Venedik Bienali izlenimleri

Güncelleme Tarihi:

Venedik Bienali izlenimleri
Oluşturulma Tarihi: Haziran 01, 2013 00:00

Bugün kamuya resmi açılışı yapılacak olan 55. Venedik Bienali’ndeydik geçen hafta. Tabii ki tüm pavyonlardan önce ilk durağımız Türkiye’yi temsil eden sanatçı Ali Kazma’nın yanı oldu. Bienale ‘Rezistans’ adlı videosuyla katılan Kazma, tüm yoğunluğuna rağmen çalışmasını ve önümüzdeki dönem için planlarını anlattı.

Haberin Devamı

55. Venedik Bienali’ni Türkiye Pavyonu’nun resmi açılışından önce, yani 29 Haziran’da gezmenin kalabalıktan kurtulmamı sağlayacağını düşünerek hata ettiğimi anlamam geç olmadı. Bienalin Arsenale yerleşkesinde sergilenmekte olan ‘Rezistans’a yurtdışı basınından büyük bir ilgi vardı. Düşünün ki, sanatçı Ali Kazma’yla röportaj yapmak için bekleyen kuyruğu aşmak için pavyonun organizasyonunu yapan İKSV yetkililerinden torpil istemek durumunda kaldım.
Bir süre etraftaki basın mensuplarının aralarında yaptığı yorumları ve Kazma’ya sordukları soruları dinledim. Bir Türk sanatçısının bu derece çeşitli bir uluslararası kitleye bu kadar doğrudan ulaşabilmesinin yolu Kazma’nın diller ve kültürler üstü bir dil üreterek çalışması.

‘Rezistans’, beş kanallı bir video. Kazma’nın daha önce üzerinde çalıştığı ‘Engellemeler’ sergisiyle paralel bir dil içinde ürettiği video, farklı mekân ve ülkelerde çekilmiş ama hepsi Kazma’nın ifadesiyle ‘Bedenin limit tecrübelerine odaklanan’ görüntüler. Her bir videonun kendi adıyla yer aldığı iş, bu videoların farklı gruplar halinde art arda montajlanması ve beş farklı ekrana bölünmesiyle gerçekleştirilmiş. ‘Anatomi’ adlı videoda İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ndeki bir anatomi dersinde kadavra üzerinde çalışılmasını seyrediyoruz. Bu videoyla başka bir ekrandan yansıtılan ‘Robot’ arasında zıtlıkların içinden kurulan bir paralellik var. Humboldt Üniversitesi Nörobiyotik Araştırma Laboratuvarı’nda gerçekleştirilen videoda, insansı robot üretiminde eklem ve kasların yerini tutacak sistemlerin geliştirilme biçimi, ‘Anatomi’de sergilenen insan kas ve sinir dokusu ile oluşturduğu zıtlık ve aynı zamanda gösterdiği paralellik üzerinden anlamını oluşturuyor.

Benzer bir durum yine farklı ekranlarda gösterilen ‘Hat’ ve ‘Dövme’ adlı videolarda da söz konusu. İki farklı metin biçiminin iki bambaşka araçla iki bambaşka materyal üzerine ince ince çalışılması durumu arasında, halihazırda bulmakta zorlanacağımız benzerliği görünür hale getiriyor ‘Rezistans’. Bu şekilde düşünüldüğünde ‘Rezistans’, anlamsal gücünü izleyicinin tecrübesi üzerinde yaptığı manipülasyondan kazanıyor. Farklı ekranlarda eşzamanlı olarak izleyicinin üstüne akan imajlar izleyiciyi, bu akışın altında bedensel hareketlerini minimuma indirip yalnızca başını çevirerek yakaladığı görüntüler arasında bir bağlamsallık aramak durumunda bırakıyor.

