Güncelleme Tarihi:
Artık eski enerjisini kaybeden Papa, dünyevi hayatındaki son savaş için cepheye çıkacak durumda değildi. Cepheyi Papa’ya çok yakın bir isim açtı. Cenova Başpiskoposu Kardinal Bertone. Vatikan’ın önde gelen teologlarından olan Bertone, ‘Katolizm karşıtı, yalan ve iftiralarla dolu bu kitabı okumayın’ diyerek hiç beklenmedik bir çıkış yaptı.
İNANIN uçağa binemez oldum, peçetelere, kusmuk torbalarına bile imza atmak zorunda kalıyorum. Şöhretle nasıl baş edilir bilmiyorum.’
Amerikalı yazar Dan Brown, Da Vinci Şifresi’yle yakaladığı baş döndürücü şöhretten şikayetçi. Bu şöhretle gelen 50 milyon dolara rağmen şikayetçi.
İki yılda 44 dile çevrilip 25 milyon satan kitap ona şöhret ve tabii ki para getirdi ama, Dan Brown artık Louvre Müzesi’nin büyük galerisinde oturup, gizli cemiyet entrikaları, sofistike cinayetler planlayabilecek ‘tanınmamış’ bir yazar rahatlığına sahip değil. Da Vinci Şifresi’nin kilit mekanı Louvre’a gitmek bir yana, uçağa bile binemediğini söylüyor. Çünkü yolcular koridorda sıra olup kitap, peçete, artık ne buldularsa Brown’a imza attırıyorlar.
Aşırı ünden yakındığı röportajdan bu yana, yaklaşık bir yıldır medyaya konuşmuyor Dan Brown. New Hampshire kırlarındaki evinde kabuğuna çekilmiş, Da Vinci Şifresi’nin devamı niteliğindeki romanın araştırması ve yazımıyla uğraşıyor. Bu yeni romanın da baş kahramanı, aynı Da Vinci Şifresi ile Melekler ve Şeytanlar’da olduğu gibi Harvardlı simgebilimci Robert Langdon. ‘Süleyman Anahtarı’ adını taşıyan yeni hikáye, Washington’da geçiyor ve Hür Masonlar’ın gizli dünyasını deşiyor.
Brown’ın kurgu álemine çekildiği şu günlerde Da Vinci Şifresi’yle ilgili yeni bir tartışma daha alevleniyor.
Aslında Brown’ın, Hıristiyanlığın dogmalarını temelden sarsan, Hz.İsa’nın evlendiğinden ve soyunun bugün bile devam ettiğinden tutun da, son akşam yemeğinde kullandığı Kutsal Káse’nin aslında Mesih’in çocuğunu taşıyan Magdalalı Meryem olduğuna varan iddiaları iki yıldır çok tartışıldı. Ancak Katolik dünyasının merkezi Vatikan, Dan Brown’a hiç ilişmedi. O çok sarsıcı iddialara Papalık makamından hiç itiraz gelmedi. Daha doğrusu geçen 15 Mart’a kadar gelmedi. O gün Cenova Başpiskoposu Kardinal Tarcisio Bertone, ansızın Vatikan Radyosu’na konuşuverdi ve ‘Bu çuvalla yalan ve iftirayla dolu kitabı okumayın’ diye şaşırtıcı bir çıkış yaptı. Konuşmasında özellikle genç Katolik beyinleri spekülatif etkilere karşı koruma dürtüsüyle hareket eden Bertone, Papa İkinci Jean Paul’ün en yakınlarından biriydi ve 2003 yılında Cenova Başpikoposluğu’na atanmadan önce Vatikan’ın İnanç Doktrinleri Kongregasyonu Başkanı’ydı. Yani doktrinler konusunda Vatikan’ın en yetkili isimlerinin başında geliyordu. Hiç şüphesiz bu sözlerini Vatikan’ın, yani Papa’nın temsilcisi sıfatıyla sarfediyordu. Üstelik de muhtemel papa adaylarından biri olarak.
Son iki ayını Vatikan’daki apartman dairesi ile Gemelli Kliniği arasında gidip gelerek geçiren, artık ölüm yolculuğunun sinyallerini vermeye başlayan Papa yeni bir savaş mı başlatıyordu?
