Yalaz’ın Yandım Ali’si sinema filmi oluyor

Güncelleme Tarihi:

Yalaz’ın Yandım Ali’si sinema filmi oluyor
Oluşturulma Tarihi: Şubat 07, 2006 00:00

"Karaoğlan"ın yaratıcısı Suat Yalaz’ın çılgın Türk’ü "Yandım Ali" sinema filmi olacak. Özen Film tarafından önümüzdeki yaz çekimlerine başlanacak olan filmin başrolünü Kenan İmirzalıoğlu oynayacak.

TRT’nin "Karaoğlan" filmlerini pazar günleri öğle kuşağında yayınlamaya başlayıp kaydadeğer reytingler almasıyla dikkatler hikayenin yaratıcısı Suat Yalaz’a çevrildi. Şu sıralar son eseri "Yandım Ali-Son Osmanlı"nın senaryolaştırılmasıyla meşgul olan Yalaz, "Karaoğlan’la senelerce uzak Türk tarihini anlattım. Yandım Ali’yle yakın Türk tarihini anlatacağım" diyor.

Yalaz, 2000 yılında hazırladığı son çizgi romanı "Yandım Ali-Son Osmanlı"dan sinemaya uyarlanacak filmin 2007 kış sezonunda vizyona girmesinin planlandığını söylerken, "Hikayede İstanbul’un işgali sırasında bir bahriye teğmeninin işgalcilere karşı direnişi anlatılıyor. Ali, bir Kurtuluş Savaşı kahramanı; yani ben ’Şu çılgın Türkler’i meşhur romandan çok önce anlattım" diyor.

100’DEN FAZLA HİKAYE

Suat Yalaz, ilk kahramanı Karaoğlan’la ilgili her şeyin onu çok heyecanlandırdığını ifade ediyor: "TRT, Karoğlan’ı önce gece 03.00’te yayınlıyordu. Baktılar millet gece bile izliyor, pazar öğle kuşağına aldılar. Şimdi reytinglerinden herkes memnun."

Bugün Suat Yalaz 74, kahramanı Karaoğlan ise 47 yaşında. Yalaz, 1959’da Akşam gazetesinde çizmeye başladığı kahramanının kendisiyle birlikte gelişip olgunlaştığını söylüyor. Karaoğlan’la 100’den fazla hikayeye imza atan Yalaz, "Mesela ilk maceralarda ben de o da çok gençtik. Karaoğlan çok kolay adam öldürüyordu, kafa kesiyordu. Sonraları mecbur olmadıkça kılıç çekmemeye başladı. Kaba kuvvetin hoş bir şey olmadığını ben de olgunlaştıkça anladım tabii" diyor.

KOPYA ZANNETTİLER

İlk çizimlerine üç yaşında evlerindeki yastığın üzerine bir ev resmi çizerek başlayan Suat Yalaz, evlerine her gün giren Cumhuriyet gazetesindeki Cemal Nadir karikatürlerinden ilham alır. "İkizler Çiftliği" adlı ilk çizgi romanını babasının memuriyeti nedeniyle bulunduğu Kayseri’de 17 yaşındayken çizen Yalaz, İstanbul’daki Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’ne girer.

Yalaz, 1954’te kolunun altına "İkizler Çiftliği"ni alarak dönemin ünlü gazetelerinden Vatan’ın çizerler odasına gider. Odada Bedri Koraman, Altan Erbulak ve Çetin Özkırım gibi üstatlar çizimlere bakar. Kareler o kadar temizdir ki kopyaya benzemektedir. "Güzel ama nereden kopya ettin" diye sorarlar. Yalaz; "Kopya değil, ben çizdim" der. Üstadları şaşkınlığa düşüren bu karşılaşmadan sonra Yalaz’ın işleri açılır. Bir yandan okuluna devam ederken bir yandan da çizgileri çeşitli gazetelerde yayınlanmaya başlar.

Karaoğlan’ın öncüsü olan "Kaan" karakteri 1959’da doğar. Kaan, beş serüven devam eder ve giderek Karaoğlan’laşır. Yalaz, 1960’da Akşam gazetesinde artık Karaoğlan’ı çizmeye başlar.

