Vize dediğin ateşten çember atlayana 139 ülke, takılana 53 ülke serbest

Güncelleme Tarihi:

Vize dediğin ateşten çember atlayana 139 ülke, takılana 53 ülke serbest
Oluşturulma Tarihi: Kasım 19, 2006 00:00

Türk vatandaşlarının eşit muamele gördüğü tek yer belki de konsolosluklar. Özellikle son birkaç yıldır terör olayları nedeniyle kimliğe bakılmaksızın, kötü muamele ve zorluklarla karşılaşıyorsunuz. İşadamı mısınız? Yazar, gazeteci ya da sanatçı? Acil işiniz mi var? Sürekli gidip gelmenizi gerektirecek uluslararası bir pozisyonda mısınız? Bilimsel bir tez mi sunacaksınız? Hiç fark etmez.

Evlilik cüzdanınızın fotokopisinden, kredi kartı ekstrelerine kadar sizden her şey istenebilir ve tüm bunlar da yetmeyebilir. Türkiye’deki konsolosluklardan vizeyi güç bela alsanız bile, duyduklarınız nedeniyle acaba o ülkeye gittiğimde kapıdan döner miyim, uçağa konup geri gönderilir miyim korkusu yaşarsınız. Vize almak o kadar karmaşık ve pahalı bir iş haline geldi ki özel olarak bu işi yapan danışmanlık şirketleri, konsoloslukla aranıza giren taşeron şirketler, ölçüleri farklı vesikalık fotoğrafı en iyi çeken fotoğrafçılar türedi. Yani bir sektör oluştu. Vize sektörüne şöyle bir baktık, uygulamaları ırkçılık olarak yorumlayan, içinden "İşim olmasa lanet olsun diyeceğim, gitmeyeceğim" diye geçiren kişilerin hikayelerini dinledik.

BİR AMERİKAN VİZESİ RÜYASI YA DA PARANOYA ŞATOSUNDA GEÇEN YARIM GÜN
/images/100/0x0/55eb5d30f018fbb8f8bc5606

İş nedeniyle New York’a gitmem gerekiyordu geçen ay. ABD Konsolosluğu’ndan randevu almak için çağrı merkezini aradım. Telefonu açan makine bir insanla irtibata geçebilmem için PIN numarası almam gerektiğini, bunun için de ya kredi kartıyla ya da bankaya giderek 16 dolar yatırmam gerektiğini söyledi. İşlemi yaptım, verilen numarayı kaydedip, tekrar aradım. Numarayı tuşladıktan sonra karşıma çıkan kişiye acil randevu talebimi anlatırken telefon kapanmasın mı? Bir daha mı 16 dolar vereceğim şimdi? Aynı numarayı tuşladıktan sonra karşıma çıkan kişi aynı telefon konuşması sırasında randevuyu almam gerektiğini yoksa PIN numarasının geçersiz olacağını söyledi. Durumu anlatırken, cinnet aşamasına geldim. Bundan etkilenmiş olacak ki randevu tarihi verdi.

Randevu günü, talimatlara göre cep telefonumu evde bırakarak İstinye’deki şato benzeri konsolosluğa vardım. Kapıdaki x-ray’den geçtim, güvenlik görevlileri bir düğmeye basarak kurşun geçirmez ağır kapıyı açıp okları takip etmemi, asansöre binince ikiye basmamı söyledi. Kimsenin olmadığı koridorlarda yürüdüm, zaten sadece ikinci kata çıkan asansöre bindim ve vize bölümü yazan kapının önünde durdum. Yine bir görevli düğmeye bastı ve kapı açıldı. Odada 8 gişe, bekleme salonunda 3 görevli ve bir tuvalet var. Tam 3.5 saat bekledim. Şeker problemi olanlar, midesi asit yapanlar size sesleniyorum, yanınızda bisküvi götürün, hayat Survivor adasındaki kadar zorlaşıyor orada. Bekleme sırasında görevliler arasında şöyle konuşmalar geçiyordu: "Benim kartım o asansörü açmıyor, o koridora giremiyorum, biraz ayıp oluyor." Demek ki konsolosluk, personeline de pek güvenmiyor.

