Cahit AKYOL
Oluşturulma Tarihi: Ekim 28, 2007 00:00
Christophe Vanderbauwhede Belçikalı. Eşi Işık ise Uşaklı. Ama bu çiftin hikayesi, herhangi bir yabancı damat Türk gelin hikayesinden farklı.
Çünkü Vanderbauwhede Türk eşine duyduğu aşk nedeniyle şirketinin Türkiye’de yatırım yapması için durmadan çalışıyor. Belçikalı halı devi Balta Group, onun ısrarlarıyla Uşak’ta önce bir iplik dokuma, ardından bir halı dokuma fabrikası kurdu. Şimdi Christophe Vanderbauwhede, şirketinin 2008’de yapacağı 17 milyon Euro’luk yeni yatırımı da Uşak’a aldırmak için kolları sıvadı.
Eylül ayı ortasında Uşak’ta Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nafiz Özak’ın da katıldığı bir açılış töreni yapıldı. Belçikalı halı şirketi Balta Group, Uşak’ta bir fabrika kurmuştu. Açılıştaki en ilginç konuşmayı Belçikalı şirketin Türkiye Koordinatörü Christophe Vanderbauwhede (38) yaptı. Türkçe konuşarak protokole teşekkür etti. Sözlerini de "Sevgili kayınvalidem Sönmez Sarp sana da teşekkür ederim. İyi ki beni geri çevirmedin" diye bitirdi. Son sözleri salondaki davetliler anlayamadı. Bir yandan da merak ettiler, Belçikalı işadamı bu kadar güzel Türkçe’yi nasıl öğrenmişti? İş durumundan mı Türkçe öğrendiniz, diye sordular, "Aşk durumundan" diye yanıt verdi Vanderbauwhede.
Christophe Vanderbauwhede Türkiye’deki yabancı damatlardan biri. Uzun boylu, sarışın, çok sempatik biri. 2006’da tüm dünyada 728 milyon Euro’luk satış yapan ve halı üretiminde dünya 5’ncisi olan Balta Group’un Türkiye Genel Koordinatörü. Türkiye ile tanışması 8 yıl öncesine dayanıyor. Şirketi onu yatırım imkanlarını araştırmak için Türkiye’ye gönderiyor. Christophe Vanderbauwhede’nin yolu halılarıyla ünlü Uşak’a düşüyor ve hayatı orada değişiyor:
"Dülgeroğlu diye bir otele yerleştim. Resepsiyonda Işık adında bir kız görevliydi. Üniversitede turizm okuyor, geri kalan zamanlarda da otelde çalışıyordu. Görür görmez aşık oldum. 3-4 gün sonra da evlenme teklif ettim. O da ilgisiz değildi. Ama aileler problem çıkartabilirdi. Bir hafta sonra evine gittim ve kızlarını istedim. Kayınvalidem ’Kızımı gurbet ellere gönderemem’ diye diretti. Çok yalvardım, ikna etmek için çok ter döktüm. Annesi ancak üç ay sonra evet dedi. 13 Kasım 1999’da evlendik. Artık yarı Uşaklı olmuştum. Uşaklıların bana enişte demesine de alıştım. Eşimi alıp Belçika’ya döndüm. Şirkete de bir rapor yazıp Uşak’ta fabrika açmamız gerektiğini belirtim."
KAYINVALİDEMDEN SONRA ŞİRKETİME DE DİL DÖKTÜM
Vanderbauwhede’nin şirketi, gelişmekte olan bir ülkede iplik dokuma fabrikası kurmayı düşünüyordu. Ama hangi ülkede? Christophe fabrikanın Uşak’ta kurulması gerektiğini söyledi. Şirket yönetimi neden Uşak’ta yatırım yapılması gerektiğini anlamadı: Uşak yerine neden Çin’de fabrika kurmayalım, diye sordular. "Türkiye’de risk görmüyorum. Yabancı yatırımcılara verilen destek artıyor. Çin’de insanlar hem çalışmayı sevmiyor hem de güven vermiyor. Türk işçisi kaliteli iş yapıyor, girişimcilik ruhu da var. Ayrıca Türkiye iplik ve yedek parça konusunda kaliteli lojistiğe sahip... İşte böyle savundum Türkiye’yi. Sonunda tezlerim kabul edildi. Şirketimiz ilk olarak Uşak’ta 12 milyon Euro’ya iplik dokuma fabrikası kurdu. Sonra tayinim Fransa’ya çıktı. Işık’la birlikte Paris’e yerleştik. Üç yıl sonra Balta Group Türkiye Genel Koordinatörü olarak yeniden Uşak’a döndüm."
HEP EŞİNİN MEMLEKETİNİ TUTUYORSUN DEDİLER
Balta Group, Uşak’ta bir iplik fabrikası kurmuştu ama yabancı damat bir de halı fabrikası kurmasını istiyordu. Şirketi tüm dünyada halı üretiyordu; bu ülkelerin arasına niçin Türkiye de girmesindi? O sırada yeni bir yatırım planlandığını öğrendi. Yeniden şirket yönetimi nezdinde lobi yapmaya başladı.
"Yatırımın Polonya, Romanya, Ukrayna, Mısır, Endonezya veya Çin’de yapılması düşünülüyordu. Türkiye diye ısrarımı sürdürdüm. Hep eşinin memleketini tutuyorsun, dediler. Uşak’ın sivil toplum temsilcileri ve yerel işadamlarından destek aldım. Onlar da Balta Orient’in yönetimiyle temasa geçti. Bunun üzerine Balta Group’un Yönetim Kurulu yatırım için yine Türkiye’yi seçti."
Bütün bunlardan sonra Christophe, kayınvalidesine teşekkür etmesinin normal olduğunu söylüyor: "Tabii ki kayınvalidem kızını vermeseydi, ben de yatırımların Uşak’ta yapılması için bu kadar savaş vermezdim!"