Yapımcı Yağmur

Güncelleme Tarihi:

Yapımcı Yağmur
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 07, 2013 16:51

28 yaşına geldi ve bugüne kadar Anneler Günü öncesi annesi Türkan Şoray ile verdiği demeçler haricinde basına hiç konuşmadı. Gelen oyunculuk tekliflerini reddetti, kendi bildiği yolda yürümeyi seçti. Şimdi ise yapımcı olarak imzasını attığı “Çılgın Teyzeler”le gündemde... Yağmur Ünal, Star TV’de başlayan bu programla sessizliğine nokta koydu.

Haberin Devamı

Bir anda yapım şirketinizle çıktınız karşımıza. Ne zaman gelişti bu fikir?         
 
- Ocak ayında ortağım Yasemin Arslan ile birlikte kurduk Tokyo Medya’yı...      

İsim de ilginç... Kimin önerisiydi?   

- İsim arayışı içindeyken bir arkadaşımla karşılaştım, o da bana bu ismi söyledi. İçime sindi. Uğurlu geleceğine inandım nedense...

İlk işiniz Çılgın Teyzeler mi?

- Evet.

Format yurt dışından mı peki?

- Orijinal bir formatı satın aldık ama Türkiye’de böyle bir program ilk kez yapılıyor. Bizim şirkete ait bir format haline geldi diyebilirim; çünkü yazarları Türk.

İlk iş paniği, korkusu var mıydı?

- Korku pek olmadı açıkçası, çünkü 20 kişilik çok sağlam bir ekibimiz var. İlk televizyon işim olsa da aldığım eğitimle oluşan altyapı ve reklam geçmişim beni hazırladı. Projeye içim rahat başladım. Şimdi ekibimiz teyzelerle birlikte geziyor, ben de bir orada onların yanındayım, bir burada montajda... Yani zamanımın büyük bölümü uçakta geçiyor şu sıralar.

Niçin ilk olarak Vietnam, Kamboçya, Tayland gibi uzak ülkeler seçildi?

- Türk kültüründen çok farklı, alışılmamış yerler olmasını istediğimiz için... Bir Türk kadınının kabile şefiyle konuşmasını düşünün, hem de dilini hiç bilmeden... Görsellik de artısı tabii.

OKYANUSUN DİBİNDE BALIK BESLEYİP, PARAŞÜTLE UÇTULAR

Başvuruları açar açmaz 4 bini aşkın katılım olunca ne hissettiniz?


- Şaşırdık ve başvuruları durdurduk.

Neden?

- Bütün mülakatlerı ortağımla birlikte yapmaya çalışıyorduk. Şehir dışında yaşayanlardan da videolar istedik. Hepsine yetişebilmemiz gerekiyordu.

Sonuç?

- Sonuç olarak sadece 10 kişi seçilecek, 6 kişi programa gönderilecek ve ilk dört etapta her gidenin yerine İstanbul’dan başka biri katılacaktı. Aklımızda kalan çok isim oldu ama herkesi götüremeyeceğimiz için mecburen bu 10 hanımla sınırlı tuttuk.

Katılımcıların en belirgin ortak özellikleri nelerdi?

- Hepsi birbirinden farklıydı. Türkiye’nin değişik kesimlerinden, değişik kültürlerden hanımlar katıldı. İşin güzel tarafı Türk kadının ne kadar güzel, eğlenceli, cesaretli ve dayanıklı olduğunu göstereceğiz. Bir yandan da onlara belki bugüne kadar hiç yaşamadıkları tatlı çılgınlıkları yaşama imkanı sunacağız. Kimileri hiç ülke dışına bile çıkmamış. Beni en mutlu eden nokta, insanların yeni şeyler denedikten sonra gülümseyerek “Bize bunu yaşattığınız için teşekkür ederiz” demesi.

Ne tür yarışmalar yapılıyor bu programda?

- Mesela bir bölümde onları yılanla dans ettirdik. Bali semalarında paraşütle uçtular. Hint Okyanusu’nun dibinde yürüyüp balık beslediler. Teyzelerimiz o kadar cesur ve yeniliklere o kadar açıklar ki... Yapmak istemeyeni elbette zorlamıyoruz ama şu ana kadar “Ben bunu yapamam” diyen çıkmadı.

Nasıl eleniyorlar?

- Yarışma yerel bir yemeği öğretmekse mesela, yemeği öğreten kişi her birine puan veriyor. Yarışmacılar kendi aralarında da puanlama yapıyornlar ve kimin yarışmadan ayrılacağına böyle karar veriliyor.

Çekimlerde zorluk yaşanmıyor mu hiç?

- Yoo... Sadece teyzelerimiz gittikleri yerlerde yemek yeme konusunda zorlanıyor, onun dışında her şey yolunda.

İLERİDE BİR SİNEMA FİLMİNDE OYNAYABİLİRİM

Çekimler 2,5 ay sürecek. Bu süre içinde yarışmacı teyzeler kendilerini hiç izleyemeyecek mi?