Dinledikçe tedirgin oldum. Ya şekerim iyice düşer ve bayılırsam? Komplo sanıp, kimyasal bomba olduğumu, salgın hastalık taşıdığımı sanıp karantinaya alırlarsa? O sırada gişelerin bulunduğu ve arkasında neler olduğunu bilmediğimiz bölmeden 20-25 yaşlarında iki genç çıktı. Elleri bileklerine kadar simsiyahtı. Suratları allak bullak olduğu için "Ne oldu kazan dairesinde boru mu patlamış" esprisinden vazgeçtim. Meğerse 3 aydır vize almaya çalışıyorlarmış. Biri dil okuluna, biri gezmeye gitmek istiyor. Sorun isimlerinin ABD’de suç işlemiş kişilerle benzerlik taşımasıymış. O yüzden bütün parmaklardan mürekkepli örnek almışlar.

Normalde dijital bir aletle alıyorlar parmak izini. Çocukların tiplerini mi beğenmediler diye bakıyorum, hayır. Bir tanesi neredeyse küçük Amerika gibi giyinmiş: Ralph Lauren yazılı sweat-shirt, Levi’s kot, altında Timberland bot. Üç buçuk saatin sonunda benim işim bittiğinde onlar hálá oradaydı.

AYŞE KULİN - Yazar

Fransa beni 3 aylık vizeyle cezalandırdı

Hayatım vize kuyruklarında geçmekte. Üç yıllık Schengen vizem yeni bitmiş. Almanlar verdiğine göre, belki Fransızlar da lütfeder umuduyla, hazır ettiğim belgelerin yanına bir de nazik mektup ekliyorum, sık sık imza günü, seminer gibi nedenlerle yurtdışına çıkmak zorunda kaldığından, yaşı hayli geçkin bu yazara, sanatsever bir millet olarak, acaba üç yıllık bir vize verirler mi? Çünkü eziyeti bir yana, süresine bakmaksızın, bedeli de 150 YTL, her bir vizenin.

"Üç yıllık vermeseler de bir yıllık alırsın" diyor, eş-dost. Vize geliyor. 150 YTL karşılığı üç aylık vize almışım. Vizeyi verdilerse, gideceğin ülkede çalışmayacağına, teröre bulaşmayacağına ve hastalanırsan başlarına kalmayacağına ikna olmuşlar, demektir. Vizeden sorumlu Bay Bernard Dufrene, tüm bunlara ikna olmuş. Peki neden hiç değilse bir yıllık değil de üç aylık vize vermiş? Çünkü üç yıl önce, Fransa’dan vize almış ama Fransa’ya gitmemiş olduğum için CEZA VERMİŞ bana.

Şu anda, gönlüm o kadar kırık ki, üç ay sonra Cenevre’deki oğluma giderken, bir 150 YTL daha verip, Fransız vizesi almayacağım, Fransa’ya da gitmeyeceğim, Fransız şarapları içmeyecek, Fransız ürünleri kullanmayacağım. Varsın bu da benim cezam olsun, karınca kararınca.

İNGİLTERE TAŞERON ŞİRKETE DEVRETTİ

Bombalı saldırıdan sonra İngiliz Konsolosluğu vize başvuruları için aracı bir şirketle anlaşmaya karar verdi. Açtığı ihaleyi Setur şirketi kazandı ve 2005’ten beri Britanya’ya gidecekler Gaziantep, Marmaris, Antalya, Ankara, İstanbul ve İzmir’deki Setur’lara başvuruyor. Setur’un vize yetkilisi, firmayla konsolosluk arasındaki anlaşmaya aykırı olduğu gerekçesiyle, bu hizmetin parasal karşılığını açıklamıyor. Fakat aldığımız bilgiye göre Setur, Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda devletinden herhangi bir ücret almıyor. Başvuru başına kişilerden 40 YTL işlem harcı alıyor. Bu ücret başlangıçta 30 YTL’ydi. Bir yılda yapılan 10 YTL’lik zammın gerekçesi de belirsiz.

