OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 11, 2004 00:00
Haberlere göre bir baba ile oğlu, 10 Ocak 2004 günü minibüsleriyle Antalya'nın dağ köylerinde halı satmak için yola çıkmıştı. Ancak tipi nedeniyle ıssız bir yolda kara saplanıp minibüste üç gün mahsur kaldılar. Dördüncü günün sabahı oğlunu araçta bırakan baba, yürüyerek yardım aramaya çıktı. Bir süre sonra cep telefonunun çekim alanına girmesiyle yardım isteyebilen baba ile oğlunu, Köy Hizmetleri ve AKUT ekipleri kurtardı.Çok zor bir üç gün geçirdiklerini belirten baba, ‘‘Donmamak için zaman zaman minibüsü çalıştırıp kaloriferi yaktık. Yiyeceğimiz yoktu. Su ihtiyacımızı ise kar yiyerek giderdik. Yolların kapalı olması Antalya gibi bir yere yakışmıyor’’ dedi.‘‘Ey vatandaş sana da böyle bir duruma düşmek yakışmıyor!’’ En çok karın yağabildiği şubat ve mart ayı önümüzde. ‘‘Burada öyle şeyler olmaz! Olsa da bana bir şey olmaz!’’ dememeli. İstanbul'un göbeğinde oturanlar bile aşağıdaki bilgileri öğrenip gerektiğinde uygulamalı...MUĞLAK RAPORLARLA YETİNMEYİNHaberdeki durum için ilk akla gelen şey, bu vatandaşlarımızın ‘‘hava üç-beş derece, yer yer, zaman zaman yağacak’’ vb. gibi ifadeler içeren ‘‘hava durumu raporları’’nı izlemediğidir. Gerçi izleselerdi onlar için hiçbir şey değişmezdi; Antalya için verilen tahminler, plajdaki, şehirdeki, yoksa mahsur kaldıkları dağdaki hava şartlarını mı tarif ediyor belli değildir... Ya da benzer ‘‘etkili yağış uyarıları’’nda, aynı köylere birçok kez gidip gelebilmişlerdir. Bu nedenle, tamamen aynı şeyleri tekrarlayan ‘‘meteorolojik ihbarı’’ da ciddiye almamışlardır... Kimseye haksızlık ettiğimi sanmayın. Hiçbir zaman ülkemizde meteorolojiye yön veren zatı muhterem,
Meteoroloji Teknik Lisesi ve/veya Meteoroloji Mühendisliği Bölümü mezunu, bir meteorolog olmamıştır... Maalesef, ‘‘Buyrun meteoroloji uzmanı’’ diyerek telefonları açanların da çoğu meteoroloji uzmanı değildir. Diğer bir deyişle, ‘‘politikacılarımızın çoğu, meteorolojinin meteorologlara bırakılmayacak kadar önemli olduğunu düşünerek atamalar yapar.’’ Sonuç olarak ülkemizde meteorologlarımız, ne ‘‘çoban’’, ne de ‘‘yalancı çoban’’dır...Burada ikinci akla gelen şey ise baba-oğulun, ‘‘vatandaşlarımızın dikkatli ve tedbirli olması’’ şeklindeki uyarıları duymama olasılığıdır. Gerçi duysalar ne olurdu ki? Onlara böyle bir durumda nasıl ‘‘dikkatli ve tedbirli’’ olunacağına dair bir eğitim verildi mi ki, uygulasınlar. Örneğin, ilkokuldaki ‘‘Hayat Bilgisi’’ dersleri, ne kadar hayat bilgisini içeriyordu?‘‘İyi kızı el, kötü kızı anası övermiş’’ ama olsun. Siz yine de unutmayın, dünyada ‘‘günlük tahminlerinin yüzde 100 başarılı olduğu’’ gibi afaki şeylerle övünüp duran meteoroloji sadece bizde var. Onun için ‘‘yer yer, zaman zaman, etkili yağış’’ gibi muğlak ifadeler içeren raporlarla yetinmeyin. ‘‘Avrupa'da ilk 5'e giren’’ meteorolojiden, yol boyunca yağışın nerede, ne zaman başlayacağı, ne kadar süreceği ve bu sürede ne kadar yağacağını da mutlaka öğrenin. Ona göre de öncelikle yola çıkıp çıkmamaya veya ne zaman çıkacağınıza karar vermelisiniz.ARACINIZ HEM DOST HEM DÜŞMANSonra da hem ayrılacağınız hem de gideceğiniz yerdekilere ‘‘ne zaman yola çıktığınızı, hangi yolu takip ederek nereye, ne zaman varmanız gerektiğini’’ de bildirin. Çok geç kaldığınız ve sizden belli bir süre
