Yağmur’a sarılırken içim titriyor

Güncelleme Tarihi:

Yağmur’a sarılırken içim titriyor
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 25, 2006 00:00

Cihan Ünal’ın büyük kızı Irmak Ünal, bir yıl aradan sonra yepyeni bir projeyle ekranlara dönmeye hazırlanıyor. Röportajımız sırasında Türkan Şoray’ın kızı olan kardeşi Yağmur Ünal’la kıyaslanmayı pek sevmediğini söyleyen Irmak Ünal, "Onu çok seviyorum, Yağmur’a sarılırken içim titriyor" dedi.

Bir yıl sonra yeniden bir aradayız. Bu bir yıl içinde hayatınızda çok şey değişti değil mi?

Evet, çok şey değişti. İyi değişimler de oldu, zor günler geçirdiğim de...

n Zor günler geçirdim derken?

Özel hayatımda. Biliyorsunuz, bir ilişkim vardı, o bitti. Ondan sonra kendimi inzivaya çektim. Beş ay gibi bir süre İstanbul’dan ayrıldım. Bir ay, en yakın arkadaşımın Kayseri’deki çiftliğinde kaldım. Çünkü dinlenmeye ihtiyacım vardı. Küskünlüklerim gitsin istedim.

n Kime ya da neye küsmüştünüz ki?

İnsanlara küstüm. Ben biraz fazla verici biriyim. Tabii ki bunu karşılık beklemeden yapıyorum. Ama vefasızlık gördüğüm zaman çok kırılıyorum. Bunlarla alakalı bir küskünlük yaşadım. Sonuç itibariyle arkadaşımın, annemin yanında huzur buldum.

n Sizi her şeye küstüren, bu kadar canınızı acıtan kişi eski sevgiliniz Alp Kırşan mı?
/images/100/0x0/55ead270f018fbb8f898e4a7


Röportajımın içinde isminin geçmesini istemiyorum. Çünkü ben bu insanın ismini geçirdiğim kadar geçirdim zaten. Tabii ki kırgınlığımın nedeni, yaşadığım son ilişkimden dolayıdır. Bunu anlamak çok da zor değil. Ben, hem arkadaş ilişkilerimde hem de kadın-erkek ilişkilerimde biraz fazla verici oluyorum. O zaman da insanlar biraz kendini garantiye alıyor. Nasıl olsa bir şey olmaz, bir şey demez durumu yaşanıyor.

n Kabullenemediğiniz ne?

İnsanlar kötü günde, iyi günde birbirlerine destek oluyorlar. Ondan sonra bir an geliyor ve birbirlerine karşı, hiçbir şey yaşanmamış gibi davranıyorlar. Yani sahneden selam vermeden çekip gidiyorlar. Ayrılığın bile bir adabı vardır.

YALNIZ DEĞİLİM

n Üç yıldır İstanbulda’sınız ve sizi çok yalnız görüyorum?

Hayır değilim. Sadece ilk geldiğim günkü gibi nahif, kırılgan değilim. Artık kendimi koruyorum. İstanbul beni çok yoruyor ama mücadelemi bırakmaya hiç niyetim yok. Arkamda çok desteğim olsaydı, prodüktörlerle görüşmemi sağlayan bir ailem olsaydı, belki bu kadar keyif almazdım.

n Oysa bu mücadeleyi kolaylaştırmanız mümkün. Hiç isyan etmiyor musunuz?

Zaman zaman ediyorum. Anneme isyan ediyorum.

n Niye annenize isyan ediyorsunuz ki? Oysa babanız Cihan Ünal size destek olabilir...

İsyan etmek de bir samimiyet gerektirir. Onun için anneciğim çekiyor benim kahrımı. Annem de benim neler yapmak istediğimi çok net biliyor.

n Babanız Cihan Bey’le aranız neden açık peki Irmak Hanım?

İnanın ben de bunu bilmiyorum. Gerçekten işin sorun olan tarafı da bu. Bilsem bir şeyler yapabilirim. Ama şunu özellikle belirtmek istiyorum. Benim babamla aramdaki problem, bir yıldır var olan bir problem değil. Bizim üç yıldır aramızda bir şey var. İstanbul’a geldiğimden beri yaşanan bir sorun bu. Her baba-kız arasında yaşanabilecek bir şey.

n Belki de Cihan Bey, eski eşiniz Taj’dan, Amerika’dan ayrılıp Türkiye’ye gelmenize, burada oyunculuk yapmanıza falan kızdı.

Olabilir. Ama her şey hayatta istediğimiz gibi olmuyor. Evlatlarımızı bir ceviz kabuğunun içinde büyütemeyiz ki. Hepsinin kendine has idealleri, yapmak istedikleri hayalleri var. Herkesin kendi hayatı var. Ben babamla ilişkimi yoluna sokabilmek için elimden geleni yapıyorum. Bunun için birkaç adım attığımı düşünüyorum. İnşallah o da bana bir adım atar.

n Şöyle bir imaj var; Siz ailenin asi, isyankar kızı, kardeşiniz Yağmur ise sessiz, sakin, üniversitesini okuyan cici kızı.