MEHMET GÜLERYÜZ - Ressam

Sizi istemiyoruz desinler ona göre hareket edelim

10 yıl önce bir arkadaş daveti üzerine Almanya’ya gitmeye niyetlenmiştim. Konsoloslukta mesleğim soruldu. Ressam olduğumu söyleyince "O zaman bir resim çizin" dediler. Bir not kağıdına saçları dağınık bir kadın deseni çizdim. Kağıdı içeri götürdü. Bir tane daha yapmamı isteyince, para vermeleri gerektiğini söyledim. Espriyle halletmiştim o gün ama işler değişti.

Uluslararası Plastik Sanatçılar Derneği Başkanı ve Avrupa Plastik Sanatlar Derneği Denetçisiyim. Geçen ay bu nedenle Brüksel’de bir toplantıya katılmam gerekiyordu. Davet mektubunun aslını vermeme rağmen benden banka cüzdanlarımın ve tapularımın kopyaları istendi. Sonunda 3 aylık vize verdiler. Her toplantıda bu sıkıntıyı çekmek zorunda mıyım? İşim olmasa, lanet olsun, diyeceğim ve gitmekten vazgeçeceğim ama elim mahkûm. Bize açıkça "Türkleri istemiyoruz" desinler, bunu bilelim ona göre tavır takınalım. Bence bu aşağılamayı hep birlikte protesto etmeliyiz.

CENGİZ SOLAKOĞLU - İşadamı

Bir vize için bu kadar aşağılanmam 6 bin Euro’yu yakarım, tura çıkmam

Uzun yıllar Koç Holding’de üst düzey yöneticilik yapan, Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Cengiz Solakoğlu, haziran ayında eşi Yetil Hanım’la birlikte Kopenhag’a gitmeye karar verdi. Vize için başvurduğu Danimarka Konsolosluğu birçok belgeye ek olarak bir de evlilik cüzdanının kopyasını istedi. Solakoğlu bu garip isteği de yerine getirmesine rağmen Setur aracılığıyla yaptığı başvuru yeterli görülmedi, bizzat konsolosluğa gitmesi istendi. Bu duruma çok sinirlenen Solakoğlu "Hiçbir ülkenin istemediği evlilik cüzdanımızı bile gönderdik. Şimdi de bizzat gitmemizi istiyorlar. Bir vize için bu kadar aşağılanmam. Danimarka’dan vize almam, o tura da çıkmam" diyerek 6 bin Euro’yu yaktı. Bu olay Hürriyet’in manşetine taşınmasına rağmen Danimarka Konsolosluğu’ndan bir özür telefonu bile almadı. Konsoloslukların vize uygulamalarını ayrımcılık ve ırkçılık olarak yorumlayan Solakoğlu şöyle diyor: "Bu olaydan sonra, Cengiz Abi bir yolunu bulup gitmiştir ve o parayı yakmamıştır, diyenler çok oldu. Kesinlikle gitmedim, bireysel bir tepki koydum. Ama bence Avrupa ülkelerinin yaptığı bu işin tek bir izahatı var: Türkleri sevmiyorlar. Sivil toplum örgütleri birleşip tepki vermeli. Bireysel tepkimin hiçbir anlamı olmadı."