“İlk videoyu 2012 Eylül, sonuncusunu 2013 Mart’ta çektim. Toplamda 19 tane video çektim. 16 tanesinin montajını yaptım ama burada 13 tane var. Çünkü küratörüm Emre Baykal’la 16 videoyu kurduktan sonra bazılarının bu yerleştirme düzeni içinde ve birbirleriyle girdikleri ilişki açısından işlemediğini gördük ve çıkarttık” diyen Ali Kazma, beden üzerine bir iş yapmaya karar verdikten sonra yaklaşık 60 maddelik bir liste yapıyor. Bu listede bedenin kullanımı açısından ilginç bulduğu insan eylemleri var. Yapılan eleme sonucunda ‘Rezistans’ içinde, yukarıda sayılanlara ek olarak, ‘Akvaryum’, ‘Vücut Geliştirme’, ‘Film’, ‘Cryonics’, ‘Kinbaku’, ‘Laboratuvar’, ‘Göz’, ‘Cezaevi’ ve ‘Okul’ var.
Mekânın beden üzerindeki dönüştürücü gücü üzerine birbirlerine verdikleri referans itibariyle ‘Okul’, ‘Cezaevi’ ve ‘Akvaryum’, daha önce bahsettiğimiz zıtlık-paralellik ilişkisi içinde anlamlandırılmaya uygun. Kazma’nın bahsettiği ‘limit beden tecrübesi’ paralellik içinde çalışan ‘Kinbaku’ ve ‘Vücut Geliştirme’ videoları arasında var.

‘Kinbaku’ ismini aynı adlı Japon, bedeni iple bağlama sanatından alıyor. ‘Cryonics’ ise Arizona’daki tıpkı ‘Engellemeler’ serisinde olduğu gibi ‘Rezistans’ı oluşturan videolar da farklı ikili veya çoklu kombinasyonlar halinde ya da tek başlarına sergilendiklerinde bambaşka anlamsal açılımlar üretmeye açıklar. Bakın Kazma bununla ilgili neler söylüyor: “‘Engellemeler’ serisinde insanın dünyayı dönüştürme gücü beni çok ilgilendiriyordu. ‘Rezistans’ta ise odak noktam bedenin kişisel tecrübeye ön ayak oluşturması. Dünyayla otantik bir ilişki kurmanın aracı olarak beden ve bedenin mevcut dünyadaki var olma imkânlarını araştırıyorum.”
Tüm dünya insanlığının bireysel tecrübesi üzerinden kendisiyle ilişki kurabileceği eylem ve bedensel dönüşüm halleri üzerine bir imaj dili kuran videonun farklı kültürlerden pek çok ziyaretçi ağırlayacak Venedik Bienali boyunca izleyici ilgisinden mahrum kalması olanaksız.
“Burada sergilemediğim videolar çöp olmuyor tabii ki. Onları ilerleyen dönemde üzerlerinde çalışarak yeni işlerde kullanacağım” diyen Kazma,
eylül ayında 13. İstanbul Bienali’ne paralel olarak Galeri Nev’de yeni bir kişisel sergi açacak. Bu sergideyse iki seriden de bağımsız ve ‘sürpriz’ işler sergilenecek.

Haberin Devamı

Güneştekin eşzamanlı sergiyle Venedik’te

Ahmet Güneştekin, ‘Yüzleşme’ sergisinin Venedik ayağını Arsenale civarında, Katalonya ulusal pavyonuyla yan yana bir salonda sergiliyor. Sergide daha önce İstanbul Antrepo’da ve Akara Cermodern’de sergilenen ‘Yüzleşme’ adlı rölyef çalışma, ‘Bellek’, ‘İnkâr’, ‘Düdük’, ‘Dil’ adlı videoları ve ‘Recm’ adlı yerleştirmesi bulunuyor. 25 Ağustos’a kadar görülebilir.

Haberin Devamı

Azerbaycan’ın paralel sergisinde Kutluğ Ataman

Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de bulunan Leila Heller Galeri, Venedik Bienali kapsamında bir paralel sergi düzenliyor. Kâr amacı gütmeyen YARAT adlı Azeri kurumunun desteğiyle gerçekleştirilen ‘Love Me, Love Me Not’ adlı sergide Azerbaycan ve komşu ülkelerinden 17 sanatçı işlerini sergiliyor. Seçkide Türkiye’den Kutluğ Ataman’ın, bir edisyonu Sabancı Müzesi koleksiyonunda bulunan ‘Mezopotamya Dramatürjileri’ adlı videosu yer alıyor.

