Yale’e gitmek yerine Unkapanı’nı tercih etti

Güncelleme Tarihi:

Yale’e gitmek yerine Unkapanı’nı tercih etti
Oluşturulma Tarihi: Nisan 07, 2008 00:00

Funda Kurtuldu, Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nü ikincilikle, yüksek lisansı birincilikle bitirdi. Hocaları 4.00 üzerinden 4.00 ile mezun olan bu parlak öğrenci için bir akademik kariyer yolu çizmişti. Ama onun kulağı müzikteydi. Hem referansları, hem not ortalaması doktora eğitimi için Yale Üniversitesi’ne gitmesi için yeterliydi. Başvuru kağıtlarını doldururken yırttı ve kararını verdi: "Ben, müzisyen olacağım!" Hayali, bir pop müzik şarkıcısı olmaktı.

İşte, Boğaziçi Üniversitesi’nde öğretim görevlisiyken, akademik kariyeri elinin tersiyle iterek stüdyoya giren, Yale üniversitesi yerine, popçu olarak Unkapanı’nı seçen, Metin Özülkü’ye ait Düet Müzik’in prodüktörlüğünü, Esen Müzik’in dağıtımını üstlendiği ilk albümüne "Yol Ayrımı" adını veren Funda Kurtuldu’nun hikayesi.

İstanbul’da, Yeniköy İlkokulu’nda okurken öğretmeni ondaki müzik yeteneğini keşfetti. Eczacı anne babasını kızlarını bir mandolin ya da klavye kursuna göndermesi için ikna etti.

Mandolin kursu daha ucuzdu, nasılsa Funda hevesini alır, bir süre sonra bırakırdı. Ama Funda mandolini iyice öğrendikten sonra ilkokul dördüncü sınıfta klavyeye, ortaokulda piyanoya başladı.

Hep şarkı söylemek istiyordu ama bu isteğini yakınlarına söylemeye cesareti yoktu. Başarılı bir öğrenciydi. Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi’ni kazandı. Onun gözü konservatuvarda, ailesinin ise Boğaziçi’ndeydi. Hiç zorlanmadan Boğaziçi Ekonomi Bölümü’nü kazandı. Müzikle ilgili umutları biraz kırılmıştı. "Keşke şan eğitimine çocuk yaşta başlasaydım" diye hayıflanıyordu.

BABASI MÜZİĞİ UNUTUR DİYE UMUTLANDI

Konservatuvar veya Boğaziçi: Çevresindeki herkes, ikincisi varken birinciyi seçmenin anlamsızlığından söz ediyordu. Kazandığı yeri riske atamadı. Babası rahatlamıştı. Kızı nasılsa Türkiye’nin en iyi üniversitesinin en iyi bölümlerinden birine girmişti. Artık müziği unuturdu.

Funda, lisede olduğu gibi üniversitede de çok iyi bir öğrenciydi, sınıfında arkadaşlarından açık ara yüksek notlar almaya başlamıştı. Dördüncü sınıfta hocaları onu akademik kariyere teşvik ettiler. Funda da başarıyı tattıkça ekonomiyi sevmeye başlamıştı.

Ama müzikle ilgisini de tamamen koparmamıştı. Konservatuvara gidemediği için Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde akşam okulunda şan bölümüne girdi. Şan ve solfej dersleri aldı. Bir yıllık kursun ardından eğitimini sürdürdü, üç yıllık eğitim aldı. Tiyatroya da merak sardı.

GÜNDÜZ DERS VERİYOR GECE ŞARKI SÖYLÜYOR

Ekonomi lisansını ikincilikle bitirince, yüksek lisans yapmadan doktoraya başladı. Gündüz üniversitede ders veriyor, geceleri şarkı söylüyordu. Hem kendisi, hem ailesi, hem de hocaları bu durumdan memnundu. Hocaları 4.00 üzerinden 4.00 ortalaması olan bu parlak öğrencilerine iyi bir referans vererek, dünyanın en saygın üniversitelerinden biri olan Yale’e yönlendirdiler. Başvuru formlarını eline tutuşturdular.

Ama Funda o anda kararını verdi: Yale’e değil, küçüklüğünden beri tutkunu olduğu müziğin peşinden gidecekti. Akşam, bütün belgeleri yırttı ve sabah hocalarının kapısını çaldı. Azarlanacaktı. Olsun, o ilk kez bu konuda cesurdu. Kimse onu yolundan vazgeçiremeyecekti. Ama, şaşırtıcı bir şekilde hocaları onu anlayışla karşıladılar: "Madem bu kadar seviyorsun, sevdiğin işi yap."

Doktorayı bitirmemişti, ama 4 üzerinden 4’le yüksek lisans diplomasını alarak akademik kariyerine son verdi. Albüm kartonetine yazdığı yazıda Funda, teşekkür ettikleri arasına onları da kattı: "Hayatımın en önemli yol ayrımında, doktora eğitimi ile müzik arasında yaptığım seçimi destekleyen Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü hocalarına."

ANNESİ ALBÜMÜNÜN FOTOĞRAFLARINI ÇEKTİ

Profesyonel olarak müzik hayatına atıldı Funda. Ailesinden aldığı para ile Moda’da bir stüdyo kurdu. "Yol Ayrımı" adını verdiği ilk albümünü çıkardı. Pop şarkılarından oluşan albümün fotoğraflarını annesi çekti. Şarkıların dördünün sözü, ikisinin müziği kendisine ait.

Bu albümü "tutmazsa" ikincisini deneyecek. Onda da başarılı olmazsa yine müzikten kopmayacak. Söz yazacak, beste yapacak. Ekonomi eğitiminde aldığı bilgileri müzikte kullanacak.

Şimdi babası, "Keşke doktoranı bitirseydin de öyle müziğe başlasaydın" diyerek sitem ediyor ara ara. Ama, kızı hiç olmadığı kadar mutlu. Hocalık yaparken de sahnelerin tozunu yutmuştu. Sabırlı. Bir şarkı ile tanınmak yerine yavaş yavaş beğenilmeyi istiyor. Ama şöhretin tadını tatmayı da istiyor.

Ne para ne şöhret umurumda albümüm beğenilirse ne álá!

İnsanın mutsuzluğunun en büyük kaynağı yaptığı iş. Özel hayata da yansıyan bütün psikolojik bozukluklar, insanının işini sevmemesinden kaynaklanıyor. Ben çok şanslıyım ki, hayatta gerçekten sevdiğim bir iş var. İyi ki müziği keşfetmişim, cesaret etmişim. Bu yola başlarken müziği bir şeyin aracı olarak görmedim. Ne para, ne şöhret umurumda. Kendi içimden geleni, içime sineni, müzikal olarak fikrine güvendiğim insanların içine sineni yaptım. Bu beğenilirse ne álá! Albümüm beğenilirse ben beğenilmiş olacağım, ben kendi tarzımı başkaları beğensin diye değiştirmiş olmayacağım.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!