Yıllardır Parkinson’dan mustarip olan Papa, sağlığının giderek bozulmasına rağmen, 26 yıldır devam eden dünyevi savaşlarına bir yenisini mi ekliyordu?
PEKİ NEDEN ŞİMDİ
Peki Da Vinci Şifresi’nin bir salgın gibi dünyaya yayıldığı, şifreyi çürüten kitapların yayınlandığı iki yıl boyunca suskun kalan Vatikan neden Papa’nın tam da bu dünyadan göçmeye hazırlandığı günlerde başlatıyordu bu savaşı? Bu tavrın nedenleri şöyle açıklanabilir.
Da Vinci Şifresi özellikle genç okuru çok cezbediyordu.
Çok satan kitabın elbette filmi de çekilecek ve böylece hem daha geniş kitlelere ulaşma imkánı bulacak, hem de kitabın zaten zirvelerde olan satışı daha da tetiklenecekti.
Papa’nın ruhunu teslim etmeden önceki son mesajı da Vatikan’ın genç kuşağa yeni bir yöneliş içinde olduğunu ele veriyor.
PAPA’YA HAKARET Mİ
Vatikan’a son darbeyi ise şöyle indiriyor: Katolik Kilisesi’nin kurucusu Aziz Petrus, Mesih’in ilgisinden ötürü Magdalalı Meryem’i kıskanıyor. Kitapta Hıristiyanlığın en eski kayıtları olarak sunulan Nag Hammadi ve Lut Gölü yazıtları arasında yer alan Magdalalı Meryem Suresi’ndeki satırlar yer alıyor.
Da Vinci Şifresi’ne göre Hz.İsa, Hıristiyan Kilisesi’nin kuruluş direktifini Aziz Petrus’a vermemişti, o kişi Magdalalı Meryem’di. Yani Mesih’in kesin emrine karşın kilise bir kadının elinden çalınmıştı.
Peki çalan kişinin, yani Aziz Petrus’un bugünkü temsilcisi kimdi?
Vatikan’daki Papa.
İsa’nın Çilesi Da Vinci’ye antitez olamadı
DA Vinci Şifresi’nde Magdalalı Meryem’in Hz. İsa’nın eşi ve ‘soylu kanını karnında taşıyan’ kadın olarak sunulması Vatikan’ı en çok kızdıran tema oldu. Vatikan hiç sesini çıkarmadı ama, kalın duvarların arkasında fırtınalar kopardı. Son iki yıldır Papa, kadınlara daha az mesafeli durmaya başlamıştı. Bu belirgindi. Çünkü Dan Brown, kilisenin kadınlara olumsuz bakış açısını bütün çıplaklığı ile ortaya seriyordu. Koyu Katolik Mel Gibson’ın çektiği İsa’nın Çilesi filmi de, genel olarak Vatikan’ın beğenisini kazanmakla birlikte, kilise pek tatmin olmadı. Film, Da Vinci Şifresi’ne antitez olamadı.
PAPA’NIN MUCİZELERİ
Papa oğlumu iyileştirdi
MEKSİKALI bir baba, 1990 yılında ülkesini ziyaret eden Papa 2’nci Jean Paul’ün 4 yaşındaki lösemi hastası oğlunun saçsız başını okşayarak şifa verdiğini ve evladının mucizevi bir şekilde iyileştiğini öne sürüyor. Vatikan, bu iddiayı mucize olarak kabul ederse, geçen cumartesi 84 yaşında ölen Papa, Aziz olma yolunda bir adım daha ilerlemiş olacak.
Aile, 1990 yılının Mayıs ayında Meksikalı bir başpiskopos aracılığıyla Papa ile Zacatecas havalimanında buluştu. O zamanlar dört yaşında olan Heron Badillo, kan kanseriydi ve doktorlar yaşaması için pek şans tanımıyordu. Baba Jesus Badillo, ‘Ancak Papa’nın müdahale ederek çocuğu iyileştireceği umudunu taşıyorduk. Papa dokunduktan, saçsız başını öpüp, onunla konuştuktan sonra küçük Heron değişti. Yemek yemeğe başladı ve ilaçsız iyileşti. Bizim için bu mucizeydi’ diyor. Heron Badillo şimdi 19 yaşında ve kolej öğrencisi.
YARIN: Hz. İsa feminist miydi