Bülent Eczacıbaşı
MUHTEMELEN YENİDEN GELECEĞİM

Pek çok pavyonu gezme şansım oldu. Bu seneki bienali de son derece ilgi çekici buldum. Venedik Bienali dünya çağdaş sanatının doruk noktası. Çağdaş sanatla ilgilenen herkesin dünyanın her tarafından akın ettiği bir etkinlik. Burası sanatın gündemini belirleyen bir yer. Her zaman çok önemli ama bazı yıllar çok daha etkileyici oluyor. Bu da o yıllardan biri. Uluslararası serginin küratörü Massimiliano Gioni’yi son derece başarılı buldum. Burada her şey çok kısa zamanda ve yoğun bir şekilde gerçekleşiyor. Kendi pavyonumuzun açılışıyla ilgileniyoruz, katılmamız gereken toplantılar oluyor. Bunları kısa bir süreye sığdırmak zor. Bu sene keşke her bir işin önünde çok daha fazla zaman geçirebilseydim, diye sık sık düşünüyorum. Muhtemelen sakin bir zamanda geri gelip baştan gezeceğim bienali. Her ne kadar seçiminde hiçbir rolüm olmasa da Ali Kazma’nın Türkiye’yi Venedik Bienali’nde temsil etmesinden de çok büyük mutluluk duyuyorum. Kendisi benim her zaman çok beğendiğim bir sanatçıdır. ‘Rezistans’ı da çok etkileyici buldum.

Haberin Devamı

Levent Çalıkoğlu
REZİSTANS ANA TEMAYLA ÇOK İYİ REFERANS İÇİNDE

‘Rezistans’la ilgili ilk yorumum işin, Venedik Bienali’nin Massimiliano Gioni tarafından gerçekleştirilen uluslararası tematik sergisinin konusuyla, yani ‘Ansiklopedik Saray’ temasıyla ne kadar iyi bir referans içinde olduğu. Bu tabii ki tesadüf. Ali Kazma üretim kültürlerinde nasıl bir evren yarattığına odaklanıyor. Önceki serisi ‘Engellemeler’de de bu böyleydi. Bunu da kimi zaman çok sistematik ve soğuk bir mesafeden anlatıyor. Uzun süredir Kazma’nın üzerinde durduğu bir başlık bu. Burası da taçlandığı yer oldu.
Genel olarak bienale baktığımda da özellikle tematik sergiden bahsetmek istiyorum. Bu seçkide Yüksel Arslan’ın 60 parça işi var. Tarih ve tarih dışılık, sanat ve sanat dışılık, bunun hem bilinçaltında hem de tüm sosyal etkilerle insan zekâsı ve tecrübesinde nasıl çoğaltıldığına dair çok başarılı bir sergi. İçinde konuşulacak çok alan var. Yüksel Arslan hayatı boyunca atölyesinde üretti. Kurduğu mikro evrende moderniteyi, üretim ve tüketim ilişkilerini, sınıfsal sorunları politik meseleleri evrensellik içinde ve belki de en önemlisi beden, cinsellik, erotizm gibi süreçleri bütün insanlığa ait bir alan olarak çalışıyor. Çok güzel oturmuş Yüksel Arslan bu seçkiye.