- Hayır. Ekip hiç Türkiye’ye dönmeden çekimleri tamamlayacak. Sekiz hafta yayında olacağız. İlk dört hafta elenen kişilerin yerine İstanbul’dan yeni yarışmacılar gidecek. Sonra kalan kişiler üzerinden eleme yapılacak. Bu süreçte ne yazık ki kendilerini izleyemeyecekler. Zaten kameraları da ilk haftadan sonra unuttular. Kendi doğallıklarında çekiyoruz onları.

Siz çekimlere katılıyor musunuz?

- Devamlı gidip geliyorum. Bir onların yanında, bir montajdayım. Birkaç günlüğüne Kamboçya’daydım, sonra gidip diğer ülkede yakaladım. Yasemin ile birlikte her şeyi kontrol altında tutmaya çalışıyoruz.

Yapımcılığa soyunduğunuzu duyanlar şaşırdı. Nasıl bir altyapınız var, ne eğitimi aldınız?

- Liseyi İsviçre’de okudum. Sonra Koç Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü bitirdim. Üniversite okurken farklı stajlar yaptım. Mesela Saatchi&Saatchi reklam ajansında ve bir kanalın program bölümünde deneyimlerim oldu. Üniversitenin ardından New York’ta medya üzerine master yaptım. Devamında New York’taki Mindshare Medya şirketinde 6 ay staj... Ve İstanbul’a dönüp TBWA reklam şirketinde iki sene çalıştım.

Bildiğim kadarıyla yıllarca oyunculuk teklifleri de geldi ama siz kamera arkasını seçtiniz. Neden?

- Zaten okulum vardı. Daha sonra başka bir yolu seçtim. Belki çok güzel bir sinema filmi teklifi gelse düşünebilirim ama özellikle böyle bir yolu seçmedim. Biraz uzağında olmak istedim bu işlerin.

Anısı kalsın diye annenizle bir filmde oynayabilirdiniz mesela...

- Birlikte değil belki ama annem böyle bir şey yapmamı gerçekten istiyor. Ben de güzel bir şey olursa yapabilirim ileride...

Peki yapımcı olmaya nasıl karar verdiniz?

- Ortağımla bir yapım şirketi kurmak konusunda hemfikirdik. O esnada bu format geldi. Budur dedik ve girdik o yola. “Çılgın Teyzeler” dışında başka projelerimiz de var ancak ileriki zamanlarda. Şu anda tüm enerjimizi bu yarışmaya kanalize ettik.

KENDİ AYAKLARIMIN ÜSTÜNDE DURMAK İSTİYORUM

Toplumda tanınmış bir figür olmak, Türkan Şoray’ın kızı olmak negatiflik getirdi mi işlerine ya da yeni kapılar açtığı mı?


- Kendi halimde olduğum için hiçbir negatif etkisi olmadı. Öyle bir algı varsa da hoş bir şey değil. Benim için bir şeyler yaratmak çok önemli. Hayatımın sonuna kadar da çalışmak istiyorum.

Çok iyi yerlerde okumuşsunuz. Bu, kendinizi kanıtlama çabası mıydı? Ayakta dururum, kimseye ihtiyacım olmaz demek miydi bir nevi?

- Hepimiz neden okuyor, çabalıyor ve çalışıyorsak ben de o nedenle eğitim aldım. Tabii ki kendi ayaklarımın üzerinde durmak istiyorum. Çalışmazsam tam olarak mutluluğu yakalayabileceğimi düşünmüyorum.

İşkolik misiniz?

- İşkolik denir mi bilmem ama her aşamada ekiple olmak istiyorum.

Yarışmayı anlatırken gözlerinizin içi gülüyor. Halbuki siz ne demeç vermeyi ne de görüntülenmeyi seviyorsunuz.

- Doğru, hiç tercih ettiğim bir şey değil. İşim söz konusu olduğu için ilk defa röportaj veriyorum.

Hakkınızda çıkan haberlere isyan ettiğiniz olmuyor mu?

- İnsan yanlış yansıtıldığında üzülüyor. Çünkü çıkıp anlatamıyorsun da. Eskiden daha çok üzülürdüm ama artık bakmıyor ve görmüyorum.

YILANDAN KORKMAM AMA ARI FOBİM VAR

Siz neye güler, nelerden keyif alırsınız?


- Hayatımda en önemli şey ailem ve arkadaşlarımdır. Sokaktan aldığım köpeğim Jager ile zaman geçirmeyi seviyorum, o artık gölgem gibi. Uzun yolculuklar yapmayı, yeni bilgiler edinmeyi de çok seviyorum.

Deneyimleyen insanlardan mısınızdır?

- Çok meraklıyımdır. Zaman kalırsa teyzelerden sonra ben de katılıyorum yarışmalara. O yılanı ben de aldım omzuma mesela.

Korktuğunuz hiçbir şey yok mu?

- Koca yılanı omzuma alırım ama arı fobim var. En tehlikeli görünen köpekten bile korkmam, kucağıma alıp severim. Bu yüzden günün birinde başıma bir şey gelebilir ama!

Haberin Devamı

                                                                                                                                              

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!