Güncelleme Tarihi:
Dünyanın sonunun geleceğine ve bunun biz insanlar yüzünden olacağına eminiz, hatta bu konuda hemfikiriz. O kadar ki insan eliyle gelen dünyanın sonu teması Hollywood’dan gelen fütüristik filmlerin, bilimkurguların ortak noktası oluyor.
‘Dünya-Yeni Bir Başlangıç’ (After Earth) da bu filmlerden biri.
Günümüzden yaklaşık bin yıl sonra bir uzay gemisi, insanoğluna tehdit oluşturacak bir gezegene iniyor.
Bu gezegenin adı ise, sıkı durun: Dünya!
İnsanlar Dünya’yı terk edeli çok olmuş. Dünya da o arada insanları yok etmeye programlanacak şekilde gelişmiş.
Filmin başında ‘cennet’ diye tabir edilen bu gezegenin insanlar tarafından nasıl hor kullanıldığını, işgal edildiğini, yakılıp yıkıldığını, geriye dönük sahnelerle görüyoruz.
SOĞUK BİR BABA OĞUL İLİŞKİSİ
Filmin sonrası daha çok bir baba oğul ilişkisi anlatımına dönüyor.
Genç Kitai Raige, korkusuz ve yenilmez bir kumandan olan babası Cypher’ın gözüne girebilmek için elinden geleni yapıyor.
Ne var ki katı kuralları olan babasıyla bir türlü istediği yakınlığı kuramıyor.
Bu yakınlık baba oğlun çıktığı bir görev sırasında yeniden sınanacak.
Uzay gemileri düşen genç Kitai Raige ve babası Cypher, insan ırkının kaçmasından bin yıl sonra dünyaya ayak basıyorlar.
Cypher bacakları kırık olduğu için yerinden kıpırdayamayacak halde.
İş Kitai’ye düşüyor tabii, yardım çağrısı yapmak üzere tehlikeli bir yolculuğa çıkması kaçınılmaz oluyor.
Eğer eve dönebilmek istiyorlarsa, baba oğulun birlikte çalışmayı öğrenmesi ve birbirlerine güvenmeleri gerek.
M. Night Shyamalan, kariyerine iyi başlayıp düşüşle devam eden isimlerden.
TEHLİKE GERÇEKTİR AMA KORKU BİR SEÇİMDİR
Will Smith, başrolü oğluna, yardımcı rolü de kendine alarak kendisinden çok şey bekleyen izleyiciyi hayal kırıklığına uğratıyor.
Django’yu reddedip böyle bir filmde oynaması ancak oğluna geçtiği bir kıyak olarak nitelendirilebilir.
İlerlemeyen hikâyesiyle ‘sıkıcı’ damgasını hak eden filmde kanımca tek dişe dokunur şey Will Smith’in oynadığı Cypher’in kurduğu şu cümleydi: “Korkunun gerçek olmadığını anlamalısın, korku yarattığın düşüncelerin ürünüdür. Tehlike gerçektir ama korku bir seçimdir.”
Gördüğünüz gibi Dünya Yeni Bir Başlangıç öyle çok parlak bir film değil.
Ne olursa olsun da bilimkurgu ve Will Smith olsun demiyorsanız, başka seçenekleri değerlendirmenizde fayda var. Kendinize alternatif arıyorsanız yine bu hafta vizyona giren ve çok daha yere basan bir hikâye anlatan Gus Van Sant filmi ‘Kayıp Umutlar’ı (Promised Land) görün derim. Matt Damon’ın başrolünde olduğu film kasaba sakinlerinin arazilerini satın almak üzere ikna turları atan bir doğalgaz şirketi pazarlamacısının gerçek hikâyesini anlatıyor.