Faruk Bildirici
Oluşturulma Tarihi: Aralık 13, 2009 00:00
Her resmi, kadınların erotik ama masum tanrıçalara dönüştüğü bir şölen. Tablolarındaki renk cümbüşü, mutluluk saçıyor gören gözlere. Resimlerinin bir değişmezi de kendi portresini eklemesi. O şimdi kendi adına görkemli bir “Mustafa Ayaz Müzesi” kurdu. Resimden kazandığı milyonları yine resme harcadı.
KAZANCIM
İlk başlarda ödüllerle geçindim
1981’e kadar bir hayli ödül kazandım. O ödüllerden aldığım paralarla geçindim. Arada da resim satıyorduk. Fakat 1981’de açtığım sergide 700 bin lira kaldı satılan resimlerden. Ondan sonra devam etti. Eşimle aynı köydeniz. 1959’da köye öğretmen olarak gittiğimde severek evlendik. Beni hep destekledi. Başka türlü olsaydı devam etmezdi. Çok sıkıntılar çektik. 15 yıl gecekonduda oturduk. Bir defa niye boya alıyorsun demedi. Resim yapmazsam huzursuz olurum. Bir konuk gelince “Bir an önce gitse yatmadan önce birkaç şey boyasam, çizsem” derim.
SUÇUM ÇOK ÜRETMEK
Eleştiriler tembellere ayarlı
Türkiye’de benim kadar üreten yok. Ama eleştiri hep tembellere göre ayarlanmış. Az üreteceksin millet arayacak! Efendim Mustafa Ayaz çok üretiyor! Sanki üretmek suçmuş gibi. Böyle diyenlere Picasso’yu örnek veriyorum. Beş bin civarında yağlıboya yaptım. Picasso benim üç mislim fazla. Desende 10 mislim fazla. Yüz bin desen çizmiş ben daha 10 bin.
PANİK ATAKLARIM
Asansöre yalnız binemem
Hayatta yalnız binemem asansöre. Yoksa hemen çarpıntı başlıyor. Sanırım çocukluğumdan kalan bazı psikolojik sorunlarım var. Bankada kuyruğa girdiğim zaman kalbim çarpar. Karanlıktan, yalnız kalmaktan, uçaktan korkarım. Bu yüzden kendi sergilerime de gitmem. Beş yıllığına yurtdışında devlet bursu kazandım gitmedim. Ne kadar güvenli olursa olsun evde tek başıma kalamam. Bir ara çok kötüydüm yolda yürürken sanki boşluğa basıyordum.
KÖYDE YAŞAM
Nüfusa 10 yaşımda kaydoldum
Trabzon Çaykara’daki köyümüzün yeni adı Kabataş, eski adı Fotimus’du. Kasabaya bir saat uzaktaydı. Okula başlamak bana 10 yaşında kısmet oldu. Daha nüfusta kaydım yoktu. Abim beni nüfus idaresine götürdü. 1938 doğumlu diye yazdılar ama 37’liyim.
ARAYIŞIM
Kendimi bulduğum anda resmi bırakırım
Hiçbir zaman optik ressam olmadım. Mutlaka yorumlamışımdır. 1990’dan sonra resimlerimde curcunanın yarattığı yeni bir düzen var. Çize çize, boyaya boyaya kendimi arıyorum. Kendimi bulduğumu düşünürsem resmi bırakırım. Güzel bir resmi bir günde bitiririm. Ama üç ay çalışıp yırttığım da olur. Çekip bıçağı yırtıp rahatlarsınız.
O KADININ GÜLÜŞÜ
Ya evleneceksin ya resmini yapacaksın
Benim aşklarım daha çok sanat aşkı. Bana resim yaptıracak bir enerji lazım. Ben o aşkın yarattığı enerjinin peşindeyim. Bir kadının gülüşünü yaptım. Bir sergide gördüğüm an çarptı beni. Kızın bir yüz ifadesi var; onunla ya evleneceksiniz ya resmini yapacaksınız. Hapsedilen aşklar onlar işte. Hapsetmeseydik o eser çıkmazdı.
RESME BAŞLAMAM
Rembrandt’ın kitabına özendim
Bir gün Rembrandt’ın küçük el kitabını gördüm. Tuttum minicik bir defter ciltledim kendime. Her sayfasına portreler çizdim, yapıştırdım. Müdür çizdiğimi çok beğendi. Beni resim seminerine gönderdiler. Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü’nün sınavını kazanıp Ankara’ya geldim. Adnan Turani hocamızdı. İstanbul’a gitmeyi hiç düşünmedim. Benim için ha Ankara, ha İstanbul hiç fark etmez. Tavukta kümes ve bahçe, bende ev ve atölye. Yaşamım böyle. Müzeyi kendi mutluluğum için yaptım. Bugünkü parayla 7-8 milyon dolara çıktı müze. Bu paranın hepsi de resimen kazanıldı. Son raddede zorlandım. Yazlığımı sattım.
YOK ETTİĞİM 0 70 RESİM
Şimdi olsa bir servet
Çorum’da öğretmenlik yaparken bir ardiyeyi atölyeye çevirdim. Bir sergi açmak istedim. Resimlerimi bir otobüsün bagajında Ankara’ya getirdim. Adnan Turani, “Bu resimlerle sergi açmanı istemiyorum. Daha güçlü çıkmalısın” dedi. Moralim bozuldu. Sonra mektup yazıp asistanlık sınavına çağırdı. Asistan oldum ama maaş yetmiyordu. Şaseye para vermemek için Çorum’dan getirdiğim resimleri yırtıp kullanıyordum. 70 resmi öyle yok ettim. Şimdi olsa bir servet.
BENİM KADINLARIM
Yüzde yüz erotizm var, hoşuma gidiyor
Benim kadınlarım anonim kadınlardır. Ayaz’ın kadınlarıdır onlar. Çılgın kızlar değildirler, bir çekingenlik vardır çoğunda. Modelden yaptığım yağlıboyalar çok azdır. Hayalden yeniden yaratırım. Resimlerimde erotizm vardır, yüzde yüz. Bu hoşuma gidiyor. Buluğa erdiğim dönemde genç kızlar siyah çorap, büyük hanımlar uzun pijama giyerdi. Bu çelişki 14-15 yaşındaki bir genç olarak beni etkilerdi. Ben resimlerimde o anıyı tekrar yaşamak istiyorum.
ÖZELEŞTİRİM
Para için sıradan resim de yaptım
1985-90 arasında bir Fransız kültür ataşesi vardı. Sadece o adamcağız 30-35 resim aldı. Tahminimce yurtdışında 300-400 resmim var. Bu müzeyi finanse etmek için sıradan resimler de yaptım. Bunu Picasso ve diğer ressamlar da yaptı. Artık para için resim yapmak istemiyorum. zenin masrafı çok, kışın ısıtmak için ayda 8-10 bin lira lazım.