Güncelleme Tarihi:
Futboldan hiç anlamam. Ancak Fenerbahçeli Volkan Demirel’in yıldız sporcu olduğunu bilecek kadar da futbol kültürüm var.
Ünlü kaleci ve eşi Zeynep Demirel’in evlerine vardığımızda ekibimizi kapıda fanatik bir taraftar karşıladı! Jack Russel cinsi Keeper bizlere önce oyuncağını getirdi; sonra çubuklu formasıyla poz verdi.
Bahçede bize, tavrı ve ebadıyla saygı uyandıran, kameralarla da gayet barışık olan Boss eşlik etti. Giriş katının bir altındaki salona geçtiğimizde duvardaki içinde sarı lacivert balıkların yüzdüğü dev akvaryumu da görünce iyice ikna oldum: Bu evin sahipleri, sadece (bizim gibi her yeri dağıtan, her köşeyi gezen; çay içmeyi seven) misafirleri değil, hayvanları da çok seviyor.
Hemen söyleyeyim, futbolu sevseniz de sevmeseniz de, bu sporu anlasanız veya benim gibi anlamasanız da hiç fark etmez, bu evde Volkan ve Zeynep Demirel çiftiyle vakit geçirmek keyifli.
ZEYNEP TANIŞMAMIZDAN ÖNCE FUTBOLLA İLGİLENMEZMİŞ
Tabii ki onun gibi tecrübeli bir futbolcuyu yakalamışken, Volkan Demirel’e birkaç uzmanlık sorusu soruyorum. Kaleci olmak zor mu? Bu soruma “İlk bakışta öyle gözükmez ama kaleci olmak hem zordur hem de büyük sorumluluktur. Futboldan anlamayanlar ‘kaleci ne yapıyor ki, sadece duruyor’ gibi düşünüyor. Kaleci hep bekleyendir, arkadaşları gol atar o sevinemez (gerçi ben fırsat buldukça yanlarına gidiyorum). Kaleci yalnız adamdır ve top geldiğinde, ne olursa olsun son hamleyi yapar” cevabını veriyor Volkan Demirel, sonra bir de ekleme yapıyor: “Herkes kalecilik yapamaz, özgüveninizin yüksek olması lazım. Bazı şeylerden kendinizi soyutlayabilmeniz de çok önemli.”
Onun 13 yaşında futbola başladığını düşünürsek, buna tecrübe diyoruz.
Güneşli bir gün olduğu için ön taraftaki bahçeye çıkıyoruz. Evin küçük köpeği Keeper bize her adımda eşlik ediyor. Bir ara Boss da yanımıza geliyor. Sormaya devam ediyorum...
Zeynep Demirel de gönülden Fenerbahçeli mi yoksa eş durumundan mı öyle oldu? Volkan Demirel “Zeynep beni tanımadan önce futbolla ilgilenmiyormuş. Hatta beni önceden hiç tanımadığını söyledi. Tabii ki sonra futbola ilgi duymaya başladı. Zeynep de iyi bir Fenerbahçeli” diyor.
Başka şansı var mıydı, yani istese başka bir takımı da tutabilir miydi soruma ise şu yanıtı alıyorum: “Kendimi onun yerine koyuyorum, eğer ben başka bir takıma sempati duysaydım bunu eşim için değiştirmezdim. Neyse ki öyle bir şey olmadı.” Zeynep Demirel artık eşinin tüm maçlarını izliyor.
MAÇTA YENİLİRSEK EVDE TATSIZ OLURUM
İyi bir maçın sonrasında evde bayram havası mı eser? Ve tam tersi, takım yenilirse bu durum evdeki havayı (olumsuz) etkiler mi? Ünlü kaleci “Bayram havası esmiyor ama tabii ki mutlu oluyoruz. Yenilince de mutsuzluk yaşanıyor. Öyle bir durumda biraz tatsız oluyorum, o kadar... Hiç öyle, kimse benimle konuşmasın gibi huylarım yok” cevabını veriyor.
