Oluşturulma Tarihi: Mayıs 19, 2004 00:00
Cumbul: Yarışma öncesi, iddiaların aksine üç kilo vermiştimAbay: Benim İngilizcemin eleştirilecek yanı yokYarışma öncesi, iddiaların aksine üç kilo vermiştimBBC sunucusu için ‘O Eurovision’u ciddiye almayan biri’ diyen Meltem Cumbul, organizasyonun çok başarılı olduğunu söyledi. Kilolu olduğu eleştirilerine de ‘Tam aksine, yarışmadan önce 3 kilo verdim’ diyerek yanıt verdi.Herkesin taşıdığı endişeyi siz de taşıdınız mı? Yani, ‘bu işin altından kalkabilecek miyiz’ endişesini...‘Kabul ettiğim günden itibaren kabuslar yaşamaya başladım. Gerçekten çok stresli bir iş. Çok büyük sorumluluk. İşini en iyi şekilde yapmanın yanı sıra, bir devleti prezante etmenin zorluğu var. Bunu en iyi şekilde yapabilmek için çok disiplinli çalışmam gerekiyordu. Bu tabii ki sadece senin elinde olan bir şey değil. Burada her şey bir bütün. Her yıl seyrediyoruz. Bu çok büyük bir organizasyon. Ve biz daha önce böyle büyük bir organizasyon yapmadık. Yapmayınca, risk almış oluyorsun ve doğal olarak nasıl yapacağının şüphesini taşıyorsun. Dekor, sahne, ışık... Canlı yayın olduğu için teknik aksaklık olur mu diye her şeyi düşünmeye başlıyorsun.’- Peki ne zaman, ‘Tamamdır’ dediniz?‘Provalara geçtiğimiz andan itibaren... Hatta provalardan çok daha önce Bülent Osma’nın genel koordinatörlüğünde işin ciddiyetini gördüm. Muhteşem bir ekip bir araya getirilmişti ve herkes çok ciddi çalışıyordu. Dekor tasarımı ve jenerik müzikleri üzerine yapılan titiz çalışmayı, herkesin kendi başına düşen işleri çok iyi yaptığını görünce, içiniz rahatlıyor. Benim de içim beş ay öncesinden rahatlamıştı.’Bir kuruş almadım- Nasıl bir eğitim sürecinden geçtiniz?‘Haftanın üç günü sahne sunumu konusunda kendimi eğittim. Çünkü bu ayrı bir şeydir. Türkçe kendi lisanın olsa bile eğer sahne sunumuna çıkıyorsan, bunun dersini alman gerekir. Ben garantici bir yapıya sahibim. Yapabileceklerim konusunda kendime çok güvenirim ve cesaretliyimdir de. Ama hayatta riske atabileceğim hiçbir şey yoktur. O yüzden de çok çalışırım. Dolayısıyla haftada üç gün oturdum, bütün sunum nasıl yapılmış, seyirciye en güzel hitap etme kelimeleri nelerdir, onları en iyi hangi kelimeler ile yakalayabilirsin üzerine çalıştım.’ - Sizin gözünüzle nasıl bir organizasyondu peki?‘Benim için bugüne kadar yapılmış en güzel organizasyondu. Neler yaşandı, ne fırtınalar koptu, onları kimse bilmez. Zaten kimse de bilmesin. Önemli olan geminin limana doğru bir giriş yapıp en güzel şekilde yanaşabilmesidir. Gerçek budur. Biz bunu başardık. Ve artık kendimize güvenmemiz gerek. - Bu işten para kazandınız mı?‘Ben bu işten hiçbir maddi karşılık beklemedim. Bunun bir maddi karşılığı olamaz. Çünkü ben bu işe bir devlet görevi diye baktım. Bir kuruş para almadım. Ülkemin benimle gurur duyması çok önemli benim için. Ben hep ülkeme bir şeyler vermeye çalışan bir kızım çünkü. Beni ülkem yetiştirdi. Bu ülke topraklarında yetişmiş ve bu ülkenin insanları olarak hepimize bir görev düştüğüne inanıyorum. Ben bunu en iyi şekilde yapmaya çalıştım. Sonunda da insanların benimle gurur duymaları, çok hoşuma gitti.’ Kiviyle zayıfladım- Bir kıyafetinizde hamile gibi çıktınız... Sorun neydi?‘Kaftanın içindeki elbisede değişiklik yapmamız gerekti. Mesela final gecesi sarı elbiseyi giymedim. Beni hamile gibi gösteren o elbiseydi. Çünkü kaftanın kesiminden, ışıktan ve elbisenin saten, biraz da bol olmasından dolayı beni hamileymiş gibi gösterdi. Başka bir kostümü denedik, o da aynı şekli verince, acil bir şeyler yapmamız gerektiğini anladık. Final gecesi kaftanın içine giydiğim mor elbisenin ki o da satendi, hemen bel hattına bir kuşak yaptık. Kuşağı yapınca hiçbir sorun kalmadı. Bu fikir
son dakika Şule Bekrioğlu’nun aklına geldi. Ama benim çektiklerimi Allah bilir.- Televizyonda kilolu çıktınız ama inanılmaz zayıflamışsınız...‘ Evet. 3 kilo verdim. 38 bedenden, 36 bedene düştüm.’- En çok ne tükettiniz?‘Kendimi. Şaka bir yana çok fazla vitamin içtim ve çok kivi yedim. En kötüsü de çok ama çok fazla sigara içtim.’Wogan’ın tarzı çok iyi- BBC’deki eleştiriler için ne söyleyeceksiniz?‘BBC’deki programın sunucusu Terry Wogan inanılmaz tatlı bir adam. Ve ben ondan çok fazla şey öğrendim. O, Eurovision’u ciddiye almayan birisi. Dolayısıyla konuşma tarzı bu şekilde. Açıkçası onun bu tarzı benim çok hoşuma gidiyor. Yoksa İngilizce sunumlarımda hiçbir problem yoktu.’ - Yayın sırasında Türkiye’nin puanlarına gösterdiğiniz tepkiler var. Bunu hiç saklamadınız...‘12 puan ya da 1 puan verildiği zaman tepkimi gösterdim. Ben sunucuyum diye sesimi kısamazdım. İlk özel radyolarda çalıştığım zaman da bütün duygularımla her şeyi yaptım. Ve farkım ortaya çıktı. Kuralları kırmak için burada varım. Kural benim için yok. Benim için önemli olan duygudur. Ben o anda, öyle hissediyorsam, yokmuş gibi davranamam, davranmayacağım da.’Ruslana’ya Rolando dedim fark edilmedi- Yakaladığınız bir hatanız var mı?‘Ertesi gün bütün yayınların hepsini seyrettim. Tek hatam, Ukrayna’nın kadın solistini anons ederken Rolando dedim, kimse fark etmedi. Onun dışında ne Korhan’da ne de kendimde bir hata gördüm. Hatta Taksim’e bağlanmamız gerekirken bunun gerçekleşmemesini de bir hata olarak görmüyorum. Sonuçta canlı yayındır. Ama zaten öyle büyük bir sorun olmazdı. Çünkü her şeyin bir yedeği vardı.’- Herhangi bir aksilik söz konusu muydu?‘Ben çok üşüttüm. Yaklaşık sekiz gün havalandırma altında çalıştığım için final gecesinden birkaç gün önce ateşim 40 dereceye çıktı. Doktor gözetimi altında, sürekli iğne oldum. Son gün antibiyotik iğnemi oldum ve birden ateşim düştü. Sapasağlam sahneye çıktım. 40 derece ateşle de çıksam kimse anlamazdı ama enerjim olmazdı. İyi ki son gün iyileştim.’- Şimdi ne yapıyorsunuz?