13. yüzyılda yaşamış bir Uygur Türkü olan Karaoğlan, Cengiz Han’ın hizmetinde bir silahşördür. Uzun siyah saçlı, delişmen, yakışıklı, çapkın bir oğlandır. Düşmanı Camoka’yı gördüğü anda eli kurt başlı kılıcına gider. Karaoğlan’ın gelişmiş bir espri anlayışı ve güleç bir yüzü vardır. Kadınlarla da arası hep iyidir. Ama gelenekçi muhafazakar bir yanı da vardır. Yalaz, Karaoğlan’ın tüm kitleler tarafından sevilmesinin nedenini muhafazarlıkla modernlik arasındaki dengeyi kurmasına bağlar. Dönemin siyasi kutupları arasında bile paylaşılamayan bir tip olur Karaoğlan. Yalaz, "Karaoğlan’ı mazlumun hakkını savunan, gerektiğinde Sultan’a kafa tutan bir karakter olduğu için solcular; Orta Asya’daki ilk Türkler’in kahramanlık hikayelerini anlattığı ve gelenekçi olduğu için de sağcılar sahiplenirdi" diyor.

FRANSA’DA DA YAYINLANDI

1970 yılında Fransa’ya giden Suat Yalaz, Paris’te yedi yıl süreyle Société Française de Presse Illustrée için Kébir isimli kahramanın maceralarını Fransızca yayınlamaya başlar. Kébir, tabii ki ismini değiştirmek zorunda kalmış Karaoğlan’dan başkası değildir. Yalaz, "Aslında Fransa’daki Arap topluluğunu hedeflemiştim. Kébir, Arapça’da ’büyük muhteşem’ demektir. Ama Fransızlar da Karaoğlan’ı çok sevdi" diyor. Bu arada para kazanmak için "Gi Toro" takma ismiyle 10 yıl boyunca erotik çizgi romanlar da hazırlamaya başlar. Yarattığı genç, güzel ve libidosu yüksek yıldızların en meşhurları Pat Magnum ve Emma’dır.

1982 yılında kısa bir dönüş yaptığı Türkiye’de bu erotik çizgi romanların tam aksine Peygamberimizin Hayatı, Dört Halife ve Bedir Savaşı’nı anlatan hikayeler çizer. Yalaz, "Aslında onlar bir gazetenin benden Ramazan ayı için istediği şeylerdi" diyor. Karaoğlan’ı 1990’a kadar çizen Yalaz, 1990’dan sonra artık yakın Türk tarihini anlatmaya karar verir. "Atatürk’e Suikastler" ve "Çerkez Etem" bu dönemin ürünleridir. "Resimli Türk Tarihi" ise Yalaz’ın tamamlayamadığı, hayalindeki projesi olarak kalır. Bu çalışmalardan sonra Yalaz kendi deyimiyle, "Fırçayı, tarama ucunu bir güzel temizleyip rafa kaldırırır". Nedenini sorduğumuzda, "Sürekli üretmenin sonu yok. Çok eser verdim. Şimdi onları derleyip toparlayıp yeniden yayınlamam gerek. Yoksa çizgi roman kültürünün yerleşmesinde onca emeği olan eserlerim tozlu raflarda kaybolup gidecekler. Artık sadece sinema yapacağım" diyor.

Kartal Tibet’i ilanla buldu

Suat Yalaz, yoğun ilgi üzerine Karaoğlan’ı filme çekmeye karar verir. Kafasındaki Karaoğlan’ı bulmak için Akşam’a ilan verir. Hatta Yılmaz Güney Karaoğlan’ı oynamak için Yalaz’a çok ısrar eder. Yalaz, "Karaoğlan erkek güzeli, aydınlık suratlı bir tip. Sen ise Çirkin Kral’sın. Olmaz" cevabını verir.

Derken Ankara’dan tanınmamış genç tiyatro oyuncusu Kartal Tibet başvurur. Suat Yalaz, "Çizdiğim Karaoğlan’ı olduğu gibi yüzüne koyarım dedim" diyor. İlk Karaoğlan filmi 1965’te çekildi. Birlikte sekiz film çeken Suat Yalaz ile Kartal Tibet’in yolları 1969’da ayrıldı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!