Haberin Devamı

İstanbul’dan sanat profesyonelleri de oradaydı

55. Venedik Bienali’nin kamuya açılmasına iki gün kaldığı 30 Haziran tarihinde Türkiye Pavyonu’nun açılışı vardı. Türk sanat camiasından sanatçı, sanat profesyonelleri ve sanatseverler birkaç gündür kendi kendilerine gezmekte oldukları rotalarını bırakıp açılışta buluştular.
Ulusal pavyon sergilerine ek olarak her sefer Venedik Bienali kapsamında düzenlenen uluslararası sanat sergisi, en çok ziyaret edilen etkinlik. Massimiliano Gioni isimli İtalyan küratörün, ‘Ansiklopedik Saray’ teması adı altında gerçekleştirdiği sergide Türk ressam Yüksel Arslan da var.
Ansiklopedik Saray kavramı ise Marino Auriti isimli bir İtalyan’ın 1955 yılında ABD’deki bir patent ofisine yaptığı başvurudan geliyor. Auriti, dünyanın tüm bilgilerini kendi kapsamında sergileyen hayali müzesi için patent alamıyor ancak küratör Gioni bu olayı şöyle yorumluyor: “Burada evrensel ve tüm dünyayı kapsayan bilgiye ulaşma hayalinin sanat ve insanlık tarihi boyunca ne denli önemli bir yerde durduğunu görüyoruz. Çünkü Auriti gibi hayalperest pek çok sanatçı, bilim adamı ve yazar dünyayı tüm o olağanüstü çeşitliliğini yakalamayı başaracak o tek bir imgeyi bulmaya çalıştı.”
Türkiye Pavyonu’nun açılışında yer alan isimler arasında eylül ayında düzenlenecek olan ‘Anne Ben Barbar mıyım?’ isimli 13. İstanbul Bienali’nin küratörü Fulya Erdemci, İstanbul Modern Şef Küratörü Levent Çalıkoğlu, Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Nazan Ölçer, İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı ve İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı vardı. Venedik Bienali’ne dair izlenimlerini kendilerinden dinledik.

Haberin Devamı


Fulya Erdemci
FRANSA VE İSPANYA’YA MUTLAKA UĞRAYIN

Bütün sergiyi görmedim, o yüzden bienalin geneli hakkında konuşmam doğru değil ama şimdiye kadar gördüğüm 10 pavyon arasında beni en çok etkileyenler Fransız Pavyonu’ndaki Anri Sala ve İspanyol Pavyonu’ndaki Lara Armarcegui oldu. Stefanos Tsivopoulos’un sergilendiği Yunan Pavyonu da harikaydı. Bizim pavyonumuz ise şimdiye kadar gördüğüm kısmıyla bienalin içinde çok önemli bir yer tutuyor. ‘Rezistans’ hem çok büyük ve etkili bir sergilemeye sahip hem de çok detaya giren ve malzemesini ince ince işleyen bir dili var. Ayrıca çok hassas mevzulara dokunan bir iş. Hem küratör Baykal’ı hem de sanatçı Kazma’yı tebrik ediyorum.

Nazan Ölçer
BÖYLE DERİNLİKLİ BİR İŞ VENEDİK İÇİN DE ÇOK YENİ

Ali Kazma’nın işini çok çarpıcı buldum. İnsan bedeninin sınırlarında böyle derinlikli bir araştırma yürüten bu iş, Venedik için çok yeni bir şey. Ulusal pavyonlardaki genel eğilimler çok farklı yönde genelde. Buradaki kalabalık da zaten her şeyi açıklıyor.

Haldun Dostoğlu
ŞİMDİYE KADARKİ EN İYİ BİENAL

Arsenale’nin tamamını gezdim. Ali Kazma’yı galerim temsil ettiği için hakkında konuşmam uygun olmaz diye düşünerek yorum yapmıyorum. Bu yüzden uluslararası sergiden bahsedeceğim direkt. Bu sergiyi olağanüstü buldum. Tam 12 bienal gördüm Venedik’te, bu kadar güzel bir sergiye rastlamamıştım. Hakkını yemek istemem, dolayısıyla Rosa Martinez’inki de bu kadar iyiydi diye not düşmem lazım. Ama bu seferki gerçekten çok etkileyici. İçeriği ve bağlamı çok iyi çalışılıp kurgulanmış. Bir de mimarla küratör uyum içinde çalışmışlar. Bu kadar güzel yerleştirilmiş bir sergiye başka bir bienalde rastlamamıştım. Seçkide Yüksel Arslan’ı görmek ayrıca heyecanlandırıyor. Seçkideki sanatçıların çoğu seri çalışan sanatçılar. Demek ki küratör bu ‘Ansiklopedik Saray’ kavramını bu bağlamda düşünmüş.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!