ABDÜLKADİR YÜCELMAN - Cumhuriyet Gazetesi Yazarı

İKİ KEZ RANDEVU PARASI VERDİM ALMANYA’DAKİ DAVETE YETİŞEMEDİM

İki ay önce Türk Havayolları ve DZT Alman Turizm Merkezi’nin davetlisi olarak Stuttgart’a gitmeye niyetlendim. Dünya Kupası için henüz Berlin’den dönmüştüm, bu nedenle vizemin olduğunu sanıyordum ama bir baktım bana sadece bir aylık vize vermişler Kupa için ve bitmiş. 10 Euro verip, randevu aldım ve yeniden başvurdum. Seyahat sigortamın eksik olduğu söylendi. 274 YTL’lik bir sigorta yaptırıp gittim. İkinci kez 10 Euro yatırmam gerektiği söylendi. Zaten vize ücretine ek olarak bir de randevu için böyle bir ücret talep ediyor olmalarını son derece garip bulmuştum. Ama yapacak bir şey yok, tekrar parayı yatırdım. En sonunda bana vize verdiler ama gitmem gereken davete yetişemedim.

DOÇENT KONFERANSA GİDEMEDİ

Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ali Murat Vural, Emin Çölaşan’a gelen okur mektuplarını kitaplaştırmıştı. 2003’te bu çalışmasından İngilizce bilimsel bir tebliğ hazırlayıp Teksas Üniversitesi’ndeki konferansa katılmak istedi. Vize için ABD’nin İstanbul Konsolosluğu’na başvurdu. Vural’ın yeşil pasaportu olmasına rağmen vizesinin 6 haftadan önce çıkmayacağı, çünkü isminin Washington’da güvenlik soruşturmasından geçmesi gerektiği söylendi. Vural işin peşini bırakmamaya kararlıydı. Milli İstihbarat Teşkilatı’na başvurdu, "Beni aklayın ve bir belge verin, bunu Amerikalılar’a göstereyim" dedi. MİT sicilinin temiz olduğunu, fakat böyle bir belge veremeyeceğini söyledi. Bir süre sonra konsolosluktan aradılar, size vize verdik dediler, hem de 10 yıllık. Vural bu vizeye güvenerek 2005’te yine bir konferans için Kuzey Carolina’ya gitmeye karar verdi. New York’a indiğinde altı saat sorgulandı. En sonunda geçiş izni verdiler fakat Vural o gün yaşadığı aşağılanmayı unutamıyor. Bir daha ABD’deki hiçbir kongreye gitmeyi düşünmüyor.

26 FARKLI BELGE İSTENİYOR GİZLİLİK HAKLARI GÖZETİLMİYOR

Ankara Ticaret Odası’nın "Vize Çilesi" adlı raporuna göre bir işadamı bir ülkeden vize alma girişiminde bulunduğunda istenen muhtemel belgeler şöyle: Vize Başvuru Formu, pasaport, istenen ölçülerde vesikalık fotoğraf, dilekçe, gidilecek ülkeden bir şirketin göndereceği davetiyenin aslı, davetiye gönderen bir şirket ise o yabancı şirketin ticaret sicil kaydı belgesi, yurtdışı sağlık sigortası (en az 30 bin Euro tedavi tazminatlı), Ticaret Sicil Gazetesi Fotokopisi, Oda Sicil Kayıt Sureti Aslı, Faaliyet Belgesi Aslı, Vergi Levhası Fotokopisi, Mükellef Belgesi (Vergi Dairesinden tasdikli), Noterden Onaylı İmza Sirküleri, Bağ-Kur’dan döküm aslı, SSK’ya giriş bildirgesi fotokopisi, AT/11 Belgesi, Ortaklık Teyit Belgesi, Banka Hesap Cüzdanı Fotokopisi, Kredi kartı ekstresi, Tapu Fotokopisi, Son üç ayın banka dökümleri, son üç ayın maaş bordroları, dört aylık SSK prim bordrosu, işverenin seyahatle ilgili yazısı, otel rezervasyonu (Parasının ödenmesi şartı), gidiş-dönüş tarihleri belli uçak, tren veya otobüs rezervasyonu, bazen vize talep eden kişinin şahsi müracaatı.

