Vahşi olmak için doğmuş

Güncelleme Tarihi:

Vahşi olmak için doğmuş
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 10, 2000 00:00

Haberin Devamı

Anjelina Jolie, son zamanlarda Hollywood'da adından en çok söz edilen yıldız. Çok güzel, çok seksi, çok karizmatik ve de çok vahşi. Bu vahşiliğinin tamamen bir oyun olduğunu da asla gizlemiyor. Ve bu ayki Elle Dergisi'nin kapağını dolduruyor...

Bir aktris olarak Angelina Jolie birbirinden farklı karakterlerle karşımıza çıkıyor. Uyuşturucu bağımlısı bir lezbiyen olan 70'li yılların süpermodeli (Gia), güneyli bir dilber (George Wallece), bir New York City polisi (The Bone Collector), bir ruh hastası lider (Girl Interrupted) ve bir araba hırsızı (Gone in Sixty Seconds). Sixty Seconds'daki rol arkadaşı Giovanni Ribisi, onun hakkında şunları söylüyor: ‘‘Medya Angelina'yı eksantrik bir tip olarak lanse ediyor. Yaptığı herşey tabu. Ama o aşırı zeki bir aktris. Üstelik orta sınıf ılımlılığı gibi bir saçmalığa da pabuç bırakmayacak kadar dürüst biri.’’

Yaşamın ateşine ve insanlığın karanlığıyla dolu bir kişiliğe sahip olan Angelina, başta kendisi olmak üzere birçok kişinin kafasını karıştırıyor. ‘‘Mutlu olmanın bir seçim olduğunu fark ettim’’ diyor. ‘‘Mantıklı olduğum ve içgüdülerime güvenmediğim zaman başım derde giriyor.’’

Oyunculuk onun genlerinde var

Angelina doğuştan bir aktris. Babası Jon Voight, 1969 yılında oynadığı ‘‘Midnight Cowboy’’ filminde canlandırdığı çapkın ve eli çabuk Joe Buck karakteriyle bir anda şöhreti yakalamıştı. Bu karakter, kızını yetişme çağında etkilemiş. Yarı kızılderili, yarı Fransız olan annesi Marcherine Bertrand ise bir model ve tıpkı Angelina gibi bir aktrist. Voight'lar Angelina henüz bir yaşındayken ayrılmışlar. Angelina ve şu anda bir film yapımcısı olan kardeşi James Haven da, New York ve Los Angeles'da annesi tarafından büyütülmüş. 17 yaşında, Cyborg 2 filminde insan-robot karışımı bir mekanizmayı canlandırması ilk büyük işi olmuş. Bundan iki yıl sonra, Hackers'in çekimlerinde İngiliz aktör Jonny Miller'la tanıştı. 1996 yılında evlendiler. Bir yıl sonra da ayrıldılar. ‘‘Jonny hep beni merkezde tuttu. Harika bir evliliğimiz oldu. Ama hayatlarımız farklı yönlere kaydı. Kendi annemle babamdan daha iyi idare edeceğime inanmıştım. Biz en azından dürüsttük.’’

Kim olduğunu bilmek istemiyor

Gelelim çok özel konulara. Bir adada bir şato alıp, orayı inzivaya çekilmek isteyen sanatçılar ve arkadaşları için bir buluşma noktası haline getirmek istiyor. Birkaç tane de Newfoundland köpeği almayı düşünüyor. Çocukların seyredebileceği filmler yapmak istiyor. Ve bir de evlat edinmeyi planlıyor. Kalbinde özel biri olmadığını söylese de (aslında bu doğru değil çünkü büyük ihtimalle aralarındaki ilişkinin aktif aşka dönüşmeyeceğini söylediği bir arkadaşı için deli olduğunu söylüyor) Jonny Miller ile yollarını ayırırken birbirlerine söyledikleri birşeyi hatırlıyor: ‘‘Her zaman yeniden evlenebiliriz. Ama dürüst olmak gerekirse ben onun için yeteri kadar iyiyim.’’

‘‘Galiba benimle evlenen herkes benim hayatla yeterince tatmin olmadığım hissine kapılacaktır. Ve birini seviyorsan, bu durumu onun için halletmek istersin.’’ Ama Angelina Jolie, işleri kendi halletmeye çalışıyor. ‘‘Hiçbir zaman kim olduğumu bilemeyeceğim ve bilmek de istemiyorum. Her zaman değişmeye devam edeceğim. Bir şeyden etkilenip yaşamımı değiştiriyorum ve başka şeylerin yolunu açıyorum.’’

Her daim farklı olmalı

Hobileri: Resim yapmak.

En sevdiği sanatçı: Egon Schiele.

Arabası: Bir Ford pick-up. Ben gerçekten çok kötü bir şoförüm. Ölmekten korkmuyorum. Sadece başka insanlara zarar vermek beni korkutuyor.

Giysileri: Ten rengi, beyaz, siyah, gri-mavi renklerini severim. Alışverişte ya bir tane daha siyah pantolon ve tişört ya da ev dışında asla giyemeyeceğim bir kıyafet satın alırım. Bu da ya aşırı seksi, ya fazla transparan ya da fazla lastikli birşey olur herhalde.

Makyaj: Sadece baz olarak. Çoğunlukla yüz hatlarını belirsizleştirmeyi tercih ederim. Dudaklarımı olduğundan daha az kırmızı göstermek için sürdüğüm bir gri-bej rujum var.

Saçlar: Aşırılığı ve uçları severim. Ya simsiyah ya da beyaz-sarı olmalı.

Beslenme alışkanlıkları: Kırmızı şarap ve kırmızı et.

Egzersiz: Kilo almaya çalışıyorum. Daha ağır olduğumda kendimi daha iyi hissediyorum. Bir kadınınki gibi görünmeyen vücutlar midemi bulandırıyor. Bir kadın, kıvrımları olduğu için kadındır.

Bir kadın ne ister: Bir erkeğin vücudunun nasıl birşey olduğunu unutmaya başladım. Çünkü o bol pantolonlardan popoları belli bile olmuyor. Erkeğin poposuna bayılırım. Dar pantolonlar ve kirli bir tişört giyen erkekte seksi birşeyler vardır.

erkeksi kadın, kadınsı erkek

Anjelina Jolie, bir biseksüel. Bunu asla gizlemiyor. Uyuşturucu kullandığı günleri ve darmadağın yaşadığı dönemi hayatından silmiş. Artık o günlere dönmek istemiyor ama o dönemin kendine bir hayli katkısı olduğuna da inanıyor. Kadın-erkek ilişkilerinde son zamanların en önemli olayı da bu değil mi zaten? Kadınlar kadınsı erkekleri seviyor, erkekler de erkeksi kadınları. Bunun sebebi, tamamen bir uyum içinde olmak istedikleri için de olabilir, değişiklik olsun diye de. Ama sebep her ne ise, çağa uyan, hemcinsine yakın olanı seviyor. Anjelina Jolie'nin herşeyi sevmesi, kadınsı erkeği, erkeksi kadını, şişmanı zayıfı bir tutması da şundan: ‘‘Bir erkekle evlendim. Çünkü fiziksel olarak benden güçlü birine ihtiyacım vardı. Bu sadece güzel bir duygu. Her zaman üstteyim. Bu gerçekten çok büyük şanssızlık. Beni alt edecek bir erkek veya bir kadın için dua ediyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!