Güncelleme Tarihi:
Yazar Thomas Mann’ın ünlü eseri ‘Venedik’te Ölüm’ (Der Tod in Venedig) adlı edebiyat eserini beyazperdeye aktaran İtalyan yönetmen Luchino Visconti’nin, 1971 yılında çektiği filmle özdeşleşen Lido’daki ‘Hotel Des Bains’ tarih oluyor. Başrollerini Dick Bogarde, Silvana Magnano, Romolo Valli, Björn Andresen ve Marisa Berenson’un paylaştığı ‘Venedik’te Ölüm’ filmi bu nefis mekanda çekilmiş ve eserin simgesi haline gelmişti. Filmde 308 numaralı süitle Hotel Des Bains’in balo salonu, ayrıca önündeki plaj, filmi ölümsüzleştirmişti. Yönetmen Luchino Visconti iki ay süreyle oteli kiralamış daha sonra da uzun yıllar bu otelde oda kiralayıp yazlarını geçirmişti.
VENEDİKLİLERDEN TEPKİ VAR
Bugüne kadar 66 Venedik Film Festivali’nde de birçok ünlüyü ağırlayan, basın toplantılarına, resepsiyonlara, partilere ev sahipliği yapan Hotel Des Bains’i apartlar haline getirmek için restorasyonların başlaması ada halkının tepkisine neden oldu. Yaz ayları ve Venedik Film Festivali haftası dışında doluluk yaşayamayan tarihi otel şimdi Arap ve Amerikalı zengin müşterilerini arıyor. En son geçen yıl Venedik Film Festivali’ne katılan Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez’i konuk eden Hotel Des Bains’te yenilenecek stüdyo apartlar 1.5-2 milyon Euro’ya satılacak.
BELLE EPOQUE HAVASI VAR
1900 yılında yapılan Hotel des Bains, Venedik’in Lido bölgesinde bulunuyor. Otelin 172 odası, 18 suiti, bir de kral dairesi var. Tüm odalar 19. yüzyılla Birinci Dünya Savaşı arasındaki Belle Epoque dönemi atmosferine uygun olarak döşeli. Ancak aynı zamanda modern çağın tüm konforlarını da misafirlere sunuyor. Böylece tarihle modernliği birleştirmiş oluyor.
Dövme çelikten yapılan merdiven trabzanları ve otelin çevresini saran Palladian teraslarla binanın dışı da misafirlerde nostalji hissi yaratıyor. Kendi özel parkının içinde yer alan otelin yine kendisine özel bir plajı bulunuyor. Konferans salonunda 380 misafir ağırlayabiliyor. Bu salon bugüne kadar çok sayıda toplantı, kongre ve partiye ev sahipliği yaptı.
ÜNLÜ MİSAFİRLER
‘Venedik’te Ölüm’le daha da ünlenen Hotel Des Bains, aynı zamanda Oscar ödüllü 1996 yapımı ‘İngiliz Hasta’ filminde Kaire’deki ‘Shepheard’s Hotel’ olarak kullanıldı. Otelin meşhur, 308 numaralı en lüks süiti Humphrey Bogart, Lauren Bacall, Liz Taylor, Richard Burton, Paul Newman, Joanne Woodward, Sofia Loren, Carlo Ponti, Michael Douglas, Catherine Zeta Jones, Alfred Hitchcock, Clint Eastwood, Anthony Hopkins, Julia Roberts, Tom Cruise, Sienna Miller, Liam Neeson, Jack Nicholson ve Julianne Moore, Claudia Schiffer ve Nicole Kidman gibi çok sayıda ünlü ismi ağırladı.
THOMAS MANN ESİNLENDİ
Yazar Thomas Mann, ‘Venedik’te Ölüm’ü 1911 yılında kaldığı Hotel des Bains’den esinlenerek yazdı. 1929’da Nobel Ödülü’ne layık görülen Mann sanatçıların psikolojisine ironik bakışla yaklaşan, epik romanlarıyla tanınıyor. Avrupa ve Alman geleneklerine getirdiği analiz ve eleştirilerle İncil’deki kimi hikayelerin modernleştirilmesine öncülük eden Mann, 1933’de Hitler’in iktidara gelmesiyle İsviçre’ye sığındı. İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla Amerika’ya giden Mann, 1952’de Avrupa’ya geri dönerek ömrünün geri kalanını İsviçre’de geçirdi.
ORTA SINIFTA PEDOFİLİ
Thomas Mann öldükten 20 yıl sonra yayınlanan günlüklerinde cinselliğiyle ilgili yaşadığı sıkıntılar ve bunların yapıtlarına olan etkisi ortaya çıktı. 1912’de yazdığı ‘Venedik’te Ölüm’, bu etkinin en fazla görüldüğü kitabı. Ana karakter olan yazar Aschenbach’ın 14 yaşındaki Polonyalı bir gence olan ilgisi, aslında Mann’ın Hotel des Baines’de karısıyla kaldığı dönemde kendi cinselliğini açığa vurması olarak yorumlandı. ‘Venedik’te Ölüm’ film ve operaya uyarlandıktan sonra kimilerince orta sınıfta pedofiliyi kabul edilebilir gösterdiği gerekçesiyle şiddetle eleştirildi.
Venedik’te Ölüm
Luchino Visconti’nin yönettiği 1971 tarihli ‘Venedik’te Ölüm’ Thomas Mann’ın aynı adlı romanından uyarlandı. Başrolleri Dirk Bogarde ve Björn Andresen paylaşıyor.
Hikayede avangard yazar Gustav von Aschenbach (Bogard) kariyer ve şahsi hayatındaki sıkıntılardan uzaklaşmak için Venedik’te yazlık bir otele (Hotel des Bains) gider. Ancak, otelde Tadzio (Andresen) adında Polonyalı genç bir erkekle karşılaşınca hayatı zindan olur. Kafasındaki ideal güzelliği Tadzio’da bulan Aschenbach, yaşını ve ilerleyen hastalığını gizlemek için “Kaybettiklerimizi bize geri veriyorlar” dediği berberlere gider. Beyazlaşan saçlarını boyatıp, dudaklarını kırmızıya boyamaya başlar. Tadzio, Aschenberg’in kendini izlediğinin farkındadır. Filmin en can alıcı sahnesinde Aschenberg, Tadzio’nun biri tarafından dövüldüğünü görür; gördüklerine dayanamayarak kalp krizi geçirir ve ölür. Tadzio’ysa kendisini döven gençle barışır, Aschenberg’in hayatını kaybettiğinin farkına bile varmadan yürüyüp gider.
ÖDÜL ÜSTÜNE ÖDÜL ALDI
Orijinal hikayeden farklı olarak yönetmen Visconti, Aschenbach’ın mesleğini besteci olarak değiştirdi. Filmin müziği olarak da Avusturyalı besteci Gustav Mahler’in Beşinci Senfonisi’nden ‘Adagietto’yu kullandı.
Luchino Visconti, 1971’de Cannes Film Festivali, 25. Yıl Özel Ödülü’ne, İtalya’da ‘Gümüş Şerit’te beş dalda ödüle layık görüldü. Bununla birlikte 1972’de BAFTA Film Ödülleri’nde En İyi Sanat Yönetmeni, En İyi Sinematografi, En İyi Kostüm ve En İyi Müzik ödüllerini kazandı. Aynı yıl, En İyi Kostüm dalında Oscar’a aday gösterildi.