Ve kirlendi dünya

Güncelleme Tarihi:

Ve kirlendi dünya
Oluşturulma Tarihi: Ekim 02, 2000 00:00

İlyas ÖZGÜVENNEDEN olarak ister ekonomik çöküntüyü, ister ahlâki bozulmayı gösterin, özellikle büyük şehirlerde hırsızlık, gasp gibi olaylar çığ gibi büyüyor. Kentler giderek daha az güvenli hale geliyor. Bırakın işyerini, araçlarımızı, artık evimizde bile kendimizi güvende hissedemiyoruz.HIRSIZLIK o kadar sıradan hale geldi ki, artık gazetelere bile haber olmuyor. Geçmişte hırsızlığın bile bir ‘‘raconu’’ vardı. Hırsız ev sahibinin olmadığı sırada gelir, yükte hafif pahada ağır ne varsa alır giderdi. Şimdi iyice azıttılar. Ev sahibi uyurken içeri girip, ‘‘Allah ne verdiyse’’ toplayıp gidiyorlar. Bu işi yaparken, ‘‘Cesaret hapı’’ denilen bir takım uyuşturucular kullanıyorlar. Levent Kırca'nın ‘‘Olacak O Kadar’’ parodileri gibi. Evde uyurken bir tıkırtı duysanız ne yaparsınız? ‘‘En Kahraman Rıdvan’’ edasıyla kalkıp yakalamaya mı gidersiniz, yoksa bir yandan yorganın altında titrerken bir yandan da, ‘‘Hanım benim pompalıyı dolaptan çıkarıver. Bir deneme yapacağım’’ diye bağırıp, ‘‘Dramalı Hasan’’ rolü ile işi idare etmeye mi çalışırsınız.KAPINIZI ÇALABİLİRLERSON zamanlarda bu tür olaylarla o kadar sık karşılaşıyoruz ki. İnsan başına gelmeyince bilemiyor. Geçenlerde oturduğum apartmana levye ile giren hırsız bizim çelik kapıyı yoklamış. Çift kilidi görünce de karşı komşunun kapısına yüklenmiş. Çelik kapıyı o hale nasıl getirmişler şaşar kalırsınız. Alt kattaki komşunun oğlu, ‘‘Galiba tamirat var’’ diye dış kapıyı açınca daire soyulmaktan kılpayı kurtulmuş.SIĞINDIĞIMIZ en son kalenin, özel cumhuriyetimizin artık güvenli olmadığı düşüncesi inanın çok kötü bir duygu. Böyle bir tacizle ilk kez karşılaştım. Bu olayla, hırsızlığı, hırsızı, cinayeti, katili, fitneyi, fücürü, hırsı, intikamı tanımadığımız o çocukluk günlerim aklıma geldi. Herkesi amca, teyze, ağabey, abla bildiğimiz, (gerçekten de öyleydi) herkesin kendisini sonsuz güvende hissettiği köydeki günlerimi hatırladım. Bunları düşünürken Milliyet 2000 ilavesinde Çanakkale'nin bir köyünde kapıların kilitlenmediği yolunda güzel bir haber okudum.HAN KAPISI GİBİBEN Turgutlu'nun Yeniköy'ünde büyüdüm. Çift kanatlı büyük kapımızdan önce at arabası, ardından traktör geçti. Evimize sırayla, radyo, buzdolabı, televizyon girdi. Ama kapımız biz evdeyken gündüzleri hiç kapanmadı. Üstelik evimiz Ankara karayolunu, Urganlı kasabası ve diğer köylere bağlayan yolun üzerindeydi. Eğer yakınlarda bir yerdeysek bir kanadın halkasına bağlı ince ipi diğer kanattaki halkaya bir kez dolardık. Uzun süreli evde olmayacaksak bir ‘‘fiyonk’’ atardık. Eğer dışarıya bir yere gidersek de uzunluğu 15 santimi bulan pirinç anahtarı iki kez çevirir sonra da kapının altına koyardık. Komik şeyler de olurdu. Televizyonlu evlerin parmakla gösterildiği yıllardı. Türk filmlerinin oynadığı akşamlar kadınlar, televizyonlu evlere akın ederdi. Köyün yarısının bir evde toplandığını düşünün. Evi kışlık sinemaya dönen ev sahibi çareyi avlu kapısının ipini iki kez dolayıp, filmi de ışıkları kapatıp seyretmekte bulurdu. Kapıdan dönmek zorunda kalanlar dedikodu yapa yapa çaresiz dönmek zorunda kalırdı.KAPIDAKİ ip rüzgarla uçup diğer halkaya dolansa o ev sanki zırhlı bir kaleye dönüşür, sahibinden başka kimse açamazdı.HAFIZAMDA hırsızlıkla ilgili bir tek anı bile yok. Sadece bizim köyde mi? Eminim çok yakın bir zamana kadar Ege'nin bütün köyleri, kasabaları hatta kentleri böyleydi.YA bugün? Tahta kapılar önce demirleriyle değişti. Bu da yetmedi çelik kapılar takıldı. Pirinç anahtarlar artık tarihe karıştı. Güvensizlik, korku, bırakın büyük kentleri, köylerimize kadar girdi. O günlerdeki güven duygusunu bir daha asla yaşayamayacağım. Çok daha azına da razıyım. Bunun için de, toplumun tüm kesimlerinin, tabii ki başta da emniyet güçlerinin yılgınlığa düşmeden mücadele etmesini bekliyorum.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!