Vatandaştan ilham alıyorum

Güncelleme Tarihi:

Vatandaştan ilham alıyorum
Oluşturulma Tarihi: Nisan 29, 2012 00:00

MHP Grup Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural (56), Meclis’te muhalefetin dört atlısından biri. Onu kah elinde kamçıyla basın toplantısı yaparken, kah ‘zam+zam+zam’ gibi akılda kalıcı repliklerle hükümete kızarken izliyoruz. Vural’ın ‘Evde siyaset konuşmama’ yasağını delerek Ankara’nın Etlik semtindeki evine konuk olduk her şeyi bir de kendisinin ağzından dinledik

Haberin Devamı

TBMM’de muhalefetin en etkin isimlerinden birisiniz...
- Çünkü gidişatla ilgili itirazım var! Sürekli her şeye karşı çıkan biri değilim ama söyleyecek sözüm ve bir amacım var. Lisede, üniversitede, genel müdürken ve bakanlığım sırasında insan ilişkilerim hep çok iyiydi. Bu bir siyaset anlayışı; Jakoben politikacı olmaz. Temsil ettiğim insanlara karşı sorumluluk duyuyorum. “Hiçbir şey yapmıyorsunuz” dedirtmem. “Bu işi kim yapacak?” diyecek halim yok; ben yapıyorum! Bu kadar yoğun gücün olduğu ortamda bir muhalefet partisi için farkındalık oluşturmak kolay değil.
Basın açıklamalarınızda hep değişik objeler kullanıyorsunuz. Kamer Genç de bu yöntemi benimseyenlerden. Böyle bir ekol mü var?
- Az zamanda mesajımı nasıl vereceğim? Magazin boyutu çok olmadan algıyı bu tip şeylerle oluşturuyoruz. Siyasette de büyük reyting savaşları var: Haberlerde yer almaya çalışırken görsellik yardımcı oluyor; toplumda hafıza çivileri oluşuyor. Fikirlerin çoğunu vatandaştan alıyorum. Toplumumuz yaratıcılıkta zengin. Bir sefer vatandaştan ilham alıp emekli zamlarıyla ilgili Başbakanlık’a bir sallama çay ve simit postaladım; cevap gelmedi... Geçenlerde, Başbakan bizi, “CHP’nin vagonu oldunuz” diye eleştirdiğinde ben de bir tren aldım; lokomotifi Obama yapıp, “Buyur” dedim. Kocaeli’nden bir boya işçisinin oğlu televizyonda görüp babasından o treni istemiş. MHP İletişim Merkezi’ni aramışlar; Obama’nın lokomotif olduğu treni tavsiye etmem deyip başka bir tren yolladık...

Haberin Devamı

SOL TARAFIMIZ FELÇLİ

 Meclis’teki diğer muhalefet parti milletvekilleriyle aranız nasıl? Mesela hemen yanınızda oturan BDP’lilerle?
- Soğuk. Sol tarafımız felçli... Çok yüzlü politikayı sevmem. Bir ilke ve duruş olmalı. Aynı kulisteyiz ama ortak diyalog oluşturacak zeminimiz yok. Partilerin grup başkanvekilleriyle kurumsal ilişkimiz var. Ayrı görüşlere saygı duyuyoruz. Muhalefetin de, iktidarın da ne söylediğine bakıp tavır oluşturuyoruz.
Grup başkanvekili olarak partinizin performansını nasıl buluyorsunuz?
- Çok iyi... Gerçi bu dönem CHP’liler işgallerle dikkat çekti ama biz de ana muhalefet partisi gibi çalışıyoruz. Bakanlara sorulan sorularla ilgili CHP’lilerden daha aktifiz. İktidar partisi konuşurken milletvekilleri arkadan ona “Helal olsun!” derken biz hemen kaynak yapıyoruz! Demoralize oluyorlar, devreye giriyoruz. Sadece okuma-dinleme olan bir Meclis değiliz, arada sataşmalar oluyor tabii! Yeter ki kırıcı sözler ve şiddet olmasın...