Volkan Demirel başka sporlarla ilgilenmeye pek vaktinin olmadığını da itiraf ediyor. Zeynep Demirel’se spor yapmayı sevdiğini ancak bugünlerde buna pek vakit ayıramadığını söylüyor. Bu arada Volkan Demirel onunla “Fotoğraf çekmek spordan sayılmaz, değil mi?” diye şakalaşıyor.
MARKA ŞART DEĞİL PAZARDAN DA GİYİNİRİM
En üst katta yatak ve kıyafet odaları var. Merdiven boyunca koridorda da Zeynep Demirel’in seçtiği esprili resimler...
Kıyafet odası çok düzenli, derli toplu. Zeynep, sadelikten yana, evdeki asıl derli toplu insansa Volkan Demirel... Düzeni seviyor. Bu huyunun henüz eşine geçmemiş olmasından “şikayetçi”.
Peki Volkan Demirel’in gardırobunda en çok hangi parçalar var? “Hepsinden, ortaya karışık bir şeyler” diye esprili bir cevap veriyor. “Kıyafet konusunda bir takıntısı olmadığını vurgulayan Volkan Demirel şunu da ekliyor: “Zeynep’le birlikte dolabımda bir değişiklik oldu. Eskiden daha fazla kıyafet alırdım. Onun sayesinde artık daha seçiciyim. Önceleri bilmediğim için, örneğin birbirine çok benzer tişörtler alıyordum. Artık buna gerek olmadığını biliyorum.”
Gereksiz veya bir sezon çok moda olan şeylerin alınmasına karşı çıktığını anlatan Zeynep Demirel, “Baştan aşağı marka, iyi giyinmek manasına gelmiyor. Ve illa pahalı veya marka olan iyidir yaklaşımı da doğru değil. Ben bunlara inanmıyorum. Ben pazardan da alışveriş yaparım” diyor.
FENERBAHÇE’DE JÜBİLE YAPMAK İSTİYORUM
Spor yapan insanların yine de en çok spor kıyafeti mi olur? Bunu da evin sporcusu cevaplıyor: “Öyle bir şey söz konusu değil. Sporcuyuz diye eşofmanla gezecek halimiz yok. Ben zaten eşofman giymeyi pek sevmem. Kamptayken yeterince giyiyoruz.”
Başarılı kaleci, sahadaki ve gündelik yaşamdaki Volkan Demirel’in biraz farklı olduğunu da kabul ediyor. Sahaya çıkınca büyük bir sorumluluk hissediyormuş çünkü: “Yanlış bir şey yapmaktan, insanları kırmaktan korkarım. Ama sahada daha ciddi, sadece işine odaklı, daha agresif olabiliyorum. Tabii hepsi yeşil sahayla sınırlı, tümü orada kalıyor.”
Çaylarımız tazelenirken bir futbolcu için yurt dışında oynamış olmanın önemli bir tecrübe olup olmadığını soruyorum. Volkan Demirel “Şart değil ama oradaki havayı solumak, futbolu görmek de önemli. Benim böyle bir planım yok. İmkanlar el verirse Fenerbahçe’de jübile yapmak istiyorum. Ancak genç arkadaşlara yurt dışını tecrübe etmelerini tavsiye ediyorum” diyor
EVLİLİKTE HİÇ SORUN YOKSA ORTADA BİR SIKINTI VARDIR
Evlilik bir futbolcunun hayatını olumlu yönde etkiler mi diye soruyorum. Volkan Demirel, “Evlilik çok güzel. Bazen sorunlar da olabiliyor ama sorun olmazsa orada da bir sıkıntı vardır; herkes bir kenara çekilmiş, durumu kabullenmiş diye düşünürüm. Evlilik; kavgasıyla, üzüntüsüyle, her yönüyle çok güzel” şeklinde tam kararında bir cevap veriyor.