‘Evimi çok özlemiştim. Evimin keyfini çıkarıyorum. Köpeğimle ilgileniyorum. Bir de adağım var, onu keseceğim. Çünkü alnımızın akıyla çıkarsak bir kurban keseceğim demiştim. Kendi adıma değil, ülke olarak hepimizin adına bu adağı adadım. Ve en kısa zamanda Çocuk Esirgeme Kurumu’na gidip, adağımı burada keseceğim.’- Eşiniz size destek oldu mu?‘O müthiş bir insan. Hiç yanımdan ayrılmadı. Benimle birlikte Eurovision’la yatıp, Eurovision’la kalktı. Gece bitiminde de bana sarılıp, benimle beraber ağladı...’ Röportaj: Sema DENKERBenim İngilizcemin eleştirilecek yanı yokKorhan Abay, İngilizce konuşmasıyla ilgili gelen eleştirileri kabul etmiyor. ‘Dünya standartlarında sunduk’ diyen Abay, bu işi kaliteli şekilde yapanların üstüne bu kadar gelinmemesi gerektiğini söylüyor. Bu kompleks neden?Yabancı basın ve yabancı konuklardan çok olumlu reaksiyonlar geldi. Bizim basınımızda da benim gördüğüm kadarıyla bir iki yanlış bilgilendirilme dışında olumlu şeyler var. Olumsuz ne olabilir bilmiyorum. Türkiye’nin yetiştirdiği bir takım değerleri illa karalamak zorunda mıyız? Mükemmel bir organizasyondu. Meltem Cumbul ve ben, geçtiğimiz yıllarda izlediklerimizin hepsinden iyiydik. Çok az, çok öz konuşarak, Fransızca ve İngilizce’yi en güzel biçimiyle kullanarak fevkalade iyiydik. Ben yaptığımız işin dünya standartlarının en üst düzeylerinde olduğunu biliyorum. Bunu yüz milyonlarca insan gördü. Hiçbir sorun olmadı, tertemiz bir yayındı. İnsanlar kulaktan dolma şeylerle eleştirmeye çalışıyorlar. Bu kompleks neden? Borcumu ödedimMeltem İngilizce konuşacaktı, ben Fransızca... Böyle kararlaştırmıştık. Bu nedenle İngilizceyi daha az konuştum. Ben kendimi biliyorum, Almancayı iyi konuşamam, az konuşurum, İtalyancayı az konuşurum ama Fransızcayı güzel konuşurum Fransız gibi. İngilizceyi onun biraz altında olmakla birlikte iyi konuşurum. Böyle kendine güvensizlik nedendir bilmiyorum. Biraz da takdir etmesini öğrenelim. Ben Televole programlarında çıkmadım, ben 17 yıldır kendimi bu olaylar için hazırlıyorum ve iddia ediyorum dünyada en üst düzeyde bu işi yapabilecek kapasitedeyim. Elimizde kağıt bile yoktuHeyecanlı olduğum için hızlı konuşmuşum, benim İngilizcem, Fransızcam anlaşılmamış. Yarı finalde bize açılış için 2 dakika 7 saniye ayrılmıştı, finalde ise 2 dakika 15 saniye. Bu son derece yetersiz bir süre. Çünkü bu yıl bir ilk var ve bu ilkle ilgili sistemi açıklamamız gerekiyor. Bütün bunları anlatabilmemiz için acaba hangi tempoda konuşmamız gerekiyor? Ne kadar çok biliyor insanlar her şeyi. Tam aksine heyecanlı olan adam daha yavaş konuşur ki heyecanını bastırsın, ağzından çıkan laflar doğru dürüst olsun. Biz elimizde karton olmadan sunduk her iki yarışmayı da. Kartona bakmadan, prompter kullanmadan. Bu kimsenin dikkatini çekmemiş, elimizde karton olmadan sunduk koskoca geceyi. Bir tek son bölümde karton vardı elimizde, o da sıralamada bir hata olmasın diye. Ona da bakmadık gerçi, elimizde yedek olsun diye bulundurduk. Bunlara bakmıyorlar da İngilizceleri kötü diyorlar.
