Güncelleme Tarihi:
Daha çok kütüphane, opera salonu, kubbe ya da saray gibi yapıların fotoğraflarını sergilemiştiniz. Bu kez yanlarında fabrika, elektrik santralı, terk edilmiş yapılar ya da mahalle gibi başlıklar var. Neydi sizi onları fotoğraflamaya iten? Hangi özelliklerini izleyiciye göstermek istediniz?
- Almanya, İtalya ve İngiltere gibi sanayi tarihinin geçmişi olan ülkelerde işlevlerini tamamlamış olan demir çelik tesisleri, kömür ocakları, tekstil fabrikaları, enerji santralları artık kültür mirası olarak tanımlanıyor. Endüstriyel arkeolojik miras olarak koruma altına alınıyorlar. Petrol rafineleri, enerji santrallarının tasarımında olağanüstü bir estetik görüyorum. Çelik ve renkli boruların, vana ve sayaçların bir araya gelişinde dinamik bir mimari var. Paris’te milyonlarca kişinin ziyaret ettiği Pompidu Center türü bir mimari cepheyi Tüpraş’ın İzmit tesislerinde bulabilirsiniz. Bir gün bu tesislerin işlevlerini yitirdiğinde çağdaş sanat müzeleri olarak kullanılabilecek mekânlar olacağına inanıyorum.
Örnek işlerden birisi de Roma’daki Centrale Montemartini Müzesi.
- Evet. Bu tür devşirme yapıların en ilginç örneklerinden biridir. Eski elektrik santralı ve içindeki türbinler restore edilerek Roma’da bulunmuş olan arkeolojik eserlerin sergilenmesinde kullanılıyor. İtalyanlar, görsel şölen yaratma konusunda sihirbaz olduklarını bu müzeyle dünyaya gösteriyor. Benim de bu sergide amacım ‘mimar-fotoğraf sanatçısı’ olarak fark edilmeyen mimari ve estetik değerleri çok güçlü bir fotoğrafik bakış açısıyla izleyiciye büyük formatlı fotoğraf baskılarıyla aktarmak oldu.
Nasıldır çalışma yönteminiz? Önce aklınızda mı kurgularsınız yoksa her şey doğaçlama mı gelişir?
- Fotoğraflar çekim öncesi kafamda yer eder. Çekim yapacağım mekâna 20x25 cm formatlı kamerayla girdiğim an kamerayı koyacağım noktalar bellidir. 20x25 cm formatlı kameramın cam vizörü arkasından bakarak milimetrik olarak çekeceğim mekânın görüntüsünü yerleştiririm, kadrajımı yaparım. Çektiğim görüntünün tamamını kullanırım. Hiçbir zaman çektiğim görüntünün içinden bir bölümü seçerek fotoğrafı elde etmem. Bu tür çekimlerde her zaman bir dengesizlik vardır. Kendinden emin olan bir fotoğrafçının çektiği fotoğraf hemen belli olur.
Belli prensipleriniz var mı çekimde?
- 10 saatlik bir çekim sürecinde 30-40 tane film kullanırım. Film stoku sınırlı olduğundan müthiş bir konsantrasyonla çalışırım. Sıfır hata payını hedeflerim. Ancak o zaman, olağanüstü etki yaratan fotoğraflar oluşur. Çekim sırasında çok yüksek bir konsantrasyona girdiğim için birlikte çalıştığım ekip arkadaşlarımdan da bu konsantrasyonu beklerim. Bu uyum uzun yıllar içinde oluşuyor. Çekimden bir gece önce kaldığımız otelin banyosunu karanlık odaya çevirerek film kasetlerine filmleri karanlıkta kendim yüklerim. Bu işlem, üzerimde meditasyon etkisi yapar ve çekime daha iyi odaklanmamı sağlar.
Neden fotoğraflarınızı 20x25 formatında çekiyorsunuz?
- Fotoğraflarımı İsviçre’de yapılan Sinar p2 kamera kullanarak çekiyorum. Kameraların Rolls Royce’u olarak bilinen bu kamera tamamıyla mekanik. Ayrıca en gelişmiş dijital kamera sistemlerini de yanımdaki filmler bitince kullanıyorum. Ama film kullanırken kendimi tamamen özgür hissederek konuya odaklanabiliyorum. Çekimle ilgili tüm kararlar bana ait ve çektiğim fotoğraf bu nedenle çok özel olabiliyor. Profesyonel dijital kamera sistemleriyse birçok parçadan oluşuyor. Küçük bir kabloyu unutsanız veya çekim sırasında kırılsa çekim yapamazsınız. Bu nedenle birçok malzemenin yedekleriyle dolaşıyoruz. Çekime giderken bir minibüs dolusu malzeme taşıyoruz.
İngiliz Mimar Norman Foster tarafından dış mimari cephe korunarak içi yeniden yapılan Berlin’deki Alman Parlamentosu, şeffaflığı simgeliyor. Ziyaretçiler, cam kubbeden parlamentoyu izleyebiliyor. Binada özel izin verilerek çekim yapan iki fotoğrafçıdan biri oldum. |
Bilgi Üniversitesi tarafından koruma altına alınan bu kontrol odası ve panosu endüstriyel arkeoloji mirasımızın en görkemli örnekleri arasında. |
Tarlabaşı, İstanbul’da kent merkezinde mimari özellikleri korunabilmiş en renkli sokak mimarisinin oluştuğu bir mahalle. Bu fotoğrafta kentsel dönüşüm projesiyle yıkılmış niteliksiz yapıların arasında korunacak yapıların sessiz bekleyişi görülüyor. Yıkılmış bir binanın iç duvarında ortaya çıkan reklam afişindeki manken, inşaat faaliyetinin tam ortasında fotoğrafa çok özel bir boyut kazandırıyor. |
Petrol rafineleri, enerji santrallarının tasarımında olağanüstü bir estetik görüyorum. Çelik ve renkli boruların, vana ve sayaçların bir araya gelişinde dinamik bir mimari var |
Ahmet Ertuğ’un ‘Estetiğin Kontrastı’ adlı sergisi Galerie Riff Art Projects’te görülebilir. (212) 244 87 47