Biliyorum. İki tane üniversite bitirdim yetmemiş demek ki. Ben tişörtler yaptırmayayım da kimler yaptırsın. Bundan böyle mesajlı tişörtlerle gezeceğim. Ben gerçekten dişimle, tırnağımla bir yere geldiğime inanıyorum. Lütfen buna biraz saygı göstersinler.

n Yağmur’la karşılaştırılmaktan nefret ediyor gibisiniz?

O da ben de nefret ediyoruz. Ben 29 yaşındayım. Yağmur ise 22 yaşında. Ben ondan yedi yaş büyüyüm. Biz birbirimizle iletişimimizi hiç koparmadık. Dizilerde oynadığım için göz önünde olan benim sadece. Hepsi bu.

n Peki... İş hayatınızda bir gelişme var mı, yeni bir proje mesela?

Herkes beni Amerika’ya gitti zannettiği için bütün yapımcılara teker teker giderek, tekrar kendimi hatırlattım. Sonrasında da çok da güzel teklifler aldım. Bunların içinden de Tarık Akan’la Sibel Can’ın başrol oynadığı "Ah İstanbul" adlı diziyi kabul ettim. Şerif Gören’le çalışacağım. Diziye ikinci bölümde gireceğim. Çok değişik bir karakteri canlandıracağım. Marjinal bir rolüm var. Ama suratsız bir rol değil. Çok dişi bir rol.

n Oyunculuk ya da proje anlamında Türkan Şoray’la hiç fikir alışverişinde bulunur musunuz?

Kendisi çok saygı, sevgi duyduğum birisidir. Ama bu tür konularda hiçbir zaman alışverişimiz olmamıştır. Benim için önemli birisidir. Her şeyden önemlisi Yağmur’un annesidir.

n Yağmur’u çok seviyorsunuz...

Yanlış anlaşılacak diye inanın kardeşimi çok seviyorum demeye bile korkar oldum. Tabii ki kardeşimi çok seviyorum. İçim titriyor ona sarılırken. Yedi yaşındayken onu kucağıma aldım. Bütün gazetelerde resmimiz vardır. Yani aslında doğduğum günden beri gazetelerdeyim. Bunu da tişörte yazacağım.

CAZ SÖYLEMEK İSTİYORUM

n Biraz önce de söylediniz. Nedir bu tişörte yazma durumu Allah aşkına?

Son günlerde insanlar söyleyecekleri şeyleri tişörtlerine yazmaya başladı artık. Ben de yazacağım. Birkaç tane beyaz tişört aldım. En güzel yöntem. Şimdi bile yeni bir slogan buldum. Mesela, "Bu ilk paparazzi resmim değil. Doğduğum günden beri gazetedeyim. Hiç de bir merakım yok" yazacağım. Yani derdim şu, beni çekmeyin demiyorum, sadece altına yanlış bir şey yazmayın. Tek isteğim bu. Benim ne düzensiz hayatım var ne de marjinalim. 29 yaşındayım 3’üncü flörtümü yaşıyorum. Bunun neresi düzensiz bir hayat, sorarım size...

İlişkimi koruyorum

Gökmen'le temeli arkadaşlığa dayalı olan çok güzel bir ilişkimiz var. Babamın onunla evlenirsem beni affedeceği falan yazıldı. Hiç böyle bir şey olabilir mi? Babam böyle bir şart koşan birisi değildir. O, hiçbir zaman böyle konulara karışmaz. Böyle haberler beni çok kırıyor. Gökmen ile çok güzel bir şey yaşıyoruz. Elimden geldiğince bu ilişkiyi korumaya çalışıyorum.

İddiam yok

Televizyonda yerleşmiş bir güzellik kriteri var. Hokka burun, bebek yüz, renkli göz gibi, çizilmiş suratlar tercih ediliyor. Benim değişik bir suratım var. Aynaya baktığım zaman kendimden çok memnunum. Ama öyle çıtı pıtı bir surat değilim. Dolayısıyla benim sinemaya daha uygun bir suratım var. Değişik olmamın da kıymetini biliyorum. Benim hiçbir zaman güzellik iddiam olmadı, olmayacak da. Çünkü benim başka bir iddiam var. Ben iyi bir oyuncu olmak istiyorum. Amacım kısa yoldan para kazanmak olsaydı, şimdiye kadar çoktan Amerika’ya gidip, oramı, buramı estetik yaptırıp gelip, çizilmiş bir surat olarak iş üstüne iş yapardım. Ben bu kalıba giremem.

Caz söylemek istiyorum

Med Yapım Akademi’de şan eğitimi alıyorum. Hocalarım arasında Haldun Dormen de var. Yeni dizide de sesimle ilgili bir şeyler olma ihtimali var. Yani şarkı söyleyebilirim. Dolayısıyla kendi sesimle söylemek istiyorum. Bu yüzden de şan eğitimi almak istedim. Hazır olmak adına bunu yapıyorum. Ayrıca şarkı söylemeyi de seviyorum. En büyük hayallerimden biri, bir taburenin üzerinde, üzerimde simsiyah elbise, tepemde tek bir spot ışık ile tembel tembel caz söylemek.

Bunu bir gün yapacağım.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!