Güncelleme Tarihi:
Hürriyet gazetesi kurucusu Sedat Simavi’nin defnedildiği 11 Aralık 1953 sabahı, gazetenin Ortadoğu muhabiri Necati Zincirkıran eşi Neriman’ı hastaneye yatırmıştı. Doktorun “Doğum başlamış” uyarısı üzerine onu tek başına hastanede bırakıp cenazeye koştu. Bedeni törende olsa da aklı hastanedeydi. Adını Sedat Simavi’den alan ilk çocuğu Sedat’ı ancak ertesi sabah kucağına alabildi. Bu, ilk geç kalış değildi. Beş yıl flört ettiği Neriman’ı istemeye gidecekleri gece de gazeteye yeni gelen Türkiye’nin ilk telefotosunun başında görevliydi. Kız evine gecenin sonuna doğru yetişebildi.
“Bir baktık evliliğimizin neredeyse 30 yılı böyle geçmiş. Biz yeni evliyken bir arkadaşımızın karısı ‘Gazeteci eşlerinin iki kocası olmalı, biri işteyken, biri gezdirmeli’ demişti de gülmüştük. Necati bir Cezayir’deki savaşta, bir Tunus’ta. Sonra Hürriyet’in Ankara Temsilciliği, Genel Yayın Müdürlüğü, 24 saat çalışırdı. Çocuklar küçük. Yalnız pazar günleri görüyor çocukları. Ankara’da otururken karşımızda bir bakkal vardı. Sedat tuttururdu “Bakkal baba alalım” diye. Babalarını görmüyorlar, bakkal sürekli gözlerinin önünde. Fedakârlık kadına düşüyor o zaman.
DUVAĞINLA GİDERSİN KEFENİNLE ÇIKARSIN
Fedakârlığın evliliğin olmazsa olmazlarından olduğunu söyleyen Neriman Hanım’ın sözlerini Necati Bey kesiyor: “Kendimizi kaptırmıştık. Bunları yapmasak Necati Zincirkıran olamazdık.”
Necati 24, Neriman 21 yaşındaydı evlendiklerinde. Kariyer telaşı kaçınılmazdı. Necati Bey kariyer peşinde koşarken, Neriman Hanım’ı, aralarında beş yaş olan evdeki iki erkek çocuk oyaladı: “Liseden sonra evlendik hemen. Yıl 1953. O zamanın şartları. Evlenmeden önce kısa bir süre bankada çalışmıştım ama evlenince hiç çalışmadım. Çocuklarla meşgul olunca hatırınıza kıskançlık falan da gelmiyor. Ayrıca ikimiz de evlilik müessesesine saygı duyduk hep. Karşılıklı güven de önemli tabii. ‘Duvağınla gidersin, kefeninle çıkarsın’ mantalitesiyle de yetiştirildiğimiz için oturup şikâyet etmezdik. Necati’nin eve geliş saatinde heyecanlanırdım. Necati inanmıyor ama hâlâ öyleyimdir. O gelmeden önce kendimi hazırlarım muhakkak, elimi yüzümü toplarım. Hafif bir rujum olur her zaman. Kadının bakımlı olması şart. Hem kendim için yaparım bunu hem karşımdakine saygımdan.”
Neriman Hanım’ın mutlu evlilik tüyolarını Necati Zincirkıran tamamlıyor: “Arzular hudutsuzdur. Eve bağlılık ve hayata bakış önemlidir. Akılların iki karış yukarıda olmaması lazım, sorunları da büyütmemek; büyütürseniz altında kalırsınız. En önemlisi iyi arkadaş olmak lazım. Biz başından beri çok iyi arkadaşız.”
“Uzun süreli evliliklerde müşterek bir karakter oluşuyor” diye devam ediyor Neriman Hanım: “Aynı şeyi beğeniyorsun, aynı şeyi düşünüyorsun. Ben, denizi, tekne hayatını bilmezdim. Necati’yle başladı. Eşlerin birbirlerinin hobileriyle de ilgilenmesi lazım.”
ÖLÜMÜ HİÇ KONUŞMUYORUZ
Necati Zincirkıran 1980’de gazete yöneticiliğini bırakınca önceki yılların acısını çıkarıyor karı-koca. Tekne hayatı uzuyor mesela. Birlikte geçirilen zamanlar artıyor ve bu günlere geliniyor: “80’li yaşları hayal dahi etmiyordum. Şu an 84’üm. Oğlum 60’a giriyor. Güzel olan, bir araya geldiğinizde her şeyi rahatlıkla konuşabilmeniz. Uzun evlilik iyi giderse ömrü de uzatıyor herhalde. İyi gitmezse de götürür. Onun için iyi gitmesine özen gösteriyoruz. Ölümü konuşmuyoruz hiç. Sırası gelen gider ama Neriman’dan sonra işler güçleşir.”
Neriman Hanım biraz daha ileri gidiyor: “14-15 yaşlarındaydık tanıştığımızda. Ve hep beraberdik. Benim içimden birbirimizi bir-iki ay gibi yakın zamanlarda kaybedecekmişiz gibi geliyor.”
Necati Zincirkıran gülerek noktayı koyuyor: “Sonunda şunu söyletecek o; ‘sevgiden gitti’...”