haber alınamadığı durumlarda size yardım göndermeleri gerektiğini de söyleyin. Mümkünse en az iki araçla konvoy yapın ve/veya araçta en az iki kişi yolculuk edin. Yolda da değişebilen hava ve
yol durumu bilgilerini radyodan sürekli olarak takip edin.Aracınızın hem dost, hem de düşman olabileceÄŸini aklınızdan çıkartmayın. Aracınız sizi kısa bir sürede uzak ve ıssız yerlere götürebilir, ama yolda kalırsa geri dönmeniz veya yardım almanız günler sürebilir. Onun için antifriz, ısıtıcı, silecek, akü, far, egzoz, tekerlek, fren vb.'nin kış ÅŸartlarına uygun ve benzin deposunun dolu olduÄŸunu kontrol ediniz. Issız yerlerden geçerken de sık sık benzin istasyonlarında durarak deponuzu mümkün olduÄŸunca dolu tutun.Aracınızda her zaman olması gereken yedek lastik, kriko, çekme halatı, ilk yardım çantası vb.'yle birlikte zincir, battaniye, kışlık giyecek, el feneri ve pil, yüksek enerji veren yiyecek ve içecek, ilaç, mum, çakmak, tuvalet káğıdı, tuvalet için plastik torba gibi ÅŸeyleri bulundurun. Cep telefonunuzu da önceden ÅŸarj edin. Åžapka ve eldivenle birlikte ince, fakat kat kat giyinin.YOLDA KALIRSANIZ NE YAPACAKSINIZIssız bir yerde yolda kalırsanız, paniÄŸe kapılmayın, aracınızı kurtarmaya çalışmayın ve araçtan çıkmayın. Arkadaşınızı yalnız bırakıp gitmeyin. Ya da karda birlikte yürüyüp yardım bulmaya veya bir yere sığınmaya çalışmayın. Antene renkli bir ÅŸey baÄŸlayın. Her saat, motoru 10 dakika çalıştırıp aracı ısıtın. Kar yemeyin; ancak eridikten sonra için. Egzoz borusunun karla kapanmamış olduÄŸundan emin olun. Araç içindeki ışığı açık bırakın. Kollarınızı ve bacaklarınızı hareket ettirin. Rüzgarın gittiÄŸi yöndeki bir pencereyi iki parmak açarak havanın içeri girmesini saÄŸlayın. Yalnızken uyumayın. Ä°ki veya daha fazla kiÅŸiyseniz nöbetleÅŸe uyuyun.Fırtına geçtikten sonra, araçtan çıkmak için karı kürerken dikkatli olun. Küremeye sık sık ara verip, kalbinizi fazla zorlamayın. Jant kapağını, kürek; koltuk kılıflarını da battaniye olarak kullanın. Gündüzleri jant kapağında yaÄŸ veya yedek lastiÄŸin dış kısmını yakarak dumanla, dikiz aynasıyla yansıtarak güneÅŸ ışığıyla ve her 30 dakikada bir aralarında 10'ar saniye olan üç uzun korna çalarak imdat iÅŸaretleri verin. Karın üzerine taÅŸ, çalı vb.'yle büyükçe bir ‘‘SOS’’ yazın. Bütün bunlardan sonra da olduÄŸunuz yerde bekleyin, yardım mutlaka gelecektir...YaÄŸmur ve karın ‘‘aniden bastırması’’, durduk yere bina çökmesi gibi bir ÅŸeydir. Onun için SOS (yani imdat meteoroloji gibi bir teknik kurumu siyasi istismarlardan kurtarın artık!)Â
button