Güncelleme Tarihi:
Wilma Elles, Alman bir ailenin beş çocuğundan biri. Köln’de dünyaya gelmiş. 25 yaşında. Ailesi hâlâ Köln yakınlarında, yeşillikler içinde yaşıyor. Büyük makineler için parça ürettikleri bir şirketleri var.
“Ailem büyük” diyor Elles: “Hemen hepsi ciddi işler yapıyor. Kimi ekonomist, kimi doktor. Benim gibi sanatla iç içe pek kimse yok. Sadece büyük büyük amcam George Bavtenieff tiyatro oyunculuğu yapıyor New York’ta.”
Babasından bahsederken “Aile şirketinde çalışmamı isterdi sanırım” diyor ama oyunculuk sevdası kendisini o kadar erken yaşta göstermiş ki, başka bir mesleği aklından bile geçirmemiş. Henüz 4 yaşındayken ablasıyla bir tiyatro oyununda oynamış. 12 yaşında ilk oyunculuk dersini aldıktan iki yıl sonra, lisenin yanı sıra tiyatro okuluna da gitmeye başlamış. 17 yaşındayken girdiği final sınavını unutmuyor: “İki oyuncu, 1,5 saatlik bir oyunda oynadık. Sonunda sınavı geçtim.”
TÜRKİYE YOLUNU “TÜRK USULÜ” AÇTI
Diplomayı alınca “Çok küçük bir şehir” dediği Köln ona dar gelmeye başlamış tabii. Aralarında Berlin’in de olduğu farklı şehirlerde yaşamaya başlamış. Ailesinden ve çevresinden kimse oyuncu olmadığı için tamamen kendi çabasıyla bazı tiyatro oyunlarında, filmlerde oynamış. Onlardan biri de Türk yönetmen Mehmet Güneş’in 2008’te çektiği “Türk Usulü” adlı filmmiş. Ona Türkiye yolunu açan da bu film.
Güneş, genç oyuncuyu “Öyle Bir Geçer Zaman ki”deki Carolin karakteri için önerince, İstanbul’a görüşmeye gelmiş. Ve kadroya dâhil edilmesi hiç uzun sürmemiş. D-Productions Kurumsal İletişim Direktörü Aslı Başar, “Wilma’yı ilk gördüğümüzde uzun zamandır tanışıyor gibiydik. İçimizden biri gibiydi” diyor. Gerçekten de Elles’in içinde bir Türk yaşıyor. Almanya’da en yakın arkadaşları Türk’müş.
“Öyle Bir Geçer Zaman ki”nin kadrosuna dâhil olunca, sevinçten havalara uçtuğunu anlatıyor coşkuyla: “Bir saniye bile düşünmedim. İyi bir projede çalıştığım her yer benim evim gibidir, hiç yabancılık çekmem.”
Ama İstanbul’un yeri çok farklı. Dizi bitse de Elles buradan ayrılmaya pek niyetli görünmüyor. Zaten dizi dört sezonluk bir proje.
Almanya’da daha önce mütevazı rollerde görünse de, “Öyle Bir Geçer Zaman ki” sayesinde orada da tanınır olmuş. “Oraya gittiğimde, beni o kadar çok insanın tanımasına çok şaşırıyorum” diyor.
SOKAKTA TEPKİYLE KARŞILAŞMADIM
“Öyle Bir Geçer Zaman ki”yi izlerken, ona tepki gösterenler de belli ki onu canlı kanlı karşılarında görünce yumuşuyor. “Hiç korkunç bir tepki gördüğün oldu mu dışarıda?” diye soruyorum. Cevabı yine pozitif:
“Türk insanı çok sıcak ve iyi niyetli. Basına yansıyan haberlerdeki gibi tepkilerle sokakta hiç karşılaşmadım. Hep iyi ve güzel şeyler söylüyorlar.”