A.A
Oluşturulma Tarihi: Ekim 09, 2008 11:23
Sakarya'da, 2 yaşında girdiği yetiştirme yurdunda büyüyen ve yıllarca öğretmenlik yapan Yaşar Demir (51), 14 yıldan beri “vefa borcunu” ödemek için yurtta çalışıyor.
Hızırtepe Erkek Yetiştirme Yurdu Müdür Vekili Yaşar Demir, annesini 2 yaşında kaybettikten sonra köyde çobanlık yapan babası tarafından Uşak Yetiştirme Yurduna verildiğini söyledi.
Uzun yıllar görmediği, üniversite yıllarında tanıdığı babasını hiçbir konuda suçlamadığını belirten Demir, yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Yurt müdürü bir gün beni odasına çağırdı, (bu senin baban) dedi, hiç tanımadığım, görmediğim için şaşırdım. Yıllarca babamı görmedim, hatırlamıyordum. Fakat daha sonra babamla birbirimize alıştık. Öğretmen olduğum zaman babamı yanıma aldım. Zamanla aramızda sıcak bir ilişki oldu. Çünkü müdürüm bana (Babanın hiçbir suçu yok. Seni köye götürmek için çok geldi. Ama biz eğitimin ve geleceğin için izin vermedik) diyordu. Ablamı da çok geç tanıdım. Annem ölünce, ablamı çok erken yaşta evlendirmişler. Zaman zaman görüşüyoruz. Babam annem ölünce bir daha evlenmemiş.”
“VEFA BORCUMU ÖDEMEM LAZIM”
Öğretmenlik yaptığı 1978-1994 yıllarında, “vefa borcunu” ödemesi gerektiğini hep içinde taşıdığını ifade eden Demir, “Benim devletime, sosyal hizmetlere bir vicdan, vefa borcum vardı. Ve sosyal hizmetler bünyesinde çalışmaya karar verdim. 1994'ten beri sosyal hizmetler müdürlüğünde görev yapıyorum. İlk olarak, büyüdüğüm yetiştirme yurdunda Uşak'ta göreve başladım. 5 yıl çalıştım. Daha sonra Bilecik Yetiştirme Yurdunda ve 2003 yılından beri de Sakarya'da görev yapıyorum”dedi.
“HEP BİR TARAFIMIZ YARIM”
Devletin desteğiyle ve kendi mücadelesiyle bugünlere geldiğini kaydeden Demir, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Babam fakirdi, bana maddi ve manevi olarak hiçbir desteği olmadı. Ama hayırsever insanların olduğuna hep, inandım. Yetiştirme yurdunda büyüdüğüm için, hep sevgiye hasret kaldık. Hep bir ev ortamı, hep bir sevgi arıyorsunuz. Ben bu yaşa kadar hiç hastalanmadım. şuna inanıyorum çalışmanın, paylaşmanın, sevginin, faydasını görüyorum. Yıllar geçmesine rağmen, hep o ezikliği yaşıyorsunuz. Hep bir tarafınız yarım. Öğretmenlik yapsaydım, mesai saatlerim belliydi. Ama yurtta mesai kavramı yok. Ama ben bundan şikayetçi değilim, aksine çok mutluyum.”
“AYNI ŞEYLERİ YAŞADIĞIMIZ İÇİN ÇOCUKLARI ÇOK İYİ ANLIYORUM”
Kurumda işe başladığı günden itibaren, çocuklara kendi hayatını örnek gösterdiğini belirten Demir, onlara manevi anlamda destek olmaya çalıştığını kaydetti.
Evli ve 2 çocuk sahibi olduğunu ifade eden Demir, şöyle konuştu:
“Eşim ve çocuklarım Uşak'ta yaşıyorlar. Çocuklarım üniversite nedeniyle oradalar. Çocuklarım bazen sitem ediyorlar. Ama onlar benim böyle mutlu olduğumu biliyorlar. Aynı şeyleri yaşadığımız için çocukları çok iyi anlıyorum. Onların hareketlerinden, sıkıntılarını anlıyorum. Kendimi bu çocuklara adadım. Yetiştirme yurtlarında büyüdüğüm için, o çocuklarla sevgiyi paylaşmak, onlarla vakit geçirmek onların dünyalarına girmek beni çok mutlu ediyor. Onların dilinden anladığımı düşünüyorum. Onların yaşadığı dönemleri bildiğim için onlarla daha iyi iletişim kurabiliyordum. Örneğin, bayramlar, özel günler bana hep acı vermiştir. Özellikle kimsesi olmayan çocuklar için bu böyledir.”
Yurtta kalan çocuklardan Ö.K, Demir'le çok iyi anlaştıklarını ve her sorunlarını paylaşabildiklerini belirtti.
Demir'in hayatla verdiği mücadeleyi örnek aldıklarını ifade eden Ö.K, “Yaşar baba, bizi çok iyi anlıyor. Diğer hocalarımız da öyle ama Yaşar babanın yeri ayrı. O da bizim gibi yurtta kaldığı için, kendimize daha yakın görüyoruz. Bize hayatını anlatıyor. Mutlaka okumamız ve bir meslek sahibi olmamız gerektiğini söylüyor” dedi.