Haberin Devamı

KIZARKEN BİLE GÜLERİM

Meclis dışındaki hayatınızda sinirli ve itirazcı biri misiniz?
- Hayır, aslında kızarken bile gülen biriyim. Meclis’te, Oktay Vural hep ayakta diye gösteriyorlar ama gelen ziyaretçiler şaşırıyor; “Hiç öyle gösterildiği gibi değilmişsiniz“ diyor. Grubumun hakkının yenilmesini kesinlikle fırsat vermem. Güce asla boyun eğmem. Meclis’te 330 iktidar milletvekiline karşı yalnızca 50 kişiyiz; hukukun verdiği her imkânı sonuna kadar kullanırım. Önerge verdiklerinde konuşma hakkımız bile yok; ne yapalım? Hemen itiraz ediyoruz! Bu sayede birçok yanlış önergenin önünü aldık. Ama itiraz ederken bile gülümsüyoruz. Önemli olan, haksızlık yapmayayım, yanlış bilgiyle eleştirmeyeyim.
Nasıl stres atıyorsunuz?
- En rahat ettiğim yer evim; bir an önce eve gelmek isterim. Yurtdışı seyahatlerini uzun tutmayı sevmem. Evde asla siyaset konuşulmaz çünkü zaten sürekli mücadele ediyorum. Siyaseti çok manipüle eden tartışmaları asla seyretmem. İzleyeni yanlı yönlendiriyor. Sonra işin içine benim girmem gerekiyor; dayanamıyorum derhal programa bağlanıyorum! Eşim Tuba Hanım izliyor, bana da haber veriyor, ben de “İzleme bu programları!” diyorum.
Sizi en çok ne kızdırır?
- Yalan söylenmesi. Göz göre göre insanların aptal yerine konmasına dayanamam. Bunu vicdansızlık olarak görüyorum. Bir de ülkücü harekete haksızlık yapıldığında dayanamıyorum. Savunduğum değerlere saldırmak isteyene karşı acımasızım ama başkalarıyla da değer ekseninde tartışmam. Üslubu eleştiririm o ayrı...

Haberin Devamı

MİLLİ DÜŞÜNÜP GLOBAL HAREKET EDİYORUZ

 Sizce ülkücü hareket son 20 yılda nasıl şekillendi?
- Siyasette ayakta kalmış bir partiyiz ama dünyaya artık Soğuk Savaş Dönemi’nin çatışmacı anlayışıyla bakmıyoruz. Bugünün sorunlarına eğiliyoruz; yerel düşünüp küresel hareket ediyoruz. Sonuçta, güçlü kılmak istediğimiz bir millet var ama 30 yıl önceki dünya ve sorunlar farklı; siz farklısınız. Küresel karşıtı olup interneti kesemeyeceğimiz için kendimizi güçlü kılarak koruyoruz.
Hâlâ bir ‘ülkücü gençlik’ var mı; Ülkü Ocakları eskisi gibi aktif mi?
- Yaygınlar ama artık daha kültürel faaliyetlerin yürütüldüğü, demokratik tepkilerin ortaya koyduğu yerler. Eski zaman şartlarında nesilleri birbirine kırdırmanın bedelini millet ödedi. Bu tuzağa düşmemek gerekiyor. Üniversitelerde gençlerin etnik kimlik ekseninde çatışma içine girmesinin ülkenin geleceğini karartacağına inanıyoruz.
MHPlilerle ilgili ‘bıyıklı imajı’ konusunda ne düşünüyorsunuz?
- Bu sorun, ülkücü hareketin öyle olmasından değil öyle algılanmasından kaynaklanıyordu. Bize epey değiştiğimizi söylüyorlar ama aslında hep böyleydik! Yalnızca sizin algınız değişti. Ülkücü denince akla hep bıyıklıların gelmesi, Türk imajını hep fesli ve sakallı tanımlamak gibi bir şey. Bu bir imaj savaşı; iletişim arttıkça öyle olmadığımız daha iyi anlaşılıyor.

