Ali DAĞLAR
Oluşturulma Tarihi: Mart 05, 2011 00:00
Girit Osmanlı’dan kopunca büyük acılarla Türkiye’ye gelen göçmenler başta Çukurova olmak üzere Akdeniz, Ege ve Marmara kıyılarına serpiştirildi. Mübadillerle birlikte yepyeni bir yemek kültürü de taşındı bu topraklara. Giritliler mutfakları kadar uzun ömürleriyle de dikkat çekti. Uzmanlar Girit Diyeti adıyla literatüre giren otçul mutfağın bunda büyük rolü olduğunu söylüyor. Mübadil çocuğu Yüksel Hançerli ‘Girit Mutfağının Çukurova’daki İzleri’ kitabıyla bu mutfağın peşine düştü
Yüksel Hançerli (60) gazetecilik ve kameramanlıktan sonra emekli oldu. ‘Girit Mutfağının Çukurova’daki İzleri’ adlı kitabı adından anlaşılacağı gibi uzun soluklu bir takibin ürünü. Bu izleri sürerken 80 yıl önce kaybettikleri akrabalarının Girit’te yaşayan torunlarına ulaşan Hançerli kitabına bu hüzünlü buluşmanın fotoğraflarını da koymuş.
“Giritlilerin neden Çukurova’dakilere göre daha sağlıklı olduklarını belgelemek istedim. Son araştırmalar Girit mutfağının kalp sağlığı üstündeki çok olumlu etkilerini göz önüne seriyor. Giritliler otobur. Hatta bu konuda kendileriyle ilgili fıkralar üretmişler. En önemli özelliklerinden biri çok sakin olmaları. Beslenme alışkanlıklarıyla ilgili bu” diye tanıtıyor Hançerli kitabını:
“Giritliler günah keçisi haline gelen kızartmaları da çok sever. Patatesi yumurtalı yapar. Otların büyük bölümünü haşladıktan sonra kızartır, yumurta eklerler. Bamya ve kabağı aynı şekilde hazırlar ama hepsinde zeytinyağı kullanırlar. Giritlilerin hamur işlerini de çok sevdiklerini söylemek lazım. Ladurili, lazanya, mangir ve şilofta bunların başında geliyor. Şarabı da severler. Zeytincilik ve bağcılık yaparlardı. Yanlarında getirdikleri Malta cinsi keçileri çoğalttılar ve şarap yapmayı hiç ihmal etmediler. Özellikle keçi etini çok severler, hele yoğurtlu et yemeğini
oğlak etiyle yapmaya bayılırlar. Girit mutfağında salyangoz da var. Ama komşularının ‘gavur yemeği’ dışlamasıyla zamanla mutfaktan çıkarmışlar salyangozu.”
Adam başı 30 litre zeytinyağı
PROF JOHANN SALNIKOW, BERLİN ÜNİ. BİYOKİMYA ENS. ÜYESİAkdeniz Diyeti, diğer adıyla Girit Diyeti; sebze, salata, meyve, balık, az miktarda kırmızı et (tercihen kuzu ve keçi), bol zeytinyağı (kişi başı 30 litre), günde bir kadeh kırmızı şarap, sarımsak ve peynir tüketimini içeren dengeli ve karışık bir beslenme tarzı. Girit adasındaki kalp ve damar hastalıkları vakaları Avrupa’nın epey altında. Kırmızı şaraptaki ‘resveratrole’ adlı antioksidan, kalbi koruyor ve kanser önleyici etkisi var. Girit Diyeti bol protein içeren sebze ve balığın tüketilmesinden oluşuyor. 1960-70’li yıllarda yedi ülkeyi kapsayan, 15 yıl süren bir araştırma sonucunda Giritlilerin sağlıklı beslenme tarzlarının uzun ömürlü olmalarını sağladığı anlaşıldı. Ayrıca Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan araştırmada, 80’li yıllarda ABD’de beslenme şeklinden kaynaklanan ölümlerin, Girit’tekinden yüzde 40 daha fazla olduğu belirlenmiş.
Yunan erkeklerinin ömrü
PROF. ESMERAY ACARTÜRK, ÇÜ TIP FAK. KARDİYOLOJİ ABD ÜYESİAkdeniz diyetindeki zeytinyağı tüketiminin sağlığa faydalarına ilişkin yapılan araştırmalarda, diğer kronik hastalıkların oranı tüm Yunanistan’da benzer şekilde düşük çıkmış. Yunan erkeklerinin ömrü dünyada en uzun olarak belirlenmiştir.
Ot deyince Giritlilerin gözleri parlar
Z. ÖZGEN ARI, GİRİTLİ BESLENME UZMANI
Obezite, kanser ve kronik hastaların giderek arttığı günümüzde hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde beslenmenin çok önemli fonksiyonları var. Girit mutfağı tüm bu hastalıklarla savaşır. Ot deyince Giritlilerin gözleri parlar. Bu otların vitamin ve mineral açısından zenginliği, vücut direncini artırması, immün sistemini desteklemesi ve cilt güzelliğinden beyin gelişimine kadar tüm hastalıklara faydalı olduğu biliniyor.
FAVA GİRİTLİDİRKitapta sebzeler içinde en fazla yemeği yapılan kabak. Tam 15 çeşit kabak yemeği tarifi var. Enginar sekiz tarifle ikinci sırada. Onları bakla yemeği çeşitleri. Akşamcı masalarının olmazsa olmazı fava da Giritli. Peynirli salata adaya özgü. Papaz yahni ve şevketibostan çeşitleri de etli yemeklerden öne çıkan tarifler. Hamur işlerinde bayatlamayan çörek, zeytinli ekmek, üzümlü makarna; tatlılardan Sivas’a ait bildiğimiz kalburabastı ve erkek incir reçeli dikkat çekiyor.