Atatürk’ü istemedilerBir buçuk ay önce çalışmaya baÅŸladık. Dört dörtlük bir çalışma gerçekleÅŸti. Öyle mesajlar aldım ki yurt içi ve yurt dışından... Sonunda Atatürk’ün sözüyle bitirmemiz mesela. Ben Atatürk’ün sözlerini bizzat kendim yazdım, bu ÅŸekilde bitirilmesi gerektiÄŸi kanısındaydım. Meltem de bana katıldı. Buraya politika katmasak mı diye EBU yöneticilerinden bir ÅŸey geldi. Ben dedim ki Atatürk politik bir kiÅŸilik deÄŸildir, Atatürk politika üzeri Türkiye’nin kurucusudur. Verilen bu mesaj politika üzeri dünyaya bir barış mesajıdır ve kesinlikle bunu kullanacağız... Bence bu vatandaÅŸ olarak bizim birincil borcumuzdur. Meltem çok yetenekliGenel provaların banda alınması her sene yapılan bir uygulama. Genel prova banda alınır ve yarışma baÅŸladığı anda senkronlu bir ÅŸekilde baÅŸlatılır. En ufak bir aksilikte derhal yedek banda geçilir. Gece boyunca böyle bir ÅŸeye ihtiyaç duyulmadı. Genel bir uygulamadır bu. Meltem’le beraber çalışmış olmaktan çok memnunum. O harika bir profesyonel ve çok yetenekli bir kız. BBC spikeri hep eleÅŸtirirBBC spikerinin Ä°ngilizcemizi eleÅŸtirdiÄŸi tamamen yalan. Bunu kim nereden uyduruyor anlamıyorum? BBC’deki Terry Wogan çok enteresandır, yıllardır her ÅŸeyi çok esprili bir ÅŸekilde anlatır. Ä°lk defa bu kadar az eleÅŸtiri yaptı. Geçen yıllardan ben biliyorum bu adamların metinlerini... Daha önceleri ‘Yarışma baÅŸlamayacak mı, ne kadar uzun konuÅŸtular’ gibi inanılmaz eleÅŸtiriler yaparken, bu yıl ummadığımız kadar az eleÅŸtiri yaptı. Espri devamlı yapıyor. Terry Wogan eleÅŸtirmiÅŸ... ‘Benim sunucum Ä°ngilizceyi güzel konuÅŸur kardeÅŸim. Türkiye’yi en iyi ÅŸekilde temsil etti’ demek varken neden ‘İngilizcesi kötüymüş, Ä°ngiliz öyle söyledi’ deniyor... Ä°ngiliz bir defa öyle bir ÅŸey söylemedi, söylese bile söyledi diye doÄŸru olması mı lazım? Biz kendimizi bilmiyor muyuz? Benim arkadaÅŸlarım da izledi öyle bir ÅŸey yok. ‘Ben size tercüme edeyim demiş’... Bu eleÅŸtiri mi? Benim Ä°ngilizcemle ilgili bir eleÅŸtiri asla söz konusu deÄŸil, zaten Ä°ngilizcelerin çoÄŸunu Meltem konuÅŸtu. Ä°nsanlar illa olmayan bir takım sorunları, hataları ortaya çıkarmak zorunda mı hissediyorlar. Bunlar ne kadar kapasitesiz zavallı insanlar. Yurt dışından ve yurt içinden yüzlerce telefon ve mesaj yaÄŸdı ancak bu kadar mükemmel olur diye. Hakikatenbenim dünyada gördüğüm ÅŸovların içinde en güzellerinden biriydi. Benim Ä°ngilizcemin eleÅŸtirilecek hiçbir yanı yok. Kusura bakmasınlar, bunu söyleyenler Ä°ngilizce biliyor mu çok merak ediyorum. Bu kadar altı boÅŸ, saçma sapan bir ÅŸey olamaz. Arzu AKBAÅžÂ
button