Haberin Devamı

KOKLAMA YOKLAMA YÖNTEMİYLE  KAZASIZ BELASIZ MEZUN OLDUM

Siirt Aydınlar kökenli orta halli bir ailenin dört erkek çocuğundan biri olarak Diyarbakır’da doğdum. İlkokul ve liseyi Diyarbakır’da okudum. Daha sonra ailem Ankara’ya taşındı. Siyasi görüşüm lise yıllarında şekillenmeye başladı. Okulda, ‘Toplumun ilerlemesine kadınlar mı yoksa erkekler mi daha fazla katkı sağlamıştır?’ konusu üstüne bir münazaraya hazırlanırken kitaplar okumaya başladım. Bir farkındalık oluştu ve Dokuz Işık, Alparslan Türkeş ve milliyetçilikle tanıştım. Liseden itibaren Türkiye’de milli fikrin olması gerektiğine inandım. Siyasetteki bakışım tepkisellik arayışı içinde olmadan, kendime özgü bir tercihti. Üniversite sistemindeki çok tercih içinde istemeyerek Matematik Bölümü’ne girdim. Bunun üzerine yeniden sınava girerek İstanbul Hukuk Fakültesi’ni kazandım. O zamanlar öğrenci olayları çok yoğundu, üniversitede tam bir kargaşanın içine düştüm. Koklama-yoklama yöntemiyle benle aynı fikirdeki arkadaşlarla kazasız belasız mezun oldum.

Haberin Devamı

İHTİLALDEN SONRA BÜROKRASİYİ BIRAKTIM

Üniversiteden sonra Devlet Planlama Teşkilatı’na girdim. O arada 1980 ihtilali oldu; Başbakanlık’ın önünde tankları, içinde askerleri gördükten sonra içim cız etti. Kamu görevlisi olmama rağmen “Burada hizmet etmek mümkün değil, kendimi geliştirmeliyim” diyerek İzmir’de Ege Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’ne asistan olarak girdim. Bu arada yüksek lisans ve doktoramı tamamladım. Yardımcı doçent olduktan sonra akademik hayatına son verip bürokrasiye geri döndüm. Görevlendirmeyle önce müşavir ardından 33 yaşında BOTAŞ Genel Müdürü oldum. Özal döneminde DDK üyeliği yaptım. 1999’da MHP‘den İzmir milletvekili seçildim.

ANNE, BABAMI YİNE ÇILDIRTMIŞLAR

Oktay Vural ve Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim ile Sanat ve Tasarım fakülteleri Dekanı eşi Tuba Hanım, 24 yıldır evli. Tuba Vural, aynı zamanda afla yeniden okula dönen bir iletişim ve siyaset öğrencisi. Vural, eşiyle nasıl tanıştığını şöyle anlatıyor: “Tuba Hanım’ı Ankara’da bir düğünde gördüm ve iz sürdüm! O zaman Ege Üniversitesi’ndeydim. Tuba Hanım da Uludağ Üniversitesi Tekstil Mühendisliği’nde yüksek lisans yapıyordu. Ortak tanıdıklar buldum ve onu ziyaret ettim. Evliliğimizin ilk yıllarında ben Ankara’da, Tuba Hanım hâlâ Bursa’daydı Oğlumuz Oğuz’a hamileyken her hafta sonu Ankara’ya geldi.” Tuba Hanım da, siyasi düşünceleri aynı olsa bile Oktay Bey’le evde çoğunlukla politika konuşmadıklarını anlatıyor: “Oğullarımız Oğuz ve Yavuz Twitter’ı takip eder, babalarına destek olurlar. Bazen gelip ‘Anne, babamı yine çıldırtmışlar!’ diye haber veriyorlar.”

FENERBAHÇELİ VEKİLLER BENİ KIZDIRMAK İÇİN SARI KRAVAT TAKTI

İyi bir Galatasaray taraftarıyım. Ankara’daki maçları kaçırmam; mümkün oldukça İstanbul’dakilere de yetişirim. Geçen haftaki Fenerbahçe maçına gitmeyi çok istedim ama oğluma bilet bulamadığımızdan gidemedik; iyi ki de gitmemişiz! Maç istediğimiz gibi sonuçlanmadı maalesef. Ama play-off sonunda şampiyon olacağımıza inanıyorum. Maçtan sonra parti grubundaki Fenerbahçeli milletvekili arkadaşlarım beni kızdırmak için sarı kravat takmışlardı!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!