Bu belgeler arasında Türkiye’de gizliliği yasayla hüküm altına alınan vergi beyanı, mal beyanı, banka hesap bilgileri de yer alıyor. Aslında konsolosluklar kredi kartı ekstresi talep ederek, özel hayatın gizliliği ilkesine aykırı hareket ediyor. Vergi Usul Kanunu’nun 5. maddesi vergi mahremiyetini düzenliyor. Düzenleme bununla da kalmıyor. Türk Ceza Kanunu’nun 198. maddesinde de kanuna aykırı hareket edenler hakkında cezai düzenleme öngörülüyor.

BU ÜLKELERE VİZESİZ GİDEBİLİRİZ

Türkiye’ye 139 ülke vize uyguluyor, 53 ülke uygulamıyor. Vizesiz gidebileceğimiz ülkeler şunlar:


Antigua ve Barbuda, Arjantin, Arnavutluk, Bahamalar, Barbados, Belize, Bolivya, Bosna Hersek, Brezilya, Ekvador, El Salvador, Fas, Fiji, Filipinler, Gambiya, Guatemala, Güney Afrika Cumhuriyeti (30 gün), Gürcistan (90 gün), Haiti, Hırvatistan, Honduras, Hong Kong, İran, Jamaika, Japonya, Kazakistan, Kırgızistan, KKTC, Kolombiya, Güney Kore, Kosta Rika, Makao Özel Bölgesi (15 gün), Makedonya, Maldivler, Malezya, Mauritius (90 gün), Nikaragua, Palau Cumhuriyeti, St. Vincent-Grenadines, San Marino, Singapur, Solomon Adaları, Sri Lanka, Svaziland, Şili, Tayland, Trinidad ve Tobago, Tunus, Tuvalu, Uruguay, Vatikan, Venezüella (90 gün).

Namık Kemal Memiş

Butek Makine Gn. Md.

DAVET MEKTUBU İÇİN YALVARIYORUZ


Yurtdışı müşterilerimizle bir araya gelme, teklif, pazarlık aşaması ve satış sonrası hizmetlerde vize problemi önümüzdeki en büyük engel. Vize yenileme için yabancı şirketten davet mektubu gerekiyor. Müşterimizin böyle bir mecburiyeti yok. Neredeyse yalvarıyoruz davet mektubu için. Bir süre sonra şevkiniz kırılıyor, konu psikolojik bir hal alıyor. Bu yüzden vizenin ticari engelleme unsuru olarak kullanıldığı kanısındayım.

Yaşar Cenk Gül

AMS Makine Gn. Md.

VİZEYİ BEKARIM DİYE VERMEMİŞLER


Geçen yıl, mümessili olduğumuz Alman Tigges firmasının davetiyle Almanya’ya gitmek üzere konsolosluğa başvurduk. İki mühendisime vize verdiler, genel müdür olmama rağmen ben alamadım. Araştırdım, sebep bekar olmammış. Şimdi yine Almanya’da bir tekstil makineleri fuarı var ama kızgınlığımdan gitmeyeceğim.

Şenel Öztürk

Etit Dekorasyon Gn. Md.

150 BİN EURO’LUK İŞİ KAÇIRDIM


Almanya ve Hollanda’ya ahşap, metal raf sistemleri ihraç eden bir firmanın sahibiyim. 2004’te Almanya’daki bir firmayla iş görüşmesine gidecektim. İki kez başvurmama rağmen vize alamadım. Halbuki daha önce birçok kez bu ülkelere gitmiştim. Neden verilmediğini de bildirmediler. O gün o anlaşmayı yapamadım, yaklaşık 150 bin Euro’luk bir işi kaçırdım.

Hamit Gürdoğan

Gürdoğanlar Konfeksiyon Gn. Md.

18 SAATLİK SORGUDAN SONRA TÜRKİYE’YE İADE


1 Mart 2004’te yedi işadamı arkadaşımla bir görüşme için ABD’ye uçtuk. Vizelerimiz tamdı, hiçbir sorun gözükmüyordu. Fakat uçak New York Havaalanı’na indiğinde isimlerimiz anons edildi ve polis nezaretinde saatlerce sorgulandık. 10 yıllık vizelerimiz olmasına rağmen 18 saat sonra Türkiye’ye iade edildik. Yaşadığımız sıkıntı ve aşağılanma anlatılır gibi değil. Döndüğümüzde olayın nedenini araştırdık, vizeleriniz yenilenecek dendi. İki yıl oldu hálá ABD’den vize alamadık.

FOTOĞRAF KRİTERLERİNE UYMAK DA AYRI BİR DERT

ABD vizesi için 9 maddeden oluşan şartlar listesine uygun fotoğraf çektirmek zorundasınız. İstanbul’da, İstinye’deki konsolosluğun karşısındaki iki vize bürosu fotoğraf da çekiyor. Başka yerde çektirdiğiniz fotoğrafta milimetrik hata varsa bile geri çevriliyorsunuz. İki fotoğraf 8 YTL. Birini forma yapıştırıyorsunuz, diğerini de hatıra olarak saklıyorsunuz.

AB ülkeleri için geçerli Schengen vizesi için gereken fotoğraf ise biyometrik olmalı. Anlamı şu: Sadece boyun ile yüz kadraja alınıyor. Çene ile alın arasındaki mesafe 3.5 santim olmalı. Çene ucundan saçların başladığı bölgeye kadar sağ ve sol yüz hatlarıyla gözlerin tamamen görünmesi isteniyor. Yüz kısmının yüksekliğinin fotoğrafın yüzde 70 ile 80’ini kapsaması gereken vesikalıkta kontrastın yapılması ve parlaklık olmaması da şart koşuluyor. Yüzünüz, şablondaki simetriye uymazsa bilgisayarda fotoğraf düzeltiliyor. Aracı şirketler çoğunlukla "Burası sorunsuz ve iyi çeker" diye belli fotoğrafçılara yönlendiriyor. Bu yönlendirme sonrasında komisyon alıp almadıklarını ise açıklamıyor.

YENİ BİR SEKTÖR: VİZE DANIŞMANLIĞI

Vize almak giderek zor ve karmaşık bir işe dönüştüğü için vize danışmanlık şirketleri türedi. Örneğin Almanya vizesi almanız gerekiyor, kuyruklarda beklemek istemiyorsunuz. Vize İşlemleri, Vizesi.com ya da Vize İşlem gibi isimler taşıyan firmalardan birine başvuruyorsunuz. Size gerekli evrakların listesini veriyor. Evrakları toplayıp, firmaya vize ücretine ilaveten yaklaşık 60 YTL ödüyorsunuz. Firma konsolostukta işlemi sizin adınıza takip ediyor. Herbirine haftada ortalama 10 kişi başvuruyor. Bu yöntemi kullanmanın birkaç avantajı var: Almanya, Hollanda ve İngiltere dışındaki AB ülkelerinin vize formları Türkçe değil. Yani formu doldurmak için ya İngilizce bileceksiniz ya da gideceğiniz ülkenin anadilini. İkinci sebep, konsoloslukta acayip sorulara cevap verme stresinden kurtulmanız. Ancak bir ülkeye ilk kez gidiyorsanız, konsolosluğa bizzat başvurmanız isteniyor.

VİZE FORMLARINDAN ACAYİP SORULAR

Hiç uyuşturucu kaçakçılığı, fahişelik veya kadın satıcılığı ile uğraştınız mı?

Terörist olarak tanımlanan bir teşkilatın üyesi veya temsilcisi misiniz?

Alman Nazi Hükümeti’nin eziyetçi davranışlarına veya soykırımına katıldınız mı?

Herhangi bir çatışmaya katıldınız mı veya bu tür çatışmada mağdur oldunuz mu?
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!