMASI
Daslu, Brezilya’nın en ünlü lüks mağazalar zinciri. Ülke çapında 30’a yakın şubesi var. Brezilya’da tasarımcıların Kabe’si deniyor. Chanel, Jimmy Choo ve Louis Vuitton gibi en ünlü markaları satıyor. Gayet prestijli yani. Ve fahişeler bu prestijli markanın canını sıkıyor. Daspu yetkilileri bu isim benzerliğini kendi menfaatlerine kullanmayı başından beri planladıklarını ne inkar ediyor, ne de itiraf. Prestijine sürülen lekeden hoşlanmayan Daslu, Daspu’nun aleyhine yükselen ilk ses oluyor ve dava etmekle tehdit ediyor. İş televizyon programlarına kadar varıyor. Daspu’nun kurucusu Leite ile Daslu’nun avukatları kamera karşısında kozlarını paylaşıyor. Halkın sempati oyu Daspu’ya giderken, Daslu alay konusu oluyor.