Güncelleme Tarihi:
Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emre Çullu, doğuştan kalça çıkığının, hayatın ilk haftalarında ortaya çıkan bir sorun olduğunu belirterek, doğum sırasında bebeğin kalçalarının çıkığa eğilimli olduğunu, doktorların yaptığı yanlış uygulamaların, kalçaları çıkık hale getirdiğini öne sürdü.
Bu sorunu artık doğumsal değil, gelişimsel kalça çıkığı olarak adlandırdıklarını ifade eden Çullu, kalçayı çıkık hale getiren yanlış uygulamaların başında kundak yapmak ve çocuğu ayaklarından tutup baş aşağı sallamak olduğunu söyledi.
Çocukların kundağa sarıldığı toplumlarda, kalça çıkığı görülme sıklığının fazla olduğunu ifade eden Çullu, şöyle konuştu:
“Anne karnında kolları ve bacakları kıvrık duran bebeğin bir süre daha bu pozisyonu koruması, doğanın gereğidir. Bunun aksine, kalça ve dizleri zorla düzeltilerek sıkıca kundağa sarılmış bebeklerde kalçalar çıkığa eğilimli hale getirilmektedir. Çukuru henüz tam gelişmemiş yeni doğan bebeğin, bu zorlamalar nedeniyle kalçası çıkabilmektedir. Çünkü her ne kadar doğuştan desek de bebeklerimizin kalçaları doğuştan çıkık değildir. İlk haftalarda yapılan yanlışlar sonucu çıkmaktadır. Bu hastalığın görülme sıklığı binde 1-2 civarındadır. Bu hiç de azımsanmayacak bir orandır.
Doğuma hazırlanan annenin gevşeyen bağ dokuları anne karnındaki bebeğin bağ dokularının da gevşemesine neden olmaktadır. Bu durum bebeği doğumdan sonraki ilk haftalarda kalça çıkığına eğilimli hale getirmektedir. Bu aşamada bebeğe yapılan yanlış uygulamalar kalça çıkığı riskini artırır.”
NASIL FARK EDİLİR?
Anne ve babaların yeni doğan bebeklerin çok iyi gözlemlemesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Çullu, ailelerin bebeğin kalça ve uyluklarındaki kıvrımlara dikkat etmesinin önemine değindi. Çullu, şöyle devam etti:
“Sağ ve soldaki kıvrımlar eşit yerde ve sayıda olmalıdır. Eğer bir eşitsizlik varsa kalça çıkığı olma olasılığı yüksektir. Bu kıvrımlardaki eşitsizlik mutlaka kalçanın çıkık olduğu anlamına gelmez. Fakat çok önemli bir uyarıdır. Kalçaların birinin veya ikisinin bebeğin altını değiştirirken yeterince açılmaması da çok önemli bir belirtidir. Bu belirtiler aileleri uyarmalı ve bir doktora başvurmaları gerektiğini hatırlatmalıdır.”
Kalçası çıkık bebeklerin normal bebeklere oranla daha geç yürüdüğünü, yürümede gecikme veya daha kötüsü topallayarak yürümenin kalça çıkığı belirtisi olabileceğini ifade eden Çullu, “Çıkık kalçayla topallayarak yürüyen bebeklerin tanısını koymak çok kolaydır. Fakat çok geç kalınmıştır. Günümüzde ultrason, kalça çıkığının erken saptanmasında çok önemli bir yardımcı tanı aracıdır” diye konuştu.
“ERKEN TANIDA TEDAVİ KOLAY”
ADÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emre Çullu, gerek muayene, gerekse ultrason sayesinde ilk 3-4 ay içerisinde erken tanı konmuş bebeklerde kalça çıkığının basitçe halledilebildiğini ve bebeğin ömrünü sağlıklı olarak sürdürebileceğini dile getirerek, şöyle konuştu:
“Ultrason, henüz kalça topuzu ve çukuru kıkırdak iken kalçada olası bir çıkık veya gevşekliğin erkenden saptanmasını sağlıyor ve erken tedaviye olanak tanıyor. Çünkü bu yaşlarda basit sargılar ve cihazlar, kalça çıkığının yerine konmasında ve normal gelişmesinde yeterli olmaktadır. Altı aydan sonra çıkmış kalçanın kendiliğinden yerine girmesi mümkün olmadığından, ameliyat ile tedavi gerekmektedir. Tanı konma yaşı geciktikçe ameliyat ağırlaşmakta, ameliyat sonrası normal bir kalçanın gelişme olasılığı azalmaktadır. On sekiz aylığı geçtikten sonra bebeğin kalçasını yerine yerleştirmek yetmemekte, çukuru oluşturma amacıyla ağır kemik ameliyatları da gerekmektedir.”
ADÜ'de 9 yıl önce başlattıkları bir uygulamayla hastanelerinde doğan her bebeğin kalçasına 4 ve 6. haftasında ultrason kontrolü yapılmak üzere gün verdiklerini ve bu protokole uyan hiç bir bebeğin kalça çıkığı sorunu yaşamadığını vurgulayan Prof. Dr. Çullu, bunun her ilde ve her bebeğe yapılması